2

3.1K 306 220
                                    

- Şimdi bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim. ☁️

———————

"Ne işi bu Hyung? Telefonda da söylemedin."

YoonGi Hyung içeceğinin pipetini ağzından çıkarıp arkasına yaslandı.

"İşi söylemeden önce fiyatının bolluğundan bahsetmek istiyorum. Eğer senden istenileni yapıp onları memnun edersen part time işlerden aldığın aylık paranın yaklaşık üç katını alacaksın."

"Yuh! Taehyung sen istemezsen ben bu işe talibim. Bar köşelerinde sefil olmam en azından."

NamJoonun tepkisine güldükten sonra parladığına emin olduğum gözlerimle YoonGi Hyunga döndüm.

"Nasıl bir iş ki bu kadar ücret veriyorlar?"

YoonGi Hyung biraz duraksadıktan sonra konuşmaya başladı.

"Şöyle ki hasta bir çocuk var. Daha doğrusu kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum olan bir çocuk. Kazandan sonra belden aşağısını kaybettiği gibi psikolojik olarak da çok çökmüş olmalı çünkü yaklaşık 5 yıldır kimseyle konuşmuyormuş. Senin de ona bakman gerekiyor. Bir nevi bakıcılık gibi bir iş. İlaçlarını düzenli olarak vereceksin, yemek saatinde yemeğini yediğinden emin olacakmışsın ve birkaç ufak iş daha. Ne diyorsun? Sana uyar mı?"

Hızlıca kafamı salladım.

"Hyung bu iş bana çok uygun. Ama bakıcılık için ücreti biraz fazla değil mi? Bana tuhaf geldi."

"Zengin bir aile bu Taehyung. Bu zamana kadar çocuğa bakan bakıcılar bir hafta zor dayanmışlar. Çocuk biraz aksi. Belki de bu yüzden ücret bu kadar fazladır. Hem bunu düşünme. Alacağın paraya bak gerisini boşver. Sana evin adresini mesaj atacağım. Bir saate orda ol."

-

Taksici geldiğimizi haber verdiğinde YoonGi hyungdan borç olarak aldığım parayı verip arabadan indim. Karşımdaki ultra büyük beyaz saray- pardon eve bakarken çokta şaşkın değildim. Çünkü muhitinden dolayı lüks bir ev bekliyordum.

Evi incelerken üçüncü katta camdan dışarı hatta direkt bana bakan surat dikkatimi çekmişti. Oldukça ifadesiz ve sert duruyordu. Tabi bu benim gözlüğüm olmadığı için uydurduğum bir şey de olabilirdi. Daha fazla oyalanmamak adına bahçe merdivenlerini aşıp zile bastım. Çok geçmeden kapı bir hizmetli tarafından açılmıştı. Saygıyla eğilip boğazımı temizledim.

"Merhaba, ben iş görüşmesi için gelmiştim. Adım Kim Taehyung."

Kadın kısık sesiyle "Buyrun, bu taraftan." diyerek beni hole yönlendirmişti. İçerinin kasvetli havası içimi sardığında karşıdaki ayna nedeniyle üzerimdekilere göz gezdirmiştim. Keşke gelmeden önce NamJoonun kıyafetlerinden giyinseydim diye düşünmeden edemedim. Tişörtüm kırışıktı. Onunla da kalmıyordu, üzerinde minik kahve lekeleri vardı. Ben iş veren olsam bu paspallıkla kimseye iş vermezdim. Ama denemeye değerdi.

"Buyrun, sizi bekliyorlar."

Kadının sesiyle kendime gelip açtığı kapıdan içeriye girdim. Bembeyaz odaya zıtlıkmış gibi siyahlar içinde oturan adam ayağa kalkmış, yanındaki ona nazaran daha genç duran kadın ise bacak bacak üstüne atmış beni süzüyordu.

Adama doğru hızlı bir şekilde saygıyla eğildim.

"Oturun."

Eliyle gösterdiği koltuğa yerleşip ellerimle oynamaya başladım. Oldukça gerilmiş ve stres olmuştum.

"İş görüşmesi olduğundan haberiniz yoktu sanırım?"

Kadının sorusuyla afalladım.

"Anlamadım?"

İşaret parmağıyla üstümü işaret etti.

"Kıyafetleriniz diyorum, biraz ilginç."

"Stilistlik için görüşmeye gelmedim zaten."

Verdiğim cevapla kadın oturduğu yerde dikleşirken adam sessizce gülüp lafa girmişti.

"Taehyung'du değil mi?"

"Evet."

"Zeki bir çocuğa benziyorsun Taehyung. Duyduğuma göre fizyoterapi bölümü okuyormuşsun. Bu işini daha da kolaylaştırır. Paraya da oldukça ihtiyacın varmış, merak etme. Eğer oğluma iyi gelirsen istediğin miktarı sana ödemeye hazırım."

"Elimden geleni yapacağıma emim olabilirsiniz. Yalnız ders saatlerim değişiyor. Bu herhangi bir soruna neden olur mu?"

Yaşlı adam kafası salladı.

"Hayır. Dersin bitince direk buraya gel. Oğlum uyuduktan sonra da evine dönebilirsin. Merak etme, şoför seni evine kadar bırakacaktır. Başka bir sorun yoksa anlaştık diyelim mi?"

Ayağa kalktığında bende kalkmıştım. Uzattığı elini sıktım.

"Ben Kim DongHo. Bu da eşim Shin MinAh. Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa görevlilerden rica edebilirsin. Oğlumla ilgili bir şey olursa direkt bana gel. Şimdi de seni oğlumla tanıştırayım."

Kafamı sallayıp salondan çıkan yaşlı adamı takip ettim. İyi birine benziyordu. Kadının aksine sıcak ve babacan bir tavrı vardı. Bu adamla iyi anlaşabilirdim.

İki katın sonunda tek bir oda bulunan üçüncü kata ulaşmıştık. Adam iki kez tık tıkladıktan sonra kapıyı açmıştı. İçeriye girmem içim işaret edince peşinden odaya girip kapıyı kapattım.

"Oğlum?"

Adamın seslendiği yere dönünce ufak bir şok yaşamıştım. Bakacağım kişinin gerçekten çocuk olduğunu düşünmüştüm. Fakat gördüğüm beden bırakın küçük bir çocuğu, benden bile büyük görünüyordu. Ayrıca bu çocuk camda gördüğümün ta kendisiydi. Yüzünü görmememe rağmen saç renginden tanımıştım.

Adam camın önünde duran çocuğun sandalyesini tutarak bana çevirmişti. Gördüğüm yüz midemi hareketlendirirken soğuk bakışları yüzümü esir almıştı.

"Tanıştırayım, oğlum SeokJin. SeokJin, bu da senin yeni kişisel yardımcın Taehyung."

KOMOREBI |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin