//BÖLÜM 24~KAHVALTI//

995 73 40
                                    

1 Ay Sonra...

//Defne'den//

Sabah uyanmama sebep olan şey boynumda gezen dudaklardı. Kim olduğunu tahmin etmek benim için zor değildi. Gözlerimi açmadan konuştum.

"Sabah sabah hayırdır?" dediğimde boynumdaki dudakları omzuma doğru gelmişti. Hafif bir ısırık attıktan sonra yeniden öptü. Bu sırada gözlerimi aralamış ve üzerimdeki adamın gözlerine bakmıştım.

"Özledim." dedi burnumun ucunu öperken. Gülümsedim ve elimi yanağına getirip sakallarında gezdirdim.

"Ömer sadece bir hafta ayrı kaldık." dediğimde alt dudağını ısırıp tek kaşını kaldırdı.

"Bir hafta mı?! Bana bir asır gibi geldi defne. Bundan sonra izin vermiyorum öyle benden uzağa gitmene falan. Anlaştık mı güzelim?" Başımı olumlu anlamda salladım. O da gülümseyip yeniden öpmeye başladı boynumu. Ellerimi saçlarına doğru getirip izin verdim ona.

Bir haftadır Selin'le beraber onun ailesini görmek için ayrılmıştık istanbuldan. Malum sınavlar yüzünden çok zamandır gidememiştik. Onları kendi anne babam kadar çok sevdiğimden hep Selin'le birlikte giderdik görmeye. Şimdi gittiğimizde ise Ömer'den ayrı kalmak zorunda kalmıştım. Her gün bitmek bilmeyen telefonla görüşmelerimiz, mesajlaşmalarımız yüzünden birlikte gibi olsak da o deli gibi özlediğini söylüyordu. Gerçi bu benim hoşuma gitmiyor da değildi. Geldiğimizde bizi havaalanında o karşılamıştı ve tabii ki Selin'le iş birliği yapıp beni apar topar kendi evine getirmişti. Gelir gelmez uyumuştuk zaten saatte geçti geldiğimizde.

Karnım acıktığı için ona engel olmak zorundaydım. Elimi omzuna getirip hafif ittim. Dudakları hemen ayrılmıştı benden. Ne oldu dercesine gözlerime bakarken yanağından öptüm.

"Karnım acıktı kahvaltı mı yapsak ne?" dedim gözlerinin içine doğru bakarken. Gülümsedi ve üzerimden kalktı. Beni de elimden tutup kaldırdıktan sonra beraber banyoya geçtik. Ben yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kurulayıp çıktım banyodan. Ömerde gelince kenarda duran bavuluma yaklaştım.

"Defne kahvaltıyı dışarıda yapacağız güzelim, ona göre giyin." dediğinde kafamı sallayıp bavuldan ona göre güzel bir elbise çıkardım. Buz mavisi rengi ve de boyun kısmındaki işlemeler onu harika gösteriyordu. Alıp üzerime giyindim. Ayağıma kahverengi bantlı topuklu ayakkabılarımı giyip saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yaptım ve iki köşeden birer tutam bıraktım. Dudaklarıma çilek aromalı parlatıcımı sürdükten sonra rimel ve eyeliner kullandım. Ardından hazırladığım çantamı da aldım ve içine birkaç şey koydum. Ömer de bu sırada giyinme odasından çıkmıştı. Beni görünce baştan aşağı birkaç kez süzdü. Bende bu sırada boş durmayıp onun üzerinde gezdirmiştim gözlerimi.

Üzerinde beyaz bir tişört ve ceket vardı. Altında da siyah tonlarında pantolon giymişti. Gerçekten çok yakışıklı duruyordu. Gözlerimi yeniden yüzüne çıkardığımda o da aynı şeyi yapıp yüzüme bakmıştı. Bakışlarımız buluştuğunda yavaş adımlarla yanıma geldi. Kolunun birini belime dolayıp vücudumu kendi vücuduna yaslarken diğer kolu da yanağımı avuçlamıştı.

Bana doğru yaklaşırken rotası belliydi, dudaklarım. Öpecekti beni. Gözlerimi kapatıp bekledim. Yumuşak dudaklarının dudaklarıma değmesiyle kollarımı boynuna doladım. Ensesinden tutup iyice kendime bastırırken huylandığı yere dokunmamaya dikkat ediyordum çünkü geri çekilmesi şuan istediğim en son şey bile değildi.

Hareketlenmeye başladığında dudakları aynı şekilde karşılık verdim. Bir süre öylece öpse de beni sonunda karnımdan gelen seslerle ayırıldım ondan.

"Acıktım ben!" dediğimde dudaklarını yaladı ve gülümsedi.

"Çilek, sevdim bu tadı bundan sonra tercihin hep bu olsun güzelim." dediğinde tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım.

Aşkın Kıyısında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin