"Bir yandan ona sesleniyordum bir yandan da yukarı çıkıyordum. Salona girdim ama kimse yoktu. Yatak odasına çıktım. Kapıyı tıklattım, ses gelmedi. Bende kapıyı açıp içeri girdim."

Gözünden hızlıca akan yaşları elinin tersiyle silip bakışlarını Taehyunga çıkarmıştı. Onun da ağladığını görünce daha da çaresiz hissetmişti.

"TaeHyung o yerde öylece yatıyordu. Yanına gittim. Uyuyor sanmıştım ama öyle değilmiş. Uyanmadı. Cevap vermedi. Sıkıca sarıldım, öptüm ama tepki vermedi. Annem ölmüştü TaeHyung."

Gözyaşlarına hıçkırıkları eşlik ettiğinde daha fazla konuşamadı.

"SeokJin." TaeHyung karşısındaki adamı kolları arasına aldığında bunları anlattırdığı için çok pişman olmuştu. Altından böyle bir şey çıkacağını tahmin edememişti. Adamın ipeksi saçlarını okşayıp kocaman bir öpücük kondurdu.

"Anlatmak zorunda değilsin."

SeokJin biraz daha iyi hissettiğinde Taehyungun kolları arasından çıkmıştı.

"Anlatmam lazım TaeHyung. Artık tek başıma kaldıramıyorum."

Burnunu çekip tekrar arkasına yaslanmıştı. TaeHyung'da SeokJinin elini bırakmadan birazcık geri çekilmişti.

"Nefes almadığını anlayınca ambulansı aradım. Bir yandan da evdeki yardımcıya bağırıyordum. Birkaç dakika sonunda sesimi duyup o da geldi odaya. Sanırım babamı aramış. Ambulans sesi kulaklarıma dolarken sırtımda babamın elini hissettim. Görevliler annemi kucağımdan aldı TaeHyung. Sonra onu götürdüler. Kendimde değildim sanki. Çok az hatırlıyorum sonrasını. Babamın anlattığına göre hemen hastaneye gitmişiz. Çok beklemedik, doktorlar annemi kurtaramadıklarını söylediler. Fıstığa alerjisi vardı. Doktorlar fıstık yedikten sonra boğazının şişmesi sonucu nefes alamadığından boğularak öldüğünü söylediler ama bizim eve hiç fıstık girmezdi. Mutfaktan sorumlu olan yardımcılarla görüştük kimse fıstıkla ilgili bir şey yapmamıştı. Nasıl olduğunu asla öğrenemedik."

TaeHyung avucundaki eli biraz daha sıkı tuttu. "SeokJin, çok üzgünüm."

"Asıl hikaye şimdi başlıyor TaeHyung."

TaeHyung SeokJinin donuk sesiyle ürperdiğini hissetmişti. Bundan daha kötü ne olabilir diye düşünmeden edemiyordu.

"Üzerinden bir yıl geçti. Herkes eski hayatına geri dönmüştü. Bende bir şekilde hayatıma devam ediyordum. Bir akşam masada oturmuş babamı yemeğe bekliyordum. Çok geçmeden gelmişti ama yalnız değildi. Yanında MinAh vardı. Elleri birbirine kenetlenmiş şekilde karşıma dikilmişlerdi. İğrençti TaeHyung. Annemin arkadaşı, aile dostumuz dediğimiz kadın babamla el ele karşıma geçmişti. Midem bulandı. Ordan gitmek istedim, kaçmak istedim. Ama babamın bakışları engel oldu bana. Annemi çok seviyordu. Bu kadar çabuk unutup başkasına gitmesi canımı yaksa da gözlerindeki ışık bağırıp çağırmama engel olmuştu. Mutlu görünüyordu. Bir yıldır ilk defa bu kadar mutlu görünüyordu. Bir şey diyemedim. 'Biz evleniyoruz' dediklerinde karşı çıkamadım."

Pişmanlıkla tebessüm etti SeokJin. Çok pişmandı. O gün karşı çıkıp babasını vazgeçirmeye çalışsaydı belki de bunlar hiç yaşanmayacaktı.

"Sonra evlendiler. MinAhla hiçbir zaman yakın olmadım. Nedense ondan pek haz etmezdim. Öyle böyle birkaç ay geçti. Bir gün arkadaşlarımla dışardaydım. Normalde akşamdan önce eve dönmezdim ama o gün biraz daha erken dönmüştüm. Odamda biraz takıldıktan sonra su içmek için mutfağa gidiyordum. MinAhın biriyle konuştuğunu duymuştum. Konuştuğu kişi ara sıra gelip bahçe işleriyle ilgilenen yardımcıydı. Biraz daha dikkatli dinledim. Adam vicdan azabı çektiğini söylüyordu. MinAh ise bunu birisi öğrenirse onu yaşatmayacağı hakkında bir şeyler saçmalıyordu. İkisi de beni fark etmemişti. Daha sonra hayatımı altüst eden şeyi duydum TaeHyung. Annemin ölümüne sebep olan o fıstıklı yiyeceği MinAh konuştuğu adama vermiş. O da annemin içeceğine katıp içmesini sağlamış. Annemi MinAh öldürmüştü TaeHyung. Onu öldürüp sonra da onun yerine geçmişti."

