8. Bölüm: ''Kırık Dökük Yansımalar''

1.6K 186 99
                                    

Burayı genişletin!

Oy ve yorumlarınızı eksik etmediğiniz bir bölüm olması dileğiyle...
İyi okumalaaar <3

Zaman bir devrimdi.

Zaman kaburgalarımı kıracak kadar sert darbeler atan, içimi sökecek kadar acımasız olan, merhametle başımı okşayacak kadar saf olan bir devrimdi ve ben bu devrimde en önde yürüyordum.

Zaman benim devrimimdi.

Beni, önce üzerinde yalpalayarak yürüdüğüm çatının ucundan iten sonra da tutan ve beni iyileştirmek için çabalayan bir tiyatro oyuncusuydu ve sergilediği oyun benim hayatımdı.
Derin bir nefes aldım. Göğsüm yeniliklere yelken açmak için denize indirilen bir gemi gibi sallanırken zihnimde dünün bir anına ait olan video kaydı oynatılıyordu.

Kayıt bitmiyordu, son bir saniye kala her şey başa sarıyordu.

Yüzümde bir gülümseme vardı, bu gülümseme kalbime düğümler atarken gözlerimin kısılmasına neden olacak kadar gerçekçiydi.
Gülmeye devam ettim, içimde çelişki halinde duran düşüncelerimin yüzümdeki gülümsemeyi soldurmasına izin vermedim.

Çünkü bu hep canımı yakmıştı, beni acıtmıştı.

Derin bir nefes alarak gözlerimi, izlediğim tavandan ayırarak yatağımdan kalktım. Hava kararmış, sokak lambaları yanmıştı.

Birkaç saat sonra, Tanay ve benim ailem 'teşekkür' yemeğine çıkacaktı ve tek dileğim, hastalığımın ailemin üzerinde kurduğu o baskının açık açık dışarı yansımaması ve Tanay'ın benim hakkımda fikirlere kapılmamasıydı.

Çünkü bir başkasına ne kadar çok şey anlatırsan, o senin için o kadar tehlikeli bir düşman olurdu.

Tanay benim düşmanım değildi, dostum da değildi ama benim hakkımda öğreneceği her şey, onu benim için bir şeyler yapardı.

Bunu istemiyordum.

''Mahperi!'' annemin seslenmesiyle oturduğum yatağın üzerinden ağır ağır kalkarken kapıma doğru ilerledim.

Yürüyüşüm, dikkatli bakılmadığı müddetçe düzgün gözüküyordu ama birisi karşıma geçip adımlarımı izlerse, belli belirsiz aksamalarımı çok net görebilirdi.

''Efendim?'' diye seslendim kapımı açıp odamdan çıkarken. Annem yıkadığı saçlarına sardığı havluyla yanımdan geçip odasına giderken ''Tanay'a gideceğimiz restoranın adını yaz ve hazırlan.''

Ağzımdan sesli bir nefes verip çalışma masamın üzerinde duran telefonumu alarak mesaj kutuma girdim ve en son konuştuğum kişinin, Tanay'la olan mesaj bölümüne girdim.

Siz: 'Tanay?'

Çatık kaşlarla ekrana bakarken beni uğraştırmadan ve bekletmeden cevap vermesi için içimden söyleniyordum.

Aradan geçen iki dakikanın ardından yanıt verdi.

Tanay: 'Mahperi?'
Siz: 'Saat sekizde, Göksu Lokantasında ol.'

Cevap vermedi, mesajımı gördüğünü ve bizi ekmek gibi bir şansı olmayacağını bildiğimden dolayı telefonumu kapatarak banyoya ilerledim. Banyonun kapısını arkamdan kapatıp kilitlerken annemin açtığı sıcak suyun, yaptığı buhar beni bunaltmıştı.

Zaman SancısıWhere stories live. Discover now