33. Bölüm- Sadece Sen Ol İstiyorum

2.1K 115 78
                                    

Tuğçe'den

Alarmın sesiyle erkenden kalktım ve elimi yüzümü bile yıkamadan giyeceğim kıyafetleri hazırladım. Evde giyeceğim kıyafetleri değil takipte giyeceğim kıyafetleri... Ne giysem tanınmam diye dolabı iyice karıştırdım. Biraz fazla ses çıkarmış olacağım ki Emir giyinme odasına geldi. Saçları dağınık, gözleri çapaklı her an düşüp uyuyacak gibi duruyordu. "Sabahın köründe ne yapıyorsun?" Elimdeki kıyafetleri  havaya kaldırdım. "Ceyda ya erken çıkarsa ne yapacağız bay mükemmel? Hemen hazırlanalım ve peşine düşelim. Betül onu gözlüyor odadan çıktığı an haberimiz olacak hazır bekleyelim."

Emir küçük bir çocuk gibi mızmızlandı ve eğilip başını omzuma koydu. "Ben uyumak istiyorum." Gülmeye başladım. Şapşal ya uyurken bu çocuk tam bir şapşal oluyor. "Emirciğim kalk hadi senin gibi mükemmel, kusursuz bir adama hiç yakışıyor mu çocuk gibi mızmızlanmak? Hadi bak bugün bu iş bitecek." dedim otoriter bir tonda. Emir için seçtiğim kıyafetleri eline tutuşturdum ve onu giyinmesi için banyoya yolladım. Ben de seçtiğim kıyafetleri bir çırpıda üzerime geçirdim.

Siyah bir tayt, siyah dar bir tişört, belime kalın bir kemer, siyah büyük güneş gözlükleri, siyah spor ayakkabı, kızıl bir peruk... Tam anlamıyla bambaşka bir kız olmuştum. Makyaj işini elimi yüzümü yıkadıktan sonra halledecektim. "Emir hadi çabuk çık daha elimi yüzümü yıkayacağım." Sanki benim çağırmamı bekliyormuş gibi hemen çıktı. Beni baştan aşağı süzdü. Birden elimi tuttu ve elime bir öpücük kondurdu. "Siz güzel hanım, odama şeref verdiniz. Tuğçe çirkinini odadan kovduğunuz için teşekkürler."

Gözlüğü kenara atıp koluna patlattım. "Çirkin mi? Ben mi? Ya sen daha önce benim kadar güzel bir kız gördün mü ki böyle konuşuyorsun?" Kollarımı birbirine doladım. Barbara Palvin bir, ben iki. Dünyanın en güzel kızıyım ben. Sen bana çirkin diyemezsin tipsiz. Yani çok tipsiz olmayabilir. Biraz, bayağı yakışıklı olabilir. Ay kabul ediyorum çok yakışıklı ama bende çok güzelim yani, bana çirkin diyemez. "Sakin ol ya bu halin de çok güzel olmuş diyorum. Bak bu harika adamın harika dudaklarından çıkan bu harika sözler kulağına küpe olsun."

Elimin tersiyle onu kenara ittirdim ve banyoda elimi yüzümü yıkadım. Siyah far ağırlıklı bir makyaj ile kendimi tanınmaz hâle getirdim. Daha sonra çalan telefona koştum. 'Hedef kapıya yaklaşıyor' Betül'ün ikazına karşı Emir'i ve kendimi aynada son kez süzdüm. Emir de benimle uyumlu olarak siyah bir pantolon siyah bir tişört siyah bir gözlük takmıştı. Ek olarak beline kareli bir gömlek bağlamıştı. Adam tarz tabii. Neyse ben seçtim kıyafetlerini de ondan böyle. Ay ben kendimle neden çelişip duruyorum?

"Acelemiz yok mu bizim? Beni kesmeyi bırak da peşine düşelim Ceyda'nın." Kesmek mi? Ne demek kesmek? Sensin kesmek. "Ne keseceğim seni be? Seni kurbanda büyük baş niyetine kessinler, ben ne keseceğim seni?" Emir güldü ve kolumdan tutup beni odadan dışarı çıkardı. Ceyda'nın peşinden evden çıkacakken arkadan hissettiğimiz ritmik ses ile durduk. "Dede." dede değil Emirciğim dede ve bastonu. "Dede ya. Sabahın köründe nereye gidiyorsunuz siz? Bu kılığınız ne?" Emire baştan aşağı baktım çok normaldi de ben hiç de normal görünmüyordum. Yani kapkara bir makyaj ve kırmızı peruk. Tabi kim olsa sorar bu hâliniz ne diye. Gözlükleri hiç çıkarmadan lafa girdim. Çıkarsam bu tiple dede kalp krizi geçirirdi herhalde.

"Dedeciğim biz mi? Biz kostüm partisine gidiyoruz." diye bir yalan uyduruverdim. Çok inandırıcı, adam sormaz mı sabah sabah kostüm partisi mi olur diye? "Sabah sabah kostüm partisi mi olur?" dedi bastonunun başını iyice kavrayarak. Başka bir şey deseymişim o olsaymış ya neden böyle oldu ki şimdi? "Yaa değil mi dede ben de dedim sabah sabah ne kostüm partisi diye ancak arkadaşlar beni dinlemedi." dedi Emir. Dede birazcık şüpheli baksa da bana güveniyor olacak ki bastonuyla beni işaret etti.

Kusurlu Yalancı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now