1.6

6.3K 420 174
                                    

(Babamla dinlediğimiz şarkılarla hikayemize devam ediyoruz.Çok bir alakası yok bölümle ama bu güzellikleri sizin de dinlemenizi istedim sadece.)

Köye gittikten ve babasıyla aralarında gizli saklı ne varsa neredeyse hepsini ortaya döküp konuştuktan sonra,yavşak sapık hakkında tabi ki bir şey söyleyemezdi , evlerine ve neredeyse normal yaşantılarına döneli 2 hafta kadar oluyordu. Bu süreç içerisinde babasındaki değişimi çok açık bir şekilde gözlemleyebilmişti Oğuz. Daha korumacı, daha yakın ama aynı zamanda daha da sertti. Telefon ile konuşmaları, mesajlaşmaları itinayla hem annesi hem de babası tarafından takip ediliyor ; okuldan sonra iki sivil polis çaktırmamaya çalışsalar bariz bir şekilde belli ederek dershaneye, kitapçıya oradan da eve kadar kendisini takip ediyorlardı.

Onları suçlayamazdı, sonuç olarak bunu ateşle oynarsak kendi başına kendisi sarmış hemde tamamıyla yanmadan ufak tefek yanıklarla olaydan sıyrılabilmişti. Çok daha kötüsü olabilir, kendisini hayatından vazgeçecek noktaya itebilirdi.

Babasına hap olaylarını ve diğerlerini anlatmış sonunda problemleri için doğru yerden yardım isteyebilmişti.Babasının gözlerinde gördüğü hayal kırıklığını ömrü boyunca unutabileceğini sanmıyordu Oğuz ama babasının her zaman arkasında olacağı gerçeğini de nefes alacağı son güne kadar hatırlayacaktı.

Henüz reşit olmadığı için dava dosyasında adının gizli kalmasına karar verilmiş ama Muharrem'in babası tarafından da üstü kapalı bir şekilde tehdit edilmişti.

Yapılan kısa aile meclisinden sonra en kısa zamanda önce bir psikiyatriste sonra da psikoloğa gitmesi gerektiği kararı verilmişti. Uyuşturucuyla geçmiş münasebetinden dolayıda antidepresansız terapi tedavisine başlamışlardı.

İşte bütün bu olanlardan sonra buradaydı. Psikoloğun yazıp eline sıkıştırdığı not kağıdıyla sahafa doğru ilerliyordu.

Kendini sev
Evini sev
Aileni sev
İşini sev

O kadar kolaydı sanki diye homurdandı Oğuz. Son üçü tamamdı ama ilk maddeyi nasıl yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu.Yıllardır her haltı becerdiği halde bir bunu halledememişti.

Ama yapmak zorundaydı, babasına bir söz vermişti. O adama bunu bir kez daha yaştamazdı.

Kağıdı buruşturarak süveterinin önündeki cebine tıktı,bu sırada telefonu titremiş mesaj gelmişti. Herhalde babasındandı, ikinci seansın nasıl geçtiğini soruyor olmalıydı.

Babasına çok iyi geçti diyerek yalan söylemek üzere eline telefonunu almıştı ki mesajın 2 haftadır sesi soluğu çıkmamış olan sapığından geldiğini gördü.

Yavşak Sapık:Merhaba bir tanem!Biliyorum, uzun zaman oldu ama bu süreçte malum olaylardan sonra çok meşgul ve kafan dolu olacağını tahmin ettikten sonra bir de ben seni rahatsız etmek istemedim.

Yavşak Sapık:Cevdet amcanın sana kıyamayacağını zaten biliyordum bu yüzden içim rahattı.

Yavşak Sapık:Umarım daha iyisindir.

Bu yabancı her kimse onu bir sevgili olarak görmektense bir arkadaş olarak orada olduğunu bilmek içini ısıtan bir şeydi. 1 yıl boyunca arkadaşlarını ihmal etmiş ne olursa olsun yanında olan Muharrem'in bile kendisinden uzaklaştırmaya çalışıp yapayalnız kalmıştı.Önceden kendini rahatlattığını düşündüğü bu yalnızlık şimdi onu iki eliyle birden boğan bir canavara dönüşmüştü.

Oğuz gıcıklık olsun diye atarlı bir mesaj yazmaya karar verdi ama bir an kıyamadı ve kısa bir teşekkür ifadesi bıraktı. Kim olursa olsun yine de temkinli davranmak gerekti.

Tekrar gelecek mesajı beklerken çoktan sahafın önüne geldiğini fark etmemiş haliyle elinde bir çok eski kitapla dolu kutuyu kapıdan sokmaya çalışan genci de görmemişti. Bodoslama çocuğa çarpıp ikisini birden yere devirdi desek yanlış olmazdı doğrusu.

Telefondan başını kaldırdığında karşısındaki çocuğun halini gören Oğuz utancından yerin dibine geçeceğini düşündü. Ne kadar kitap varsa hepsi etrafa saçılmış, çocuksa bıkkın gözlerle yere uzanmış onu izliyordu. Hemen kendini düzeltip ayağa kalktıktan sonra yerde boylu boyunca yatan gence elini uzattığı destek olup kalabilmesi için.

"Vallahi çok özür dilerim, sizi gerçekten göremedim. Gerçi bu çocuk kör veya şuursuz da mı beni görmüyor diyebilirsiniz ama gelen bir mesaja bakarken sizi fark edememişim, iyi misiniz? "

Çocuk ilk önce karşısında duran bedene göz gezdirip ona uzatılan eli kabul etmişti.

" Ziyanı yok,merak etmeyin.Sadece kitaplar dağıldı, o kadar. Zaten kapıdan da geçiremiyordum hepsini, koli yırtıktı.Bir mahsuru yoksa acaba bana yardım edebilir misiniz? "

" Evet, evet. Tabi ki."
Oğuz hızlı davranıp yere eğilmiş kitapları toplamaya başlamıştı.Yarım dakika sonra ikisi de ellerinde bir çok kitapla sahafın içine girmişti.

" Sahi adınızı soramadım telaşeden. "

" Oğuz , peki ya sizin? "

" Cüneyt. "

İyi geceler, tatlı rüyalar...

Kendini sev
Evini sev
Aileni sev
İşini sev
(Siz bilmiyorsunuz ama bunu annemin söylediği ses tonuyla düşününce çok hoş oluyor. Annemden altın öğütler, hele birde beni kucağına yatırıp başımı okşayarak söylemiyor mu dünyanın en mutlu kız çocuğu ben oluyorum.)

Anne Ben Çirkin Miyim?  ||Boy×Boy||Where stories live. Discover now