0.7

1.1K 74 26
                                    

Cuma günü gecenin üçünde eve varmıştık. Okula dört saatlik bir uykuyla gitmiş olmam pek önemli değildi fakat bu gece okula dönüş partisi vardı. Piper'a hazırlıkları devretmiştim fakat başkan ben olduğum için bir şeylere el atmam şartı. Bunu daha küçük bir problem olarak görüyordum. Asıl problemim elbise alamamıştım ve beni kimse şu ana kadar davet etmemişti. Sam, Thomas ve Newt'ü saymazsak tabii. Kimden teklif bekliyordum ki ben? Bilinmeyen gelip bana mı soracaktı? Tabii ki hayır! Daha karşıma çıkmaya bile cesareti yok iken gelip böyle bir davette bulunması bir mucize gerektirirdi. Babam müdürün yanına ayrılırken ben de boş koridorda kimya sınıfına ilerledim.

Adım seslerim yankılanıyordu. Derse zaten geç kalmıştım. Kapıyı çalıp bir zombi gibi girdim içeri. Yerime kimse oturmamıştı. Bu gayet şaşırtıcıydı. En önde mis gibi yer... Neyse bu sizi ilgilendirmez tabii. Yerime oturup defterimi çıkarttım. Salak saçma bağıran adını bilmediğim öğretmene baktım. Gercekten sesi sinir krizi geçirmeme neden oluyordu. Dediklerini not alıp defterimi kapattım. Ders bitmemişti ama ben yine de toplanıyordum. Kimyacı bana ters ters bakarken ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. Zilin çalmasına üç saniye varken yerimden kalktım ve kapıya ilerledim.

"Sana ceza verebilirim bilmem farkında mısın Chase!"

"Sikeyim seni." O kadar kısık fısıldamıştım ki kendimin bile duymadığına yemin edebilirdim.

Bana koşarak gelen bir adet Piper'ı gördüğümde anlamıştım spor salonuna gitmem gerektiğini. Ana aklıma gelen şeyle birden durdum. İşaret parmağımı ona doğru uzattım. "Benim bugün geldiğimi kime söyledin?"

"Sadece bizimkilere. Neden ne oldu ki?" Bilinmeyenin bizimkilerden biri olması on dört milyonda bir ihtimaldi. Yani bunu imkansız olarak kabul edersem bilinmeyen doğru söylüyordu.

"Bilinmeyen bana bugün geleceğimi ve senin söylediğini yazdı."

"Kantinde duymuş olmalı." Piper'ı es geçip spor salonuna ilerledim. Jonathan ve tayfası bugün beden dersi iptal olduğu için koridorda terör estirmekle meşguldu. Aralarından zorla sıyrılıp salona girdim.

"Vay be!" Burası gerçekten efsane olmuştu. Percy ve Jason potanın üstüne öğrencilerin yaptığı pankartlardan asıyorlardı. Percy beni görünce bana el salladı.

"Beğendin mi?"

"Hemde nasıl!"

"Defterin sende kaldığı için görevi ben aldım." Görevi baştan Percy'e vermemekte hata etmişti okul yönetimi. Çünkü gerçekten mükemmel bir iş çıkartmıştı. Her şey Percy ile ikimizin planladığı gibiydi. Tek sorunum kavalyemin olmamasıydı. Saçımı kulağımın arkasına attım.

Percy potadan inip yanıma geldiğinde bir şeyler konuşmak istediğini hareketlerinden anlayabiliyorsun Jason ve Piper spor salonundan çıktığında ikimiz yalnız kalmıştık. "Ee? Kiminle gidiyorsun?"

"Haberin yok sanrım." Güldüm. "Kavalyem yok Percy. Sana iyi eğlenceler." Etrafa göz gezdirdim.

"O zaman." Elini uzattı. "Ben de birisinin kavalyesi değilim." Kalipso ile gider diye düşünmüştüm fakat o şu an bana teklif ediyordu. Elini uzattı. Elimi elinin üstüne koydum. İkimiz arasında tuhaf bir bakışma oldu. En sonunda bir şeyler geveliyip yerimden kalktım. "Seni akşam yedide alırım."

"Pekala." Zilin çalmasıyla aniden Percy'e veda ettim ve fırlayarak dolabıma gittim. Judo dersim vardı ve lanet olsun ki hiçbir şeyim hazır değildi. Dolabımdan alelacele kıyafetlerimi alıp soyunma odasına gittim. Aslında bugün dersimizin olmaması gerekiyordu ama inaçtı hocamız Bay Bosch bahçede yapabileceğimizi söyledi. Üstümü değiştirip gurubun yanına gittim. Nefes nefese kalmıştım. "Özür dilerim koç."

"İlk gecikmen olduğu için sorun etmiyorum."

‡‡

Piper ile son dersimiz bedendi. Bir gün içinde iki beden dersi seçmenin nedeni bilmiyordum ama öyle seçmiştim, neyse. Son ders boş olduğu için Piper beni gitmek isteyeceğim son yere götürdü. Afrodit'in güzellik salonuna!

"Evet anne. Şimdi şöyle seksi bir şeyler lazım bize. Percy'nin göz rengi olsun, deniz yeşili. Ondan hoşlanıyor o yüzden ayrı bi' seksi olmalı."

"Piper ne saçmalıyorsun sen!" Bağırarak yerimden kalktım. Afrodit'in elindeki elbiseleri görünce yutkundum. Tanrım bunlar giyiliyor muydu? Biri uzundu ama uzun olmasına gerek yoktu yani. Formalite olsun diye ekstradan kumaş parçasıydı resmen. Piper ve Afrodit beni kabine zorla sokup zorla elbiseyi giydirdiler. Bakın ben giymedim. Beni soyup beni giydiler. Yeşil payet elbise üstüme tam oturmasına rağmen eğildiğim anda elbise yok olacaktı.

"Ay anne bu çok güzel oldu!" Piper beni kolumdan tutup 360 derece döndürdü.

"Bunun siyah, gümüş ve altın renkleri var bence gümüşü daha güzel durur. Çünkü Annabeth'in gözleri gri renkte."

Gümüşün daha az abartı durması beni bir nebze sakinleştirmişti. Elbise yine kısaydı. Göbeğimden itibaren iki karış bile etmiyordu. Sırtı zaten ayrı bir açıktı. Afrodit bir de bu elbisenin altına bana elbiseyle aynı renkte parlak bir topuklu vermişti. Elime siyah bir çanta sıkıştırmışlardı ve sonunda çıkabilmiştik. İşin iyi yanı ise bir kuruş bile para ödememem olmuştu. Cimri falan değildim ama geçrketen bu elbiseye 1 dolar bile vermezdim. Tek beğendiğim şey çantam olmuştu. Delirmenin eşiğindeydim. Acaba bana anonimden yazan kişi kiminle geliyordu ya da gelecek miydi?

percabeth texting (tamamlandı)Where stories live. Discover now