0.9

1.1K 77 72
                                    

Saçımı Piper yapma kararı almıştı fakat onu reddettim. Saç konusunda kavga etmiştim ve ben kazanmıştım. Saçımı salık bırakacaktım. Hiçbir şey de yapmayacaktım. Zaten uzun sarı buklelerim yapılmış gibi duruyordu köpüklediğim zaman. Elbisemin lanet fermuarını çekemiyordum. Zorlandığımda elbiseden gelen çıt sesiyle durdum. Yırtılmış olamazdı değil mi? "Matthew! Bob! İkinizden birisi derhal odama gelsin!" Koridorun diğer ucundan duyduğum oflama sesiyle gülümsedim. Abla olmak ne güzeldi. Aynadan gelenin Bob olduğunu gördüm. "Elbise yırtılmış mı?" Bob boş boş elbiseye baktı.

"Hiçbir şey görünmüyor."

"Fermuarın oraya falan bak."

"Sanırım küçük bir delik var."

"Siktir."

"Çekeyim mi fermuarı?"

"Çek." Arkamı dönüp elbisemin arkasından görebildiğim kadar görmeye çalıştım fakat belli olmuyordu. "Teşekkürler Bob."

"Kavalyen kim?" Göz devirdim.

"Percy. Tanıyor musun?"

"Yakışıklı çocuk." Haklıydı. Percy yakışıklıydı, espriliydi ve aşırı kaslıydı. Düşüncelerimden sıyrılıp işime döndüm. Dudaklarımın renginden bir ton daha koyu olan rujumu sürdüm. Biraz rimel ve allıkla makyaj işini de bitirmiştim. Saat yediye on dakika vardı. Babam mutfakta saatini takıyordu. Babam öğretmen arkadaşlarıyla beraber gidecekti. Zil çaldığında ayağımdaki topuklularla koştum resmen. Kapıyı açtığımda nefesim kesildi. Percy çok fazla yakışıklı olmuştu ve kızların çoğunun dikkatini çekeceğine emindim.

"İyi görünüyorsun." Sonunda gözlerine bakabilmiştim. Belime elini koydu.

"Sen ise mükemmel görünüyorsun. Parti yerine başka bir yere gitmek ister misin? Mesela evim gibi?" Yutkundum. Evet desem ne olabilirdi ki?

"Annabeth?" Dudaklarımı ıslattım. Ruj sürdüğümü unutmuştum. Yüzümü buruşturdum. Percy bana gülerken ben babama döndüm. "Akşam kendi evine geliyorsun tatlım." Göz devirdim.

"Görüşürüz." Kapıyı ardımdan kapatıp çıktım. Percy, mat mavi Maserati'sinin kapısını bana açtı. Gülümseyip yerime oturdum. Percy kapıyı kapattıktan sonra kemerimi taktım. Bu sırada mesaj geldi.

Bilinmeyen numara: Tanrım o kadar güzelsin kii...

Bilinmeyen numara: Percy'nin yerinde olmayı çok isterdim.

Etrafına bakındım. Demekki beni gözetliyordu.

Annabeth: Gerçekten beni mi izliyorsun?

Bilinmeyen numara: Gece uyurken bile...

Annabeth: Ne?

Percy yerine oturup kemerini taktı ve okula doğru yola çıktık. Ona bakmamak için kendimi zor tuttum. Sanırım bilinmeyeni unutabilirdim. Ne de olsa karşıma çıkacak kadar cesaretli değildi. Percy Kalypso ile yakındı hatta flörtleşiyor bile olabilirlerdi. Ama az önce dediği şey istemeyeceğim bir şey de değildi. Tamam onu daha yeni yeni tanıyordum ama ona karşı farklı hissediyordum.

Kırmızı ışıklarda durduğumuzda Percy'nin başı bana dönmüştü. "Bir sorun mu var?" Başımı sol omzumun üstünden ona çevirdim. Şehrin ışıkları gözlerine vuruyordu.

"Yok."

"Bunu hissediyorum. Bana yalan söyleme." Gülümsedim. Yeşil yandığını fark etmemişti ve arkadakiler korna çalıyordu. Percy hızla kalktı. Okula kadar aramızda başka hiçbir konuşma olmadı. Bilinmeyenden de mesaj gelmemişti zaten.

Percy'nin kapımı açmasını beklmeden indim. Percy'nin şaşkın bakışlarına aldırmadan koluna girdim. Merdivenlerde bekleyen bazı kişiler vardı. Onları görmezden gelip yolumuza devam ettik. Boş koridorlardan gelen gülüşme sesleri sinirimi bozuyordu. Sınıfların birkaçında kızları becerenlerin olduğuna emindim. Percy bir arkadaşının yanına gideceğini söyleyerek yanımdan ayrıldığında kendime oturacak bir yer bulmaya koyuldum.

Bilinmeyen numara: Aman tanrım!

Bilinmeyen numara: O kadar güzelsin ki? Bundan daha güzel bi gelinliğin içinde bir de yatakta güzel olabilirsin.

Annabeth: Ne saçmalıyorsun sen?

Annabeth: Sapık olduğunu düşünmeye başladım.

Annabeth: En yakın zaman içinde kimliğini bana açıklamazsan ciddi anlamda arayışa konulacağın Yosun Beyinli.

Bilinmeyen numara: Hop dur bakalım. Bir ben gerçekleri söylüyordum iki haklıyım da ;)

Görüldü 19.21

Percy tekrar yanıma geldiğinde. Ona bilinmeyen hakkında bahsetmek konusunda kararsızdım. Belki birkaç gün sonra ona bahsedebilirdim. Ya da... Bugün. Dans için sahaya çıkan çiftleri izledim. Percy aniden elini belime koyduğunda irkildim. "Seni korkutmak istememiştim."

"Sorun değil." Boşta kalan elini bana doğru uzattı.

"Böyle durup sadece onları seyretmeyi düşünmüyorsundur umarım." Güldüm.

"Elbette düşünmüyorum." Elini avucunun üstüne koydum. Uzun ve ince parmaklarının sıcaklığını hissettim.

Dans ederken nefesi yüzümdeydi. Kalp atışlarım hızlanıyordu. Kokusu beni mest ediyordu.

Gece yavaş yavaş ilerliyordu. Dans ettikten sonra Percy ile karşılıklı meyve suyu içmiştik. Biliyorum biraz fazla romantikti. Percy ara sıra espiri yapıp beni güldürmeye çalışıyordu.

Son saatlere yaklaştığımızda tekrar slow müzikler çalıyordu. Percy tekrar dansa kalkmak istediğini söylediğinde onu geri çevirmedim. Gözlerim yorgunluktan yavaş yavaş kaoanıyordu. Başım Percy'nin boynuna yaslı bir vaziyette, gayet rahat bir konumdaydı. Percy ile hareket etmeyi kesip sahanın ortasında öylece kaldık.

-Percy-

Kalypso'nun bize olan bakışlarını görmüştüm. Kırgındı. Onu sevmediğimi biliyordu. Ona ters bir bakış atıp Annabeth'e döndüm. Ona yakınlaşmak için güzel bir fırsat olmuştu. Ayrıca bu elbise içinde fazla seksi görünüyordu. Onu kıskanmadım değil. Ve şimdi Annabeth boynumda uyukluyordu. Bir an gelen cesaretle bacaklarından tutup onu kucağıma aldım. Gözlerini açmıştı ve bana bakıyordu. "Gitmek istemiyorum, lütfen."

"Burada mı uyuyacaksın?"

"Evet burası çok rahat." Söylediğine kızarmış olabilirdim. Onu arabama bindirdim. Onu evime götürebilirdim. Sabah uyandığında onu öper, ona onu sevdiğimi söylerdim. Sonra öpüşürdük ve beraber kahvaltı ederdik. Fakat babası ona kızabilirdi. Bu isteyeceğim bir şey değildi. Evim ve onun evine giden yolların ayrıldığı yerdeydim. Onun evine giden yola sinyalimi verdim. Elini elimin üstüne koydu. "Eve gitmek istemiyorum."

"Ama baban-"

"Lütfen." Ara sokaklardan geçip anayola çıktım. Deniz kenarına götürecektim onu.

Annabeth koltuğunu iyice geriye yaslamış bana doğru kıvrılmıştı. Üşüme ihtimaline karşın üstümdeki ceketi çıkartıp onun üstüne örttüm. Onu uyurken bu kadar yakından seyretmemiştim hiç. Nefesleri düzenliydi. Klimayı sıcak ayara alıp çalıştırdım. Ben de aynı şekilde koltuğumu yatay pozisyona aldım. Ve hayatımda görmüş olduğum en güzel yüze karşı en huzurlu uykuma daldım.

percabeth texting (tamamlandı)Where stories live. Discover now