28

2.4K 255 47
                                    

Bölüm-29/Kardan ve Kandan Orman

Koşarak merdivenleri çıkan adım seslerini biliyordu. Düşmanları kadar iyi tanıyordu onu... Yine de başını çeviremedi, dönüp bakamadı. Hiçbir şey yapamadı. Ellerinden her şeyi alınmış bir çocuk gibiydi. Vatanı işgal edilirken tepe de izlemek zorunda kalan bir asker gibiydi. Doğmamış çocuğunu gömen bir adam gibiydi. Her şeydi ama hiçbir şeydi.

Bu kadar basitti. Her 'şeye' koşmuş hiçbir şeyi kucaklamıştı. Agah nefes nefese koridora çıktı ve onu görmesiyle öylece kalakaldı. Bitmiş ve yitmişti dengesinde yalpalamış ve en sonunda dibe çakılmıştı Dimitri. İçi boşaltılmış bir kabuk gibi öylece duruyordu.

Asla onu böyle çökmüş görmemişti. Onu tanıdığı gün de bile... O köprüde bile!

Agah, bir buçuk yıl önce Porsuk'u veterinere götürürken bulmuştu onu.. Köprünün üzerinde asla yıkılmayacak bir adam gibi dikelmiş öylece aşağıya bakarken. Ardından atlamıştı. 'Rüya' mırıldanarak...
Agah sadece onu çıkarmak için ardından atladığını hatırlıyordu. Hoş, boğulan kendi oluyordu.

Dimitri onu çıkarmış ve ölmeyeceğimi biliyordum demişti. Beni öldürecek şeye sadece gülerim demişti.

O zaman neden ölmüş gibi bakıyordu?

İsmi dudaklarından fısıltıyla döküldü.
"Dimitri?"

Ardından gözleri kapandı. Yetişememişti. Titreyen bacaklarını cesedin ardını kapattığı kapıya ilerletti ve yavaşça yanına çöktü.
"Ne yaptın kardeşim sen? "

Başını yasladığı yerden yana kaydırıp bomboş gözlerle ona baktığında bir eli kalbinin üzerindeydi. Nasıl atacağını artık bilmiyormuş gibi.. Eli kucağına kaydı, ardından başını külçe gibi bıraktığı yerden hafifçe çekip sertçe kapıya vurdu.

" Korkma Arap, beceremedim."

Nasıl öldürürdü hiç sevmemiş gibi? Dudaklarının unuttuğu gülümsemede ard arda iz bırakmamış gibi... Yalan ya da gerçek masumiyeti ilk gördüğü şeyi nasıl öldürürdü? Kalbini attırmamış, saçlarını taramamış gibi.. Titreyen ellerle bacaklarını aralayıp içine girmemiş gibi.. Önce aklına, sonra ruhuna, en son bedenine işlememiş gibi...

Daha önce de demişti. Tehlikeli bir üçlü diye.. Şimdi sonu olmuştu ama yine de bunların hiçbirini doğruya değişmezdi. Koca bir yalanı doğruya vermezdi.

Şimdi hiç kimse olabilirdi, umurunda değildi. Bir çok şey olmuştu vaktinde ama o yalanın içindeki Dev gibi olmamıştı hiçbir zaman. O hikayedeki Dev ve Devushka'yı nasıl öldürürdü?

Yazarın parmağının ucu değmiş ve mürekkep dağılmıştı ama bu yazılanları değiştirmezdi. Sonunu görse... Görse yine yapardı.
Onu yine severdi.

Yavaşça iri bedenini doğrulturken elini uzattı Agah'a.
"Kurtoğlu'nu bekletmeyelim."

Agah'ın şaşırmış yüzüne bakmadan içeri girdi ve arkasından gelen arkadaşının tepkilerine kulak tıkıyarak ruhsuz gözlerini yatağın yanında minicik olmuş bedenden Agah'a çevirdi.

Dostunu iyi tanırdı. Kızı kabul ettikten sonra arkasını ona dönmeyeceğini bilecek kadar. Gidebileceği tek kişiye gitmişti. Kuzey'e... Bunu tahmin ediyordu. Ona arkasını dönüp yatağın üzerinde ki bıçağa ilerledi ve parmaklarına soğuk öpücüğünü bırakan keskin kısmı boğumunu basarak avucunda döndürdü. Sapını tutup kızın önünde eğildiğinde yüzüne bakan kıza bakmadı.

Yabani (Rulet'in Çocukları)~ Tamamlandı!Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