57. Bölüm Yılbaşı Özel

2.5K 61 23
                                    

Yorumlarınız ve Beğenileriniz benim için önemli. Umarım bölümü beğenirsiniz. Yazım yanlışım varsa affola, en yakın zamanda düzelteceğim. İyi okumalar dilerim...

Yağmur'dan

"Savaş, gitmeyelim boşver, hem zaten birkaç ay sonra karnım marnım şişer bir şey olur. O zaman anlarız." Desem de Savaş'ı ikna edemedim. Kendimi hazır hissetmiyordum ve bunu dolaylı yoldan anlatmak oldukça zordu.
Savaş, doktorun kapısını tıkladıktan sonra, "Saçmalama. Giriyoruz ve öğreniyoruz." dedi elimi tutup içeri girdi.

İçeri girdiğimizde, masasında oturan güler yüzlü sekreter bizi karşıladı, onun hemen yanında ise aynı şekilde masasında güler yüzlü bir şekilde oturan doktor. İkisi de çok şirin insanlara benziyorlardı.
Doktor, "Buyrun lütfen." Şekilde bizi hemen önündeki tek kişilik, gri rengindeki koltuklara bizi davet etmişti. Savaş önce benim oturmamı istediğini belli ederek elimi bıraktı ve birkaç saniye benim oturmamı bekledi. Ben oturduktan sonra ise Savaş oturdu. Ortama iki dakikalık bir göz gezdirdiğimde oda gayet bir sade şekilde dizayn edilmişti. Her şey beyazdı ve her yer tertemizdi. Aklıma birden cif reklamları geldi. Her taraf bembeyaz.

Doktor, "Ne şikayetiniz vardı?" Diye sorunca, benim cevaplamam gereken soruyu Savaş cevapladı, "İki haftadır midesi bulanıyor, kusuyor ve çok halsiz." Doktor, Savaş'ı dinledikten sonra gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı. "Eşinizi çok seviyor olmalısınız." Doktorun söylediklerine karşılık Savaş, "Hemde nasıl." Dedi gözlerime bakarak. Ben bu adama ölürüm. Ortamda birkaç saniyelik güzel anlamlı bir sessizlik oluştuğunda sessizliği bozan doktor oldu, "İşi fazla uzatmaya gerek yok, isterseniz hemen sizi ultrasona alalım." Dedi ve ayağa kalktı. Doktorun ayaklanmasıyla bizde heyecanla ayağa kalktık ve masanın arkasındaki, perdenin iç kısmına geçtik. Evet, burada ultrason cihazı vardı.

Doktorun, "Siz yatın buraya ve göbeğinizi açın, ben eldivenlerimi takip geliyorum." Demesiyle ben olumlu bir anlamda başımı sallayıp sedyeye yattım ve göbeğimizi açarken Savaş'ın çok garip baktığını gördüm. "Savaş?" Dedim gözlerine bakarak. Bu sefer bu kahveringilerde nefret, kin, öfke yerine ilk defa heyecanın saf halini görüyordum. "Efendim?"

"Evet heyecan var mı?" Diye soran doktor Savaş'la konuşmamızın tam ortasına girdiğinden biraz sinirlenmiştim doğrusu. "Evet," dedi Savaş sesindeki tını zaten bunu gayet net bir şekilde belli ediyordu. Gören sanki ilk defa çocuğu olacak sanardı.
"Peki ya siz Yağmur Hanım? Sizde heyecan var mı?" Diye soran doktora baktığımda içimden geçenleri aynen söyledim. "Bende heyecandan çok merak var, artık lütfen bakabilir miyiz? Ben çok merak ediyorum."
Doktor gülümseyerek, "Tamam başlıyoruz, ama önce bu jeli sürmemiz gerek." Dedi ve eldivene çokça jelden sıkıp göbeğime sürdü.

Doktorun itinalı jel sürümü bittikten sonra, eline ultrason cihazını aldı ve bastırarak karnımda gezdirmeye başladı. Bu biraz acı vericiydi doğrusu. Doktor, cihazın yanında ki tabureye oturmuş ekrana bakarken, Savaş yüzünde korku, endişe, merakın en saf hali kol gezerken tek beklediği şey, "Baba oluyorsunuz." cümlesiydi. Doktor kasıklarıma doğru ilerlerken dikkatli bir şekilde bakıyordu. Ulen bir bebeği bulmak bu kadar zor olabilir miydi ya?

Doktor, "Hah işte burdasın demek." dediğinde "Ne yani?!" Dedim heyecanla. Bu gerçek olmazdı!
Doktor güler bir yüzle, "Evet Yağmur Hanım, iki haftalık hamilesiniz." Dediğinde ilk duyduğum şey Savaş'ın sevinç bağarışydı, "Heyt be! Baba oluyorum!"

Grand Otele yolculuk...

Savaş, yavaş ve dikkatli bir şekilde araba sürerken radyoda Ekin Uzunlar- Göz Göze geldik şarkısı çalıyordu. Bu şarkı, hem hareketli, hem anlamlı sözleri vardı. Savaş, "Bora'nın tepkisi neydi öyle be." Dediğinde aklımda ister istemez o an tekrar canlandı,

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin