"Neredeler?" dedim panikle. "Neredeler şimdi?

Ben cevabı bile beklemeden muayene odalarına açılan kapıya yöneldiğimde "Oğlum bir dur!" demişti babam ama önüme geçip durmamı sağlayan Caner'di.

"Rüzgar beni dinle." dedi elini omzuma koyup. "Ela hala ameliyatta. Yarası ölümcül ve çok kan kaybetmişti. Doktorlar bunun zor olacağını söyledi. Ama deniyorlar. Ela'nın kan grubu çok zor bulunduğu için başta sıkıntı oldu, ama çözdük. Şansa benimki uyuyordu, ben de kan verdim. Artık beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok."

"Beklemek mi?" dedim dehşet içinde. "Arkadaşım içeride ölüyor ve biz burada bekleyecek miyiz?"

"Rüzgar!" dedi babam bu kez sesini yükseltip. "Sakin ol! Bu halinin kimseye faydası yok!"

Ben bunu bilmiyor muydum sanki? Ama yerimde durdukça zemin bir bataklık gibi içine çekiyordu sanki beni. Saçlarımı yolarak ileri geri volta attığım bir iki dakikanın sonunda derin nefeslerle bir nebze kendimi sakinleştirmeyi başarmıştım. Yeniden Caner'in karşısında durduğumda "Peki İrem?" dedim. "O da mı..."

Devamını getirmeye dilim varmamıştı ama Caner sakin görünüyordu. "Korkma o iyi." dedi. "Yani... ne kadar iyi olabilirse... Ben gittiğimde adam onu boğmak üzereydi. Sırtından yaralanmış bir de, ama hayati bir tehlikesi yok dediler. Şokun etkisiyle bayıldı. İlaçlardan uyuyordur hala muhtemelen."

Ellerimle yüzümü kapatıp bir an için de olsa karanlıkta huzur bulmayı denedim. Karşıma çıkan tek şey gelecekten kopup gelen yeni kabuslardı. Becerememiştim. Bu hayatta kendimden çok sevdiğim iki kadını korumaya yetmemişti gücüm. İrem'e korkmamasını söylerken, Ela'ya hep yanında olacağımın sözünü verirken onları böyle yarı yolda bırakacağımı düşünmemişlerdi muhtemelen. Üstelik İrem beni aramıştı. Onu kurtaracağımı düşünüp beni aramıştı! Bense tüm bu kötülüğü durdurabilecekken kapandığım karanlık odada onun resimlerine bakarak olmayacak hayaller kuruyordum.

Kendimi işe yaramaz bir çuval gibi koltuklara bıraktığımda savaşı kaybettiğimi kabullenmiştim. Geri döndürebileceğim hiçbir kötülük, onarabileceğim tek bir kırık yoktu. Başımı soğuk duvara yaslayıp boş boş karşıma bakarak geçirdiğim dakikalar sadece kendimden daha fazla nefret etmemi sağlamıştı. Babamın doktorlarla konuşacağını söyleyip uzaklaştığını görsem de yerimden kıpırdayamadım. Caner hemen yanımdaki koltukta oturmuş, tıpkı benim gibi gözünü bile kırpmadan önüne bakıyordu şimdi.

Sessizliğin aramızda aşılmaz bir duvar oluşturduğu dakikaların ardından "Bu senin suçun değildi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sessizliğin aramızda aşılmaz bir duvar oluşturduğu dakikaların ardından "Bu senin suçun değildi." dedi bir anda. Öyle rahat, öyle zorlanmadan söylemişti ki bunu ona bakma ihtiyacı hissettim. "Buna engel olamazdın." diye üsteledi sıkıntıyla. "Evin halini gördüm. O adamı gördüm. Beş para etmez bir pislik... Aklında sadece öldürmek vardı. Er ya da geç kafasına koyduğunu yapacaktı yani." Caner'in bunun beni rahatlatmasını beklemediğini umuyordum. Öyle olmalı ki devam etti. "Merak etme. Bir daha o ellerini kullanamayacak. Muhtemelen bacaklarını ve kollarını ve diğer... uzuvlarını da..."

AYNALI SALONWhere stories live. Discover now