BÖLÜM 21

236 40 0
                                    

Naeun

"Saray dışına. Pazaryerinde çok güzel bir gösteri varmı-"

"NAEUNUN SARAY DIŞINA ÇIKMASINA KİM İZİN VERMİŞ?" Hah, bir sen eksiktin Kris ya. Aferin!

"Senden izin almayacağımız kesin!"

"Aslında tam olarak benden izin alacaksınız, doktoru benim."

"Konuşurken saygı eklerini atlama ve prensese adıyla hitap etme. Üstelik ne doktoruymuş bu, senin sarayda olman bile hata." Umutsuzca başımı iki yana salladım. İçeride dedem bana kraliçelik diyor, ülkeyi yönetmek diyor; bunlar burada ergen kavgası peşinde. Yok şöyle konuşamazsın yok böyle konuşamazsın. Hayır, bir de beni sarayın içinde hem de yardımcılarımın içinde rezil etmezler mi?

"Benim sarayda olmam mı hata? Peki sen ne yüzle geldin buraya? Diğer dünyada olanları unuttun m-"

"YETER! GERÇEKTEN BEN BİR PRENSES MİYİM? NEDEN ÖYLE HİSSETMİYORUM O ZAMAN? SEHUN BEY HATIRLA DERSE HATIRLARIM UNUT DERSE UNUTURUM, KRİS BEY GEL DERSE GELİRİM GİT DERSE GİDERİM. BU NE BE? NEDEN SÖYLEDİĞİNİZ HER ŞEYİ YAPACAKMIŞIM BEN? KARŞINIZDAKİ ÇOCUK MU? NE HAKLA KARŞIMA GEÇİP NE YAPACAĞIMI SÖYLEYEBİLİRSİNİZ? KİMSİNİZ Kİ SİZ? ÜZERİMDE NE GİBİ BİR HAKKINIZ VAR?" Pekala, sinir krizine girmiş olabilirim ama hala ne söylediğimin farkındayım tamam mı? Yani söylediklerimde yüzde yüz haklıyım. Neden benim ne düşündüğümü kimse umursamıyor? Hiç öyle masum masum bakma Sehun, hatalısın ve sana güvenemem artık. Yani sözlerimden alınmış numarası yapmana hiç gerek yok. Biz ayrıldık ve bitti. Lütfen bunu o güzel kafana sok! Hele sen Kris, beni resmen yarı yolda bıraktın. Güvenimi yerle bir ettin. Şimdi de geçip karşıma hala benim iyiliğimi düşünüyormuş ve ben de dik kafalılık yapıyormuşum gibi öfkeli gözlerle bakma bana. O bakışları hak etmiyorum ben! Ve sen ne zaman bana kaşlarını çatarak baksan gözyaşlarımı engelliyemiyorum işte bir türlü. Şimdi de olduğu gibi. Alın işte, istediğiniz oldu mu? Tüm saray çalışanlarının ağzına sakız yaptım kendimi. Neden hala başkalarının ne düşündüğünü merak ediyorsam? Hera hiç takmazdı mesela. Kafasına göre yaşar aklına ne geliyorsa söylerdi. Bense ilk defa aklımdakileri ortaya döküyorum ve kafamı kuma gömecek kadar utanıyorum sonunda.

"Naeun." Sehun sessizce mırıldanarak elini iki yanımda öylece saldığım elime doğru uzattı. Ne oldu, suçluluk mu duydun? Senin yüzünden ağlamıyorum Sehun. İtiraf edemesem de ben- Ne varmış itiraf edilecek? Ağlıyorum işte, hem de Kris yüzünden. İçime oturdu Kaiye söyledikleri. Benim yerimde kim olsa öyle hissetmez mi? Kovuldum ben hem de onu öp- Sehunun parmakları tenime temas ettiğinde yerden kaldıramadığım bakışlarımı ona doğru çevirdim. Belki de ihtiyacım olan buydu, ağladığımda elimi tutacak biri. Sonuçta Kris de öyle yapmıştı. Ben Sehun için ağlarken o benim elimi tutmuştu. Ben de hiç sorgulamadan kabul etmiştim onu, güvenmiştim. Sonra da şutlandım gerçi. Sehun de aynısını yapabilirdi, o da elimi sıkılınca bırakabilirdi. Yine aynı hataya düşmeyeceğim ben. Bir başkasının elini o kadar kolay tutmayacağım.

"Çek elini." Krisin, Sehunun elimi tutmak için uzanan kolunu tuttuğunu gördüm. Sehun gözlerimin içine masumca bakan gözlerini yavaşça Krise çevirdi. Gözlerindeki masumluk artