- 2-

9.6K 570 122
                                    


Merhametin dili ağırdır.
Kimi duysa da anlamaz,
Kimi yıkımı merhamet sanar.
Kör bakmaz yarım duymazsan, edilenin de içi ısınır edenin de.

Yıkım ve tamir..
Bu ikisi değil miydi hayat döngüsü? İnsanoğlu yıkar, doğa ana tamir eder.. Kalpte böyleydi. Birileri kırar ve zaman, izi kalsa dahi yaralarını sarardı. Bu hep böyleydi. Yani televizyondan gördüğüm kadarıyla böyleydi.

"Ahğ!"
Garip bir bağırış geldi kapının önünden. Aralık tarafa kayan gözlerim, toprak zeminde sürüklenen bedeni seçti. Ardından kayıp gittiği toprağa karışan kanı..

Sünger gibi içine, temiz kahverengiliğine çektiği pas kokulu sıvıyı, yok etmek ister gibi içinde sakladı. Yavaşça gözlerimi koyu renk duvarlarına ışığı vuran, küçük televizyona çevirdim ve pusuya yatmış kaplana tekrar odaklandım.

Büyük kedi sinsice dikeldi ve hızla avına, yavru ceylana doğru koştu. Yenilmeyi bekleyen küçük av, su içtiği dereden başını kaldırdı ama daha ne olduğunu anlayamadan yan taraftan yakalandı. Bir kaç ısırık ve eti seğiren ölü ceylandan kamera sakallı adama döndü.

Şevkle, aslanın nasıl avlandığını anlatırken, ekran ikiye ayrıldı ve yavaşlatılmış çekimi yanında verdiler.
Benim gibi izleyen herkes ne gördü bilmiyorum. Belki de kaplanın dişlerinin keskinliğine odaklanmışlardı ama benim gördüğüm ceylan kaçamayacağının farkındalığıyla ölümü beklediğiydi.

Haklıydı. Çok küçüktü. Bacakları aslanla yarışamayacak kadar zayıftı. Hem.. Sanırım kaçmak için çok geçti.
Gözlerimi kapatarak, eski minderli kanepeye biraz daha yaslandım.

Peki ya ben?
Ceylan olmaya devam etmeli miydim? Ya da daha doğrusu bir ceylanın aslana dönmesi mümkün müydü?
Aklımın bir tarafı gerçeği biliyordu. Bu sorunun cevabını asla yapmadığım bir şekilde öğrenebilirdim. Yaşayarak!
Kapanmaya yüz tutan gözlerimi daha fazla açık kalmaya zorlamadım.

Dinlenmeli ve güç toplamalıydım ama yıllardır alışagelmiş düzen bozuldu. Aniden kapı ardına kadar açıldı ve içeri doluşan leş kokulu adamlarla gözlerim ardına kadar açıldı.

Aynı anda sıçrayarak uyandım ama gözlerimi açık tutamayarak tekrar uykuya yenildim.

***

Dimitri kollarını önünde bağlamış, yatağında ateşler içinde yatan kızı izliyordu. Alnında oluşan ter damlarını yüksek ateşe vermişti ama sayıklamaya başlayınca kabus gördüğünü anladı.

Yeminiyle savaş halindeydi. Kız masum muydu? Yoksa değil miydi? Masumsa öldüremez, değilse hemen arkadaşının yanına yoldaş yapabilirdi. Açıkcası kıza bakmadığı süre içinde ikinci seçeneğe daha hevesliydi. "Hayır!" zayıf itiraz dolu sayıklaması ile tekrar kızın, küçük yüzünde buz grisi gözlerini gezdirdi ve anılarında ki çocuğun hortlama nedenini aradı.

O kadar muhtaç ve saf duruyordu ki en sonunda bu durumu henüz küçük olmasına bağladı.

İç çekerek kollarını indirdi ve yavaşça odadan çıkıp, ateşin başına gitti.Yanan odunları izlerken en sonunda dayanamadı ve telefonu çıkartıp Agah'ı aradı.

"Kardeşim?"
İlk çalışta hemen açan arkadaşıyla tuttuğu nefesi bıraktı.

Yavaşça yüzünü tekrar ateşe döndü ve aklında dönüp duranı dile getirdi.

"Ne yapacağım Agah?"

Karşı taraftan aldığı tek cevap parazitti. İç çekerek, çekmeyen telefonu alıp kulübeden çıktı ve yüzüne yediği sert rüzgarla iyice canı sıkıldı.

Yabani (Rulet'in Çocukları)~ Tamamlandı!Where stories live. Discover now