//BÖLÜM 3~TEK BİR ŞANS//

1.7K 104 66
                                    

//Defne'den//

Sıcak bir duş aldıktan sonra üzerime şortumu ve askılı göbeğimin hemen üstünde biten mini atletimi geçirdim. Saçlarımı taradıktan sonra bandanamı taktım başıma. Telefonumu alıp odamdan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde Selin'in sesini işittim.

"Defneeee! Hadi ya." Merdivenlerden seke seke inmeye başladım.

"Geliyorum." Mutfağa girdiğimde masayı kurmuştu. Açlıkla oturdum sandalyeye. Onu beklemeden direkt yumuldum önümdeki makarnaya. Ben yerken birinin kafama vurmasıyla öfkeyle Selin'e döndüm.

"İnsan hiç yemek yiyen arkadaşına vurur mu?" Kızmaktan daha çok kinaye vardı sesimde. O da bunu anlamıştı. Aynı tonda konuşmaya başladı.

"İnsan arkadaşını beklemeden yemeğe başlar mı hiç?" Bir anda kollarımla karşı sandalyeyi gösterdim.

"Gel otur aşkım. Sensiz yer miyim ben hiç? Sadece tadına baktım. Şimdi Selin'im zehirlenir o ölmesin onun yerine ben öleyim dedim." Göğsümü kabarta kabarta söylerken bu sözlerimi Selin ise önce gözlerini devirdi.

"Tabii ya, kızım tabağının yarısını yemişsin. Hala tadına baktım diyorsun."

"Tamam ya. Ama ne yapayım kızım çok acıkmıştım." Selin'de yemeğe başlayınca bende önümdeki yemeğe döndüm.

Tabağım bittiğinde arkaya yaslanıp ellerimi karnıma koydum. "Çok mu yedim ben acaba?" Selin bir süre bana baktıktan sonra ellerini dizlerine vurmaya başladı.

"Ahh dostlar bu boğazla başıma kalacak!! Yeme yeme kimse beğenmeyecek. Tanrım! Bu kız üstüme kalacak. Ben öğretmen maaşıyla doyuramam da bunu!!"

"Yaaa!!!" Kollarımı göğsümde bağlayıp kafamı diğer tarafa çevirdim. "Sadece biraz fazla kaçırdım."

"Tabii canım birazcık minicik küçücük." Alayla kurduğu bu sözleri üzerine ona döndüm.

"Selin!!!" Sandalyesinden kalkıp yanıma geldi ve yanaklarımı sıkıp kafamı çevirmeye başladı.

"Kızma benim besili camışım. Dombili baykuşum. Ben seni böyle de seviyorum." Yanaklarımı zorla da olsa elinden kurtardıktan sonra bende onun gibi ayağa kalktım. Üzerine doğru giderken söylediği sözleri düşündükçe daha da öfkeleniyordum.

"Besili camış? Dombili baykuş?" Ben sinirle üstüne giderken o da arkaya doğru gidiyordu.

"Eee tam olarak öyle değil aslında..."
Daha lafını bitiremeden sinirle bir çığlık attım.

"Seni parçalara ayırıp camışların önüne yem diye atacağım." Bağırarak kaçmaya başladı. Bende peşinden giderken bahçe kapısından dışarı çıktı. "Selin!!! Kaçma!!!" Arkasına bakmadan kaçmaya devam ederken evin önündeki havuzun etrafında en az on tur atmıştık. En sonunda Selin dengesini kaybedip suyun dibini boyladı. Ona güleceğim sırada bir bileğimden tutup beni de çekince ikimizde havuzun dibini gördük.

"Seliiiiin!!!" Su yüzüne çıktığımızda tam dibimdeydi. Masum masum bakıp o kocaman gözlerini kıstı ve yavru kedi moduna geçti. Ama ben onun bu haline kızamam ki! Of Selin. "Ne yapacağım ben seninle?" dedim gülerken. O da bana sıkıca sarıldı. "Hadi çıkalım yoksa hasta olacağız." Beraber havuzdan çıkınca derhal üzerimizi değiştirdik. Çalışma odamıza girdiğimizde ben kendi masama Selin de kendi masasına oturdu. Elindeki kalın fotokopi yığınından bir tanesini önüme bıraktı.

"Ben formüllerin önemli olanlarını çizdim. Arada atladıklarım varsa sen çizersin. Bu örnek sorular da geçmiş yılın sorularından alınmış."

"Aslında baktığımız zaman hepsi aynı işlem sadece rakamlar farklı." dedim soruları bir süre inceledikten sonra.

