//BÖLÜM 23~TARİH//

1.1K 78 47
                                    

*Biliyorum uzun zamandır bölüm atmıyorum. Affınıza sığınmak istiyorum çünkü üç kitaba birden bölüm yazmak benim için zor oluyor. Ama elimden geldiğince bu kitabımla da ilgileneceğim. Hepinizi seviyorum...*

//Ömer'den//

Elimdeki fotoğrafları sinirden sıkarken öfkeyle etrafıma baktım. Görünürlerde ne bir tekne ne de başka bir şey vardı. Bunu buraya bırakan kişiyi bulmam lazımdı. Hızla üst kata çıktım ve kamera odasına girdim. Hepsini tek tek incelesem de kamera o kısımda etkin değildi bu yüzden hiçbir bilgi elde edemedim. Derin bir nefes aldım ve kollarımı bağladım. Bu adamlar öyle hafife almam gereken tipler değildi. Hemen bir çözüm bulmazsam ileri gidip Defneye zarar vermeyi bile düşüneceklerdi.

Son kez kameralara baktım. Bana bir şey sağlamayacaklardı, o yüzden kurcalamaya gerek yoktu. Defnenin yanına dönmek için merdivenlerden indim. Odaya girdiğimde hızla ayağa kalktı ve yanıma gelip boynuma sarıldı.

"Ömer!" Kollarımı beline sarıp boynundan öptüm defalarca.

"Yok bir şey güzelim, sakın korkma!" Başını kaldırıp güzel gözleriyle gözlerime baktı.

"Sen yanımdayken hiçbir şeyden korkmam ki Ömer, sadece o silah sesi ürküttü biraz." Alnından defalarca öptüm. Ardından kucağıma alıp yatağa yatırdım. Kedi gibi hemen göğsüme sindi. Üzerimize pikeyi çektikten sonra saçlarıyla oynamaya başladım.

"Defne, bundan sonra normalden biraz daha dikkatli ol. Karşına çıkan kişilere temkinli yaklaş güzelim." Boynuma bir öpücük bırakıp kafasını olumlu anlamda salladı.

"Seni çok seviyorum Ömer."

"Bende öyle meleğim. Bende seni çok seviyorum!"

***
Sabah uyandığımda defne yanımda değildi elimle yatağı yoklasam da ona dokunamadım.

"Defne!" Uzun süre seslensemde duymamamıştı sesini. Yataktan doğruldum ve dışarıya çıktım. Yatın arka kısmına geçtiğimde defne yere çökmüş bir vaziyette elindeki fotoğraflara bakıyordu. Lanet olsun onları yok etmemiştim o sinirle. Derin bir nefes aldım ve yanına yaklaştım.

"Defne?" Kafasını zorda olsa bana kaldırdı ve elindeki fotoğrafları sıktı.

"Bana bundan bahsetmedin Ömer?" Hızla yanına çöküp parmaklarının arasında buruşturduğu o fotoğrafları aldım.

"Bahsetmeme gerek olmayacak kadar önemsizdi defne. İnan bana güzelim sakın kafana takma sen bunları." Elinden tutup ayağa kaldırdım onu. Beraber yatın alt katına yeniden inerken mutfağa doğru ilerledik. Ben kahvaltıyı hazırlarken onun da gözleri yine bendeydi. Dün gece isteğini açık bir şekilde dile getirmesinden anlamıştım onun da beni istediğini. Ama her genç kız o bembeyaz gelinlikle ait olmak ister sevdiği adama bunu da biliyordum. O yüzden durmamız iyi olmuştu. İleride Defnenin pişmanlık duymasını istemiyordum.

"Ömer sen yemek yapmayı nerede öğrendin?" dedi doğradığım salatalıklardan birini ağzına atarken.

Gülümsedim. "Güzelim ben üniversiteyken tek başıma yaşardım o yüzden de öğrenmem lazımdı ve de öğrendim." dediğimde heyecanla bana baktı.

"Mimarlık bölümünden mezunsun diye hatırlıyorum öyleydi değil mi?" diye sorduğunda ağzına bir domates attım.

"Evet güzelim öyle." Kaşlarını kaldırdı ve alt dudağını ısırdı.

"Sen benden daha da inekmişsin o zaman." dediğinde gülümsedim ve gözlerinin içine baktım.

"Bir, sevgiliye inekmişsin denilmez küçük cadı. İki senin kadar çok çalışmazdım ben aksine daha çok zamanımı dışarıda geçirirdim." dediğimde beni kendi önüne doğru çekip bacaklarını belime sarmıştı. Ellerimi oturduğu tezgahın iki yanına koyarken kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

Aşkın Kıyısında Where stories live. Discover now