3. Bölüm: ''Pointe''

2.7K 234 249
                                    

Burayı genişletin!!

Bolca yorum yapmanız gereken meseleler ve oy vermeniz gereken bir bölüm var...
Birazcık da uzun...

İyi okumalaaar...

3. POİNTE

Çocukluğumu hatırlıyorum.
Uslanmaz bir kız olduğumu, istediğimi almak için ortalığı birbirine kattığımı hatırlıyorum. Geceleri uyandığımda annem ve babamın odasının kapısının önünde yattığımı, kardeşim ağladığında onun yanına kıvrılarak ona sarıldığımı hatırlıyorum.

Sürekli sokaklarda koştuğumu, atladığımı, tırmandığımı ve defalarca düştüğümü hatırlıyorum...

Ben, zamanın lahzalara benim için bölündüğü anlarını hatırlıyorum.
Şimdi ise tekrar çocuk oluyorum ve istediğim şeyi elde etmek için ortalığı sessizce dağıtıyordum.

Bale yapmak istiyordum ve yapacaktım da...

O yarışmaya katılmak, kazanmak istiyordum, öyle de olacaktı. Kaza olmadan iki ay önce, katılmak istediğim ve geleceğime açılan bir kapı olduğunu düşündüğüm bir yarışma vardı. Ulusal bir bale yarışmasıydı. Bu yarışma, kendimi bileli benim hedeflerimin sadece ilk basamağıydı. Fakat ben burada yarın için bir planlar yaparken, Tanrı hayatlarımızın aslında kelebeğin ömründen farksız olmadığını bana göstermişti.

Biz kaza yaptıktan dört ay sonra başvurumu yaptığım ama sonra geri çekmiş olduğum o Ulusal Bale Yarışması düzenlenmişti.

Hepsi bir yana bana en çok dokunan ise jürilerin kazayı öğrenmiş oldukları ve yarışmaya katılmamama rağmen, geçmiş olsun hediyesi olarak bana en önden bilet hediye etmiş olmalarıydı.

O esnada beni anlayabilen tek şey, gözlerimden dökülen yaşlardı. Yaşlarımın vebali ise o kadar ağırdı ki bir kuşun kanadını kırabilirdi.

Canım, bana acıyanlara bile acımıştı.

Bir saat önce erkenden kursa gelmiştim. Benden bir önceki yaş grubunun dersleri bitmiş olsa da, bir sonraki grubun girmesi için ve öğretmenlerin dinlenmesi için iki saatlik aralar veriliyordu.

Dersler öğrendiğim kadarıyla iki saat sürüyor her bir saatte de beş dakika mola veriliyordu.
Soyunma odasına üzerimi değiştirmiş sırt çantama da sadece pointlerimi koyarak bale yapacağımız salona gelmiştim.

Salonda olan birkaç kişinin bakışlarını üzerime toplarken elimdeki, kıyafetlerimi koyduğum dolabın anahtarını çantamın çok açmadığım çantamın fermuarından içeriye tıkıştırdım ve fermuarı kapatarak çantayı omzuma attım. Yerlerde buz grisi soluk parkeler vardı. Duvarlar boylu boyunca ayna ile kaplıyken salonun, tavanı bir spor salonu gibi yüksekti. Büyük ışıklarla aydınlatılmış olsa da büyük, filmli camlardan içeriye gelen ışık içeriyi bayağı bir aydınlatıyordu.

En köşeye giderek bulduğum boş yere çöktüm. Salonda olan birkaç kişi birbirlerine bakıp anlamadığını belirtircesine işaretler yaparken, ikili ya da üçlü grup olanlar da kendi aralarında konuşuyorlardı.

Aldırmadım. Yeni geldiğim için aniden büyük bir ilgi odağı olacağımı biliyordum. Çantamın fermuarını açarak parlak ve tertemiz pointlerimi çıkardım. Ayağımdaki gri spor ayakkabıyı da çıkarıp kenara itelerken pointlerimi ayağıma geçirmiştim bile. Sahnede giydiğim pointlerimin pembe kurdelelerini ayak bileğimin etrafında dolayıp sıkıca bağladıktan sonra, çantamın içerisinden bale tozluklarımı çıkardım.

Zaman SancısıWhere stories live. Discover now