TaeHyung duyduklarını sindirmeye çalışırken bir yandan da hıçkırarak ağlamaya başlayan adama destek olmak istercesine ellerini sıkı sıkı tutuyordu. Bu kadarı o da beklememişti. Bu ihtimal aklına hiç gelmemişti. Aklına o kadın gelince mide bulantısına engel olamamıştı. Görüş açısı buğulanırken ellerini SeokJinin yüzüne çıkardı.

"SeokJin çok özür dilerim. Anlatmanı istediğim için çok özür dilerim. Anlatma. Nolur anlatma. Seni böyle görmek istemiyorum."

SeokJin kafasını sallayıp çatallayan sesini umursamadan anlatmaya devam etti.

"Duyduklarımdan sonra çılgına dönmüştüm. Hemen mutfağa girip MinAhı kolundan kavrayıp sarsmaya başladım. Nasıl böyle bir şey yapabildiğini sordum ama şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu, konuşmuyordu. Onu yere doğru ittirip babama her şeyi anlatacağımı söyledim. Mutfaktan koşarak çıkıp masanın üzerindeki anahtarı aldım. O da peşimden koşup bir şeyler söylüyordu ama anlamıyordum. Arabaya binip hızlıca bahçeden çıkardım. Ağlıyordum ve titriyordum. Görüş açım sürekli bulanıklaşıyordu. Bir an önce babama anlatmak istemiştim bu yüzden hızlı sürüyordum. Bir anda önümde büyük bir kamyon belirdi. Çok keskin bir acı hissettim. Sonrasını hatırlamıyorum. Uyandığımda hastane yatağında öylece yatıyordum. Babam başımda bekliyordu. Gözlerimi açtığımı görünce doktor çağırmak için dışarı çıktı. Tekrar geri döndüğünde yanında iki doktor bir de o kadın vardı. Onu görünce kazadan önce olanlar aklıma geldi. Bağırmak istedim, gerçekleri söylemek istedim ama yapamadım. Konuşamadım TaeHyung. Yaşadığım şeylerin üzerine bir de konuşamamak gelince çok korktum. Yattığım yerden kalkmak istedim ama onu da yapamadım. Elimi bile kaldıramadım ki. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonra titremeye başladım. Her gün titreme nöbetleri yaşıyordum. Bu yüzden sürekli sakinleştirici veriyorlardı. Bir nevi uyuşuyordum. Ne kıpırdayabildim o günden sonra ne de konuşabildim. Bir ay daha hastanede kaldıktan sonra eve çıktık. Ama her gün o kadını odamda görmek kabus gibiydi. Yaptıkları yetmiyormuş gibi, bir gün iyileşirim belki diye bana her gün adını bile bilmediğim bir ilaç vermeye başladı. O ilaçlardan sonra aklımı toparlayamaz hale geliyordum. Nerede olduğumun bile farkında olmuyordum. Yaşadıklarımı bile zar zor hatırlıyordum."

TaeHyung kocaman açtığı gözleriyle "Geçen gün vermemi istediği ilaç yoksa o muydu?" diye sorduğunda SeokJin başını sallamıştı.

"Evet."

"Ama nasıl olur? Babanın haberi olduğunu söylemişti?"

"Psikiyatrist olarak getirdikleri kişi MinAhın arkadaşı. Bana tedavi adı altında o ilacı veriyor. Bu yüzden babamın hiçbir şeyden haberi yok. O tedavi olduğumu sanıyor."

TaeHyung başı ağrımaya başlamıştı. Bu kadar şey ona fazla ağır gelmişti. Bir insan nasıl bu kadar kötü olabilir diye düşünmeden edemiyordu. Bakışları SeokJine döndüğünde aklındaki soruyu sormuştu.

"Sormaya korkuyorum ama, vücudundaki morluklarla onun bir ilgisi var mı?"

"Evet. Her gün odama gelir anneme yaptıklarını anlatırdı. Annemin ölümünden aldığı hazzı her gün bağıra bağıra anlatırdı. Benim işe yaramaz olduğumu söyleyip ölmemi istediğini kulağıma fısıldardı. İntihar etmemi söyleyip duruyordu. Hissetmediğimi düşündüğü için mi bilmiyorum, eline aldığı herhangi bir şeyle vücuduma vururdu. Karnımı cimcikler morluklar bırakırdı. Beni yaşamaktan bıktırmak için elinden geleni yaptı Taehyung. Nitekim başarılı oldu da."

TaeHyung ağzından kaçan hıçkırığına engel olamadan kafasını sallamıştı.

"Hayır SeokJin. O asla başarılı olamayacak. Sen daha iyi olacaksın. Bunların hepsini babana anlatırsak o kadından kurtulabilirsin!"

SeokJin kafasını sallamıştı.

"Hayır TaeHyung. Babam bana inanmaz. Doktorlar kazadan öncesini hatırlamadığımı, kısmi ve kalıcı hafıza kaybı yaşadığımı söylediler. Ayrıca o kadına o kadar bağlı ki, bana inanmaktansa ona inanmayı tercih eder. Önce o anneme fıstığı veren adamı bulmalıyım. Şahidim olmadan kimseye bir şey anlatamam. Beni öldürür TaeHyung. Gerçekleri anlatacağımı bildiği için annemi öldürdüğü gibi beni de öldürür. Önceden korkmazdım belki ama şuan... Şuan olmaz. Yaşamak istiyorum TaeHyung."

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now