"Öyle ama bak geçen sene şu soru mesela. İlk defa sorulmuş. Bu sene de öyle bir şey olursa diye daha fazla örnek bakalım." Olumlu anlamda kafa salladıktan sonra hemen yanındaki masasına oturdu ve sandalyesini bana yaklaştırdı. Elimdeki test kitaplarından bir tanesini ona uzattım. Bu sırada onun hasretle kitaplarına baktığını gördüm. Kitap okumayı aşırı severdi ama bu aralar test çözmekten vakit bulamamıştı.

"Sınavdan sonra sana 10 tane kitap alacağım." dedim gülerek. Işıldayan gözlerle bana döndü.

"Gerçekten mi?!"

"Söz veriyorum." Bana sıkı sıkı sarıldıktan sonra uzattığım test kitabını aldı ve çözmeye başladı. O başlayınca bende kalemimi aldım ve ilk testle başladım.

•••

//Ömer'den//

"Uyandırın şunu." Öfkeyle karşımda baygın baygın yatan adama bakıyordum. Onu gördükçe her bir hücresini ayrı ayrı parçalara ayırmak istiyordum ama sabrediyordum. Önce defneyi bana getirmesini sağlamam lazım. O kız benim yatağıma girmek zorunda. Ama yine de zorla yapmak istemiyordum defne kendi gelsin yanıma.

Adamlarımdan biri kafasını su boşaltınca inleyerek uyandı. Karşısında beni görünce korku kapladı gözlerinin tamamını. Yanına yaklaştım ve yakasından tutup suratına bir yumruk attım.

"Bana bak lan. Sana tek bir şans veriyorum. Tek bir şans. Eğer dediğimi yaparsan seni rahat bırakacağım."

"N-Neymiş o-o?"

"Defne. Kardeşin defne benim olacak. Seni umursadığı yok. Bugün yanına getirdim ama o geri gitti. Onun bana gelmesini sağlayacaksın. Anladın mı lan beni!!" Karşımdaki adam öksürdükten sonra ağzından çıkan kanı kenara tükürürdü.

"Defne benden nefret ediyor. Ne kadar söylersem söyleyeyim ölse beni dinlemez."

"Dinleteceksin lan! Duydun mu?! Onu evime getireceksin. Onu benim olmaya ikna edeceksin."

"Benden nefret ediyor diyorum. Asla kendine yaklaştırmaz beni."

"Karar sana kalmış, ben bunu zorla da yaparım. Ama o da beni istesin istiyorum. He sen ölmek istiyorsan yapacak bir şey yok." dedim silahımı kafasına dayarken. Korkak herif hemen teslim oldu.

"Tamam, tamam dur. Yalvarırım onu sana getireceğim." Silahımı kafasına iyice bastırdım.

"Bana bak. Yarın! Yarın yanımda olacak ve kabul edecek onun sahibi olduğumu." Olumlu anlamda kafa sallayınca geri çekildim ve adamlarımdan birine onu çözmeleri için emir verdim.

Arabama binip eve sürmeye başladım. Yarın alacağım zevki düşünmek şimdiden bedenimde ki bazı yerleri harekete geçirmişti.

Eve geldiğimde hiç vakit kaybetmeden odama çıktım. Yatağıma yattığımda çekmeceye sıkıştırdığım fotoğrafı çıkardım. Gözlerim hayranlıkla fotoğrafa bakarken bu kızın bana ne yaptığını çözmeye çalışıyordum.

"Nasıl olsa yarın seni altıma alınca bu istek geçecek."

•••

//Yazar'dan//

Aradan geçen üç saat sonunda Selin kafasını çalışma masasına koydu. Test kitabına bakmaktan gözleri ağrımıştı. Defne arkadaşının bu halini görünce ayağa kalktı.

"Ben bir kahve yapayım Selin. Daha günlük sınırımıza ulaşmadık."

"Gerçekten çok iyi olur." Defne arkadaşına bir gülüş yollayıp odadan çıktı. Selin'de biraz daha gözlerini dinlendirmeye çalıştı.

Defne mutfağa indiğinde kahveleri yapmaya başlamıştı. Hazır olunca dolaptan aldığı fincanlara koydu ve eline aldı. Bu sırada kapı çalınca kahveleri masaya bırakıp oraya yöneldi. Açtığında yüzündeki şaşkınlık çok uzaktan bile fark edilirdi. Ama fazla uzun sürmedi onun yerini kızgınlığın alması.

"Senin ne işin var burada?!"

BÖLÜM SONU...

Aşkın Kıyısında Where stories live. Discover now