11.BÖLÜM

5.4K 225 24
                                    

Beğenileri ve yorumları eksik etmezseniz sevinirim. İyi okumalar. 🌹

Bir kaç dakika sonra gözlerimi açtığımda Savaş ortalıkta yoktu. Derin bir nefes alıp geri verdim. Kapı açılma sesi ile irkildim, sesin geldiği yöne doğru baktığımda gelen Savaş'tı. Yüzüne baktığımda gayet ciddi duruyordu. Saçları hala ıslak, dağınıktı. Gözlerimi gözleri ile birleştirdiğinde hiç bir tepki vermeden sadece ona baktım. Gözlerini benden çektiğinde bende ondan çekip yatağa doğru ilerledim. Yatağın örtüsünü kaldırıp yattığımda gözlerime bir ağırlık çökmüştü. Yatağın sarsılması ile gözlerim açıldı ve bir anda ortalığı bir kahve kokusu sardı. Gözlerimi kapatıp bu büyülü kokuyu içime çektim. Rahatladığımı hissettim birden. Savaş elini belime doladı ve kendine çekti. Gözlerimi tekrar kapatıp sakin olmaya çalıştım. Dudağı kulağımın üstündeydi. Nefes alışları kulağımı gıdıklıyordu. Derin bir nefes alıp kulağıma fısıldadı.
"Sen benimsin."
Sesi kısık ama bir o kadarda sert çıkmıştı. Söylediğini idrak ettikten sonra şoka uğradım.
Nasıl yani? Ben kimsenin değildim. Olamazdımda!
Sertçe yutkundum. Nefes alıp sözüne devam etti. "Ve" dedi. Cümlesini tamamlamadı. Bir şey söyleyecek, cümlesini devam edecek diye umdum ama sustu. Benim bir şey söylememi veya tepki vermemi bekliyordu ama ben hiç bir şey yapmamayı tercih edip sadece onun kokusu içime çekektim.

Savaş ellerini belimden yavaş bir şekilde çekip yataktan kalktı. Yarım dakika sonra kavhe kokusu daha yoğun gelmeye başlamış, yatağa yatmıştı. Elini bu sefer karnımdan yavaş bir şekilde gıdıklayıp belime doğru nazik bir şekilde koydu. Bir şey ters gidiyordu. Az önce parmakları karnıma değiyordu ama şimdi parmakları belimdeydi. Sanırım beni izliyordu. Bunu hissedebiliyordum.

Heyecanlanmıştım, kalbim sanki kulağımda, ağzımda atıyor gibiydi. "Uyumadığını biliyorum aç şu gözlerini." dedi normal bir sesle. Lanet olsun çok mu belli ediyordum?
O konuşurken, nefes alırken ve verirken ki hava yüzüme çarpıyordu. Hava zaten soğumaya başlamıştı ve şimdi daha da fazla üşüdüğümü hissediyordum.

Dediğini yapıp gözlerimi yavaşça açtığımda Savaş'a oldukça yakındım. Beynim yakınlığımı anladığında beni terk etmiş, kalbim kendi kendini imha etmişti. Bu yakınlıktan dolayı ellerim ve ayaklarım buz gibi olmuş titriyorlardı. Gözlerimi tekrar kapattım. Ona bu kadar yakın olmaya alışkın değildim. "Korkma, aç gözlerini " dedi. Bu sefer daha sertti sesi. Söylediği cesaret verecek bir türden değildi ama keskin sözler gözlerimi zorla açtırma gücüne sahipti. Gözlerine baktığımda, Savaş'ın göz bebekleri büyümüş, gözlerinin hakimiyetini eline almıştı. Savaş, elleri ile beni kendine iyice bastırdı ve saçlarımı koklamaya başladı. Bense gözlerimi tekrar kapatıp sadece sakin olmaya çalıştım. Ama başaramamıştım sanırım. Boşta kalan eliyle saçımı okşuyordu. Beni rahatlatmaya çalıştığını farkındaydım ama aksine daha çok geriliyordum.

Dudağı saçımda elleri belime doğru ilerlemeye başlamıştı. Artık pes etmiştim, kendimi sıktıkça daha da heyecanlanıyordum. Heyecanlandıkça daha da çok rezil oluyor gibiydim. Ne bir tepki veriyordum, nede tenim sıcaktı. Ölü gibiydim. Zaten çokta nefes almıyordum.

"Sakin ol." dedi fısıldayarak. Nasıl sakin olabilirdim acaba?
"Şimdi yavaşça gözlerini aç." dedi. Sesi gayet yumuşak çıkıyordu. Gözlerimi tekrar  açtığımda Savaş'la aramızda milimetrik bir fark olduğunu gördüm. Kalbimin ağzımda attığına yemin edebilirdim.

Savaş aramızda ki mesafeyi kapatıp burnunu burnuma değdirdi ve tekrar, "Sen benimsin." dedi fısıltıyla. Gözlerimi kapatıp duyduğum kelimeleri sindirmeye çalıştım. Nefes alış verişlerimin düzenim bozulmuş, sanki kilometrelerce koşmuş gibi derin derin nefes alıyordum.

Korkuyordum. Ucu bucağı olmayan bu karanlıktan korkuyordum. Ama korkularımla savaşmamı, onların üstüne giderek yok etmeyi de adının hakkını vererek Savaş öğretmişti.

GİTMENE İZİN VEREMEM |1+2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin