21. Bölüm- Dağ Evi

2.5K 119 64
                                    

Emir'den

"Arabaya binmeyi özlemişim. Şu yasaklarım bir kalksa, şirketlerden de hakkıma düşeni bir alsam dünyalar benim olacak." dedim hız limitini aşmadan ilerlerken. Hayır yani Ozan züppesine veriliyor bana verilmiyor. Teessüf ederim çok sevgili Gültekin buyükleri.

"Az daha sabret birkaç ay sonra her şeye kavuşacaksın sonra sen yoluna ben yoluma." dedi yer elması. Böyle deyince bir tuhaf oldum ya. Aylardır beraber uyuduğum kişinin benle yollarını ayırması sanırım bende birazcık boşluk yaratacak. Hayır yani ben mükemmelim bana pek boşluk yapmaz da. Neyse ya..

Başımı ona doğru çevirip hemen önüme döndüm "Neredeydi bu dağ evinin adresi burdan sonrasını biraz karıştırıyorum." dedim. Buraları da pek bilmiyordum aslında ama ben geldiysem bilerek gelmişimdir çünkü harika bir adamım. Her eve lazım bir adamım ben ya.

Arabayı sağa çektip kontağı kapadım. "Dışarıdaki kar yağışı artmış baksana. Araba burdan yukarı çıkmaz bence gel biraz yürüyelim, haritada az mesafe kaldığını gösteriyor."

Başını tamam anlamında salladı ve arabadan indi. Ben de hemen peşinden indim ve koluna girdim. "Yerler kayıyor düşersin sen şimdi. Karlara basarak yürü dikkat et."

"Emir." dedi ve bana doğru baktı. "Annem gibi davranma bana biliyorum herhalde. Hadi hemen gidip şu evi bulalım ve anneanneyle dedeyi barıştıralım. Sen daha önce buraya geldiğine emin misin?"

Güldüm ve başımdaki bereyi düzelttim. "Benim çocukluğum bu dağ evinde geçti be. Hem rezervasyon işi tamam garanti olsun diye bir aylığına ayırttırdım. İçinde her şeyi tamam bizimkileri bekliyor. Kontrol amaçlı geldik sadece." dedim. Bu dağ evi anneannem ve dedemin evlenmeye karar verdikleri yerdi ve onlar için çok özeldi. Böyle bir yerde barışmayacaklarını düşünmüyordum.

Telefondan haritaya baktığımızda geldiğimizi gördük ancak ormandan başka bir şey görünmüyordu. Ulan bu navigasyona ne zaman uysam yanlış yöne gidiyordum zaten. Ee şimdi ne olacak? Kardan mükemmel bir donmuş adam ve yer elması olarak buraya kök mü salacağız? Tuğçe'nin telefonu soğuktan kafayı yemiş olacak ki birkaç kere telefona vurdu.

"Emir şimdi ne yapacağız? Ben çok yoruldum ve üşüdüm. Geri dönelim başka bir yol buluruz ya da birkaç güne erir belki." diyerek kolumu sarstı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Elimi yanağına koydum ve ne kadar üşüdüğünü test ettim.

"Evet üşümüşsün." dememle bana dik dik baktı. "Ben ne diyorum acaba?" dedi ve başını başka yöne çevirdi. Gülümsedim ve boynumdaki atkıyı o fark etmeden boynuna doladım. "Bunu beklemiyordum ama." dedi ve bu sefer gülümsedi. "Sen hep gülsene ya. Somurtunca çok çirkin oluyorsun."

"Emir suyunu çıkarma hadi gidelim." sözüne başımla onay verdim. Tamam her şey iyi güzel hoş geldiğimiz yön sağ mıydı sol muydu? Etrafıma baktığımda Tuğçe durumu anlamış olacak ki gitmemiz gereken yeri eliyle işaret etti. Kimin karısı be akıllı kadın.

***

"Tuğçe sen aptal mısın kızım? Hani sağ taraftı burada da hiçbir şey yok. Donup gideceğiz şuracıkta senin yüzünden." diyerek kollarımı birleştirdim. "Ya karıştırmış olamaz mıyım?" dedi dudak büzerek. Yemezler Tuğçe hanım bu şirin görünen tavırların bana işlemez. "Tamam yanılmış olabilirsin. Hadi o zaman şu yönden gidelim." dedim ve yürümeye devam ettik.

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından karşıda bir ev göründü. Parmağımla gösterip "Aradığımız dağ evi değil ama hadi oraya gidelim yoksa burada donacağız. Isınıp dinlendikten sonra yardım isteriz Ozan'dan." dedim. Tuğçe ise başıyla onay verdi. Ayaklarını karlara sürte sürte kulübeye doğru ilerledik.

Kusurlu Yalancı (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant