• Bölüm 7 •

7K 382 118
                                    

O günün üzerinden neredeyse 1 hafta geçmişti. Ateş depomda sadece su ve ekmekle yaşıyordu. Her gün dışarıdan döndüğümde ise ya Ateş'i dövüyor ya da vücuduna jilet izleri bırakıyordum. Başlarda fazla ses çıkarsa da artık ağzını bile açmıyordu,kabullenmişti.

Okula doğru boş,sessiz ve güneşin aydınlattığı yolda yavaşça ilerliyordum. Kulağımda sevdiğim müziklerden biri,elimde kapatıp açtığım çakım.
Okula vardığımda istifimi bozmadan yürümeye devam ediyordum fakat insanlar bana bakarak kulaktan kulağa fısıldıyordu. Umrumda olduğu söylenemezdi ama bir kızın aptalca hareketleri dikkatimi çekmişti.

İşaret parmağıyla vücudumu yukarıdan aşağıya süzüyor daha sonra arkadaşlarına gülerek bir şeyler anlatıyordu. Yavaşça kızın masasına ilerledim ve önündeki çayı elime alarak masaya oturdum.

"Komik olan nedir?"

"Senin okuldaki herkese veriyor olman"

Doğru değildi ama uğraşmak istiyordum.

"Ee? Komik bir şey mi bu sence?"

Kız beklemediği cevabım karşısında donakalmıştı. Bu kızı hatırlıyordum. Daha önce,erkekler tuvaletinde bir çocukla yiyişirken görmüştüm.

"En azından ben pisuar yerine yatağı tercih ediyorum"

Arkadaşları kıza hayretle bakarken kız çenemi sıkıca kavradı ve tıslamaya başladı.

"Bana bak o çeneni bir kere daha açarsa-"

"Ne olur? Beni döver misin?"

Gülerek çenemi sıktığı ellerini sertçe üzerimden attım ve elimdeki çakıyı kızın ağzına doğru yaklaştırdım.

"Dilini çıkar"

"Ne saçmalıyorsun lan sen?!"

"Dilini çıkar ya da bağırsaklarını masaya dökerim"

Kız yavaşça dilini çıkardı. Elimdeki çakı ile diline derin bir çizik atarak çakıya bulaşan kanı kızın üzerindeki tişörte sildim. Elimdeki çayı ona uzattım.

"İç şunu"

Kafasını yalvarırcasına hayır anlamında salladı.

"İçer misin demedim,iç dedim"

Kız elleri titreyerek çayı yudumlarken,bir yandan inliyordu. Arkadaşları hayret içinde bana bakıyordu.

"Siz de ister misiniz? Böyle içince çayın tadı bir başka oluyor"

Kızlar masadan kalkıp hızlıca ilerlediklerinde zavallı kıza döndüm. Göz kırparak okul binasının içine ilerlemeye başladım. Sırama geçerken ortamı ne kadar özlemediğimin farkındaydım.

Öğretmen derse girip,çenesini kapatmayalı neredeyse yarım saat oluyordu. Cebimdeki çakmağı çıkartarak önümdeki kızın saçlarının uçlarını elimle kavradım. Çakmağın ateşini yavaşça kızın saçlarının ucunda gezdirmemle kızın saçı yavaşça aşağıdan yukarıya doğru yanmaya başladı.

Elimdeki çakmağı yanımdaki kızın eline vererek sınıftan hızlı adımlarla ayrıldım. Sınıftan çıktığım anda,kızın çığlıklarını duymamla yüzümdeki gülümseme büyümüştü.

Tam ilerleyecekken kalıplı bir cüsseye çarpmamla duraksadım.

"Önüne bak lan"

demesiyle gözlerimi,onun gözlerine diktim.
İnanın bana tüm gün eğlenmek için aktivite arıyordum ve Tanrı bu çocuğu bana göndermişti.

"Ne dedin sen?"

