//BÖLÜM 1~İHANET//

5.4K 137 157
                                    

*Arkadaşlar kurgumu devam ettirmemi istiyorsanız lütfen satır arası yorumların fazla olsun. Yoksa sileceğim.*

//Yazar'dan//

"Nasıl yapar bunu? Derhal, derhal o adamı benim yanıma getireceksiniz. Bizzat kendim alacağım onun canını." diye öfkeyle bağırdı genç adam. İhanet, asla ama asla kabullenemeyeceği her daim iğreneceği bir durumdu. Şimdi adamlarından birinin geçen haftaki çatışmada onu sattığını öğrendi. Artık öfkesi bütün bedenini kaplamıştı. Dayanmak, sabretmek, alttan almak istemiyordu. Tek dileği onu sırtından bıçaklayan adamı parçalara ayırmaktı.

Yarım saat sonra karşısında sandalyeye bağlanmış, yüzü gözü dağılmış adamın acı içinde çırpınmasını zevkle seyrediyordu. Sonunda adamlarına durmalarını emretti. Karşısındaki adama tiksinerek baktıktan sonra bir yumrukta kendi attı.

"Bizde her şey affedilir. Her şey. Affetmeyeceğim tek şey ihanettir. Bunu bilmen gerekirdi Serhat Topal."

•••

"Ya of bıktım? Hayır biz neden hayatımızın baharında test çözmek zorundayız ki?! Şuna bak sorduğu soruya bak. Bir uçak saatte 90km/h hızla gidiyorsa, Kardeşim banane. Beni ne ilgilendiriyor. Bu uçak ha 90 km/h hızla uçsun ha hiç uçmasın. Allahım sen bizi bu sorulara maruz bırakanların şerrinden koru. Biz senin masum, amele kullarınız. Allahım nolur..."

"Kızım yeter ya. Senin yüzünden bir dakika boyunca soruyu çözemedim." diye isyan etti.

"Ya defne. Kızım sen benzinle mi çalışıyorsun. Bak ben insanım benim damarlarımda kan pompalanıyor. Kanıma akyuvarlarım veriyor rengini. Kırmızı, kırmızı demişken bu seninin rengi-"

"Alyuvar." diyebildi Defne sadece karşısındaki çenebaz arkadaşına. Sonra arkadaşı anlamsız bakışlarını kendine çevirince sözlerine devam etti. "Kana rengini veren akyuvarlar değil alyuvarlardır. Akyuvarlar bizim savunma mekanizmamızda görev alır."

Defne karşısındaki arkadaşına yaptığı yanlışı açıkladıktan sonra yeniden test kitabına döndü. Bir soru daha çözdüğünde test kitabının bittiğini fark etti. Üzüntüyle başını kaldırdı. Karşısında ona şaşkınlıkla bakan arkadaşına çevirdi gözlerini.

"Benim test kitabım bitti." derken arkadaşınınkine baktı. Aynı anda başlamışlardı ama o sadece bir test çözebilmişti.

"Eh be Selin. Kızım bir ay sonra sınavımız var. Bak çalışmamız lazım. Bu son."

"Defne ben senin kadar inek olamıyorum. Şuna bak elalem İzmirden tatil resimleri atıyor. Bizim gidebildiğimiz en uzak yer kırtasiye. Bıktım vallahi bıktım."

Defne gülümseyerek baktı arkadaşına. Masanın üstündeki elinin üstüne elini koydu.

"Sen benim tek arkadaşım, kardeşim, ailemsin. Bunu biliyorsun değil mi?" Selin gülümseyerek baktı arkadaşına. Bu doğruydu. Defne üniversiteye geldiğinde ilk ve tek arkadaşı Selin olmuştu. Onu da yanına alıp beraber çalışmaya başlamışlardı. Defne Selin'i de kendine benzetmişti. Hayali aynı mesleği yapabilmekti. Defne Tarih öğretmeni olmak istiyordu. Küçüklüğünden beri en büyük hayali buydu. Selin ise edebiyat. Bu yüzden emek harcardı ikisi de.

"Biliyorum defne. Bu zamana kadar ne kadar huysuz davransam da sen hep yanımda oldun. Beni hiç bırakmadın."

"Bırakmam. Asla bırakmam. Hem sana söz veriyorum sınavdan sonra izmire tatile gideceğiz." deyip gülümsedi. Selin'de gülümseyerek baktı Defneye.

"Bu sözünü unutmam." deyince ikisi de kahkaha atmaya başlamışlardı. Okuldaki çoğu herkes hayrandı onların bu dostluğuna. Kimse giremezdi aralarına. Hiç ayrılmazlardı, bir kere olsun birbirlerinden ayrıldıklarını görmemişti kimse.

Aşkın Kıyısında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin