AŞK REHBERİ/1. BÖLÜM

16.3K 409 61
                                    

   Ayvalık'taki denize nazır lüks restoran dört mutlu ailenin neşeli sesleriyle çınlıyordu. Son birkaç hafta içinde sırayla kızlarının mezuniyet törenlerine katılan Tuna, Manisalı, Ekinci ve Tercan aileleri o akşam da kendi içlerinde özel bir kutlama yapmak istediler. Bebekliklerinden beri beraber büyüyen ve nihayet mezun olan kızların güzelliğine ve neşesine diyecek yoktu. Babalar jilet gibi giyinmişti; anneler ise muhteşem elbiseleri içinde hem kendileri hem de çocukları için keyifli bir gün geçirmenin mutluluğunu yaşıyorlardı.

Yemek servisinin ardından kızlar biraz daha cesaret toplayıp babalarına döndüler. İlk sözü çatal ve bıçağını birbirine vuran en büyükleri Yaren aldı:
"Canım Babam ve Sevgili Amcalarım, biz sizlerden bir mezuniyet hediyesi rica ediyoruz. Biliyorsunuz yıllardır bugünleri yaşamak için çalıştık. Biraz gezip dinlenmek bizim de hakkımız, di mi ama?"

Her konuda temkinli davranan babaların hafiften rahatı kaçtı. Anneler de heyecanla sözün devamını bekliyordu.

Yaren'in babası Yiğit: "Tabii ki hakkınız kızım," dedi; ama bu sözün peşinden ne geleceğini bilemediğinden bir yandan da içi titriyordu.

Yaren'in peşinden sözü Selin aldı: "Babalar, anneler, biz kız kıza İtalya'ya gitmek istiyoruz. Hatta izin verdiğinizi varsayarak bir turdan fiyat aldık bile!"

Bu sözden sonra ebeveynler gerçek bir telaşenin içine düştüler.

Aslında kızların İtalya turunun fiyatı üzerinde durmalarına gerek yoktu. Çok şükür hepsinin maddi durumu yerindeydi. Yaren'in babası Yiğit cerrah, annesi kadın doğum doktoruydu. Yaren de onlar gibi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun olmuştu. Altunizade'de özel bir hastanede çalışıyor; yine kızlarıyla beraber aynı semtte oturuyorlardı.

Eylül'ün babası Emir ziraat mühendisi, annesi Gülcan veteriner hekimdi. Soyadları gibi Manisalı'ydılar ve memleketlerinde dededen kalma büyük bir çiftlikte oturuyorlardı.

Eylül, Boğaziçi Üniversitesi İngilizce öğretmenliğini bitirmişti. Kızların içinde ailesinden ayrı oturan bir tek oydu. Babası ona Bebek'te üniversiteye yakın bir ev almıştı. Kızlar iyi-kötü günlerinde Eylül'ün evinde buluşurdu.

Zeynep'in babası Volkan işletmeci, annesi Ceylan ise ressamdı. Arnavutköy sırtlarında ünlülerin müdavimi olduğu lüks bir restoranları vardı. Tarabya'da oturuyorlardı. Zeynep İstanbul Üniversitesi Spor Akademisinden mezun olmuştu ve tabii ki ailesiyle oturuyordu.

Selin ve Merve'nin babası Hakan ise elektronik mühendisiydi; eşi Burcu da bilgisayar mühendisi. Karı koca Maslak'ta bir yazılım şirketi kurmuşlardı ve yine oralarda tanınmış bir AVM'nin rezidansında oturmaktaydılar. Selin, Yeditepe Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü bitirmişti. Kardeşi Merve ise Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi öğretmenliği birinci sınıfta okuyordu.

Tüm anne babalar kendi çocukluklarından beri oturdukları Ayvalık'taki yazlıklarını her yıl hala kızlarıyla birlikte şenlendirir; eski dostlarıyla vakit geçirir ve onların da birbirlerinde gerçek dostluğu bulduğunu görüp keyiflenirlerdi. Doğduklarından itibaren devam edegelen arkadaşlıkları yıllar içinde daha da güçlenmişti. Gençliklerinde oluşan yazlıktaki arkadaş gruplarında tanışıp önce sırayla çıkmaya başlamışlar; sonra da yine sırayla evliliğe adım atarak bugünlere gelmişlerdi. Kızlar doğduğunda yardımlaşarak onları da yıllar içinde beraberce büyüttüler.

O yüzden bu akşam duydukları gurur ve mutluluklarına gerçekten diyecek yoktu. Ta ki masaya bomba gibi düşen "İtalya gezisi"ne kadar...Neden mi? Çünkü babalar kızlarına aşırı derecede düşkündü; hepsini gözlerinden bile sakınırlardı. Yalnız başlarına sadece üniversiteye gidebilmişlerdi. Ondan önceki yılları ne anneleri ne de onlar için kolay olmamıştı. Kızları herhangi bir yere göndermek istemeyen babalar, bu yöndeki en ufak istekte bile hem kızlar hem de anneler üzerinde aşırı baskı yaratıyorlardı.

AŞK REHBERİ/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now