"Önüne bakmanı söyledim. Gece baya yoğundu sanırım,kulakların pek algılayamıyor"

Gülerek söylediği cümle ile birlikte sinirim damarlarımda hızlıca ilerlerken daha fazla ne beklediğimi düşünerek çocuğun saçından kavradım ve duvara yapıştırdım. Kalıplı cüssesi elimin altında adeta bir balon gibi sönerken yüzünü iyice duvara yasladım ve sürtmeye başladım. Her sürtüşümde bana söylediğini tekrar etmesini istiyordum.

Derisi yavaşça soyulmaya başlamıştı,duvar ise bölüm bölüm kana bürünmüştü. Saçlarından sertçe çekerek çocuğun başını duvara vurdum ve bedenini yere bıraktım. Bedeninin üzerinden yürüyerek okul binasından çıkmaya yöneldim.

Okul binasından çıktığım gibi depoya geçmiştim. Ateş'in yanına adımlarken duyduklarımla yerimde durdum,sanırım Ateş birisi ile telefonda konuşuyordu.

"Evet birazdan burada olur,hemen bu tarafa gelin ve unutmayın aşağı katta bir çıkış kapısı da var,hem üstü hem de aşağıyı kapatacaksınız. Önce ses bombası atın,o zamana kadar ben de kulak tıkacı takacağım daha sonra her bir kapının önüne bomba yerleştirin ki o aptal aletlerini bir daha kullanamasın,elinizden geldiği kadar çabuk olun"

Planı karşısında sadece gülmüştüm. Bilmediği o kadar çok şey vardı ki;bu depoyu 2 katlı sanıyordu fakat aslında gizli katları da sayarsak bu depo aslında tam olarak 4 katlıydı. En aşağı katta ise asla çıkış kapısı bulundurmam fakat en aşağıdaki camları rahat kırılabilen türden yaptırdığım için kaçarken kırarak çıkabilirdim.

Depomun içindeki her kapı kurşun geçirmez çelik kapılardan,bomba atsalar bile sadece duvarlarda ufak bir sarsılma olur. Ses bombasına da gelirsek duvarlar ses yalıtımı yapmadığından o sesi kulak tıkacı bile kapatamaz.
Ellerimle alkışlayarak Ateş'in yanına doğru ilerledim. Ateş'in yüzü telaş ile dolarken gözlerinin içine bakarak gülümsüyordum.

"Güzel plana benziyor,bir ara ben bile inandım her şeyimi kaybedeceğime. Böylesine kusursuz ve muhteşem bir plan kurduğun için seni ödüllendirmeliyim,yoksa ayıp olur "

Sağda bulunan elektrik veren kabloları aldım ve Ateş'in vücudundaki sinirlerin güçlü olarak geçtiği her bölgeye takmaya başladım. Aletten voltajı en yüksek dereceye getirdim. Elime aletin kumandasını alarak Ateş'in önüne bir sandalye çektim. Bedenimi sandalyeye bıraktığım sırada gözlerim Ateş'in gözlerinin tam içinde kaybolmuştu.

"Bana her zaman seninle konuşurken bile gözlerine bakamadığımı söylerdin,sana zarar veremeyeceğimi söyler melek gibi olduğumdan bahsederdin"

Cümlelerimi Ateş'in gözlerinin içine bakarak söylemiştim. Gözlerinin içine bakmaya devam ederek elimdeki kumandanın düğmesine bastım. Belki de 2,belkide 5 dakikadır ne parmağımı düğmeden ayırdım,ne de gözlerimi Ateş'in gözlerinden. Belimdeki silahı çıkarttım ve Ateş'e doğrulttum.

"Sen bana acımadın Ateş,gözlerimin içine bakarak gittiğini söylerken bana acımadın. Diğer dünyada görüşürüz Ateş,nefesimi hep ensende hissedeceksin "

Ve depoyu inleten silahın gür sesi..

Sadist Kız | Tamamlandı (+18)Where stories live. Discover now