"Şimdi sesim geliyor mu?"

Karşıdan "Evet" cevabı alsada sıkkın ses tonu atılmasına sebep oldu.

"Bir şeyler bulabildin mi?"

"Hayır, kayıtların hepsine ulaşacak kadar elim kolum uzun değil ama en azından polis kayıtlarında aranan kişilerde olmadığını öğrenebildim. Gerçi ismini bilsek daha iyi olurdu ama belirlediğimiz profilde biri yok. "

Hafifçe atıştırmaya başlayan kar tanelerinden biri kirpiğine konunca gözlerini kısarak kulübeye baktı.

"İsmini öyle ya da böyle öğreneceğim."

"Dimitri.."
Agahın kararsız ses tonu kaşlarının çatışmasına sebep oldu.

"Belki de masumdur. Kabul ediyorum. Hem bu kadar tesadüf çok garip ama.."

"Ama ne?"

"Ama masum bile olsa bunu riske atamayız."

Öldür mü demek istiyordu? Hem de Agah? Bu kırk yıl geçse bile asla aklına gelmezdi. Eliyle alnını ovuşturarak iyice düştüğü ikilemi arasından çıkmaya çalıştı.

"Sanırım bu işi benden önce zaten Azrail görecek" diye mırıldananan Dimitri ile Agah atıldı.

"Nasıl yani?"

Yağan karlara bakan Dimitri göğsüne oturan ağırlıkla karanlık ormana baktı.

"Hasta"

Karşı taraftan neşelenen Agah'ın farkında olmayan Dimitri, arkadaşının sadece tek bir cümlesini seçebildi.

"O halde bırak hastalık işini bitirsin"

Tepeliğin arkasında bir kurt uludu. Dimitri'nin gözleri o tarafa mıhlandı ve konuyu kapatma kararı aldı

"Geçen yıl gibi aniden kış çökeceğe benziyor, bana ulaşamazsan merak etme." diyerek telefonu kapattı.

Sırtına binen bilinmezlik yüküyle başını eğerek kulübeden içeri süzüldü. Ama zihninin bir tarafı kararını vermişti. Kızın söylediği gibi olsaydı, aradan geçen altı yılda mutlaka babası polise kayıp ihbarı verirdi.

3 gün sonra..

Parmağını sararmış sayfada gezdirerek, parmak uçlarında bıraktığı gıdıklayıcı hissi ezberlemek istedi. Başını yan çevirip küçük camından dışarıya baktığında iç çekerek ayağa kalktı.

Eski masallarda anlatılan kışı yaşıyordu. Kapısı karla kapanmış, ne kadar sobayı yakarsa yaksın, içeri de sanki yel esiyormuş gibi yalayan bir soğuk vardı. Kitaba zarar vermekten korkar gibi büyük bir hassasiyetle kapatıp, sedirin üzerine bıraktı ve önünde parmaklarını kenetleyerek yukarı kaldırıp gerindi.

Hızlı adımlarla kapıya ilerleyip zorlukla açtı. Açılan kapıyla beraber içeri yığılan kara öldürücü bakışlarla baktı. Homurdanarak halen evinin girişini kapatmakta olan karın içinden geçerek kendine yol yapmaya çalışırken çıplak ayaklarının altında hissettiği karın soğukluğu onu hiç etkilemiyor gibiydi.

Zorlukla kulübesinin yanına bıraktığı küreğe erişip, evin içinde ki ve kapısının önünde ki karı ileride ki tepeliğe atmayı başardı. Bir yerde kar yağınca soğukluk kırılır sanardı ama burda öyle bir şey geçerli değildi. Sanırım bölgenin çoğrafi konumu buna izin vermiyordu. Koru, kocaman bir çukur gibi bölgenin ortasında kalıyordu. Bu nedense ya sis çöküyordu ya da kar çok geç kalkıyordu. Kendisi için sorun değildi. Ne de olsa soğuk topraklarda doğmuştu.

Yabani (Rulet'in Çocukları)~ Tamamlandı!Where stories live. Discover now