//BÖLÜM 26~KAÇIRILMA//

845 75 41
                                    

//Ömer'den//

Gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir gerçek vardı ortada. O gerçekle beraber bu karanlık kişiliğimi de ortadan kaldırmak için intikam almam lazımdı. Beni ailemden ayırıp bu karanlık hayata iten kişiden, kadınıma zarar vermeye cesaret edecek kadar ahmak olan ve dahi beni onunla tehdit edecek kadar aptal olan o adamdan intikam almalıydım.

Beni bekleyen adamlarımın bulunduğu depoya girdiğimde karşımdaki sandalyede oturan adama baktım. Korkuyla etrafına bakarken neler olduğunu çözmeye çalışıyordu. Yanına yaklaştım ve öfkeyle yüzüne baktım.

"Şimdi sana tek bir soru soracağım. Tek bir soru. Eğer doğru ve işime yarayacak bir cevap verirsen adamlarım seni aldıkları yere aynı şekilde bırakacaklar. He sen eğer ki dersen ben işkence çekmekten zevk alırım diye memnuniyetle karşılarım bu isteğini." Adam az çok anlamıştı benim kim olduğumu ve ondan ne istediğimi.

"B-Ben..." deyip sustu. Halsizce başını yere doğru eğerken sessizce mırıldanmaya başladı. "Beni öldürürler." Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Sağ salim buradan gitmene yardımcı olurum eğer anlatırsan. Yoksa seni buradan canlı çıkarmam." Bir süre öylece sustu en sonunda bir karara varmış olacak ki başını kaldırdı.

"Gece yarısı teknelerin halatlarını bağlarken birkaç tane adam yaklaştı yanıma. Bir tekne istediklerini söylediler. Yanlarında epey büyük bir çanta vardı. Başta kabul etmesem de silah zoruyla birlikte başka şansım yoktu. Onlara istediklerini verdim. Benimde gemiye kaptanlık etmemi istediler. Yarım saat sonra sizin yatınızın yanına yaklaşmıştık. Ellerindeki kutuyu bıraktıktan sonra uzaklaştık oradan. Yeniden limana gelirken ellerindeki o büyük çantadan iyi bir nişancı tüfeği çıkardılar. Onu hazırladıktan sonra yata doğru ateş ettiler. Bana da acele etmemi söyleyip karaya varınca hemen ayrıldılar yanımdan. Ama gitmeden önce burada gördüklerimi unutmamı söylediler. Tek bildiğim bu başka bir şey bilmiyorum yemin ederim." dediğinde yumruklarımı sıktım. Defneyle beraber o yata gittiğimizi adamlarımdan başka kimse bilmezken onun nasıl haberi olmuştu. Aramıza bir ajan sokmuş olma ihtimali var mıydı? Bir anda aklıma düşen bu fikir ile beraber kaşlarımı çattım. Eğer böyle bir hain varsa onu bulmak zorundaydım. Bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim.

"Şimdi adamlarım seni bu şehirden götürecekler. Bundan sonra kimse seni rahatsız edemeyecek bundan emin olabilirsin." Adam defalarca kez teşekkür ettikten sonra onu birkaç adamımla beraber gönderdim. Sıra gelmişti bu ajan işine. Bunu önce tespit etmem lazımdı. Bakışlarımı arkamda kalan adamlarıma çevirdim.

"Hazırlanın gidiyoruz." dediğim sırada koşarak Ali geldi dışarıdan.

"Abi, bir şey söylemem lazım." dediğinde söyle dercesine baktım yüzüne. Boğazını temizleyip konuştu. "Defne yengem evde yalnız mıydı abi?" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Hayır, korumalar bıraktım başına." Ali başını salladı ve gözlerimin içine baktı.

"Kimler vardı abi?" dediğinde sabahki adamlar geldi gözlerimin önüne.

"Defneyle Selin'e yapılan silahlı saldırıdan sonra aldığımız adamlar." Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"O adamlar hain abi. Sizin yalnız kaldığınız gece yerinizi ispiyonlayanlar onlarmış. Ayrıca saldırı gecesi o adamın evin önüne kadar yaklaşmasına sebep olanlarda yine onlarmış." dediğiyle beraber dünyam başıma yıkıldı adeta.

"Ne diyorsun sen Ali? Defne, defne yalnız." Koşarak depodan çıktım ve arabama bindim. Korumalarda peşimden geliyordu.

Eve nasıl geldiğimi bilmesem de içeri girdiğimde gördüğüm manzara iç açıcı değildi. Kapı sonuna kadar açıktı. İçeriye baktığımda defne yoktu. Bütün odaları tek tek gezdim. Ondan bir iz bulamadım. Yatak odasına geldiğimde yatağa bırakılmış olan bandanaya dikkatlice baktım. Yaklaşıp elime aldığımda defnenindi bu. Üzerine yapıştırılmış kağıda baktım.

Aşkın Kıyısında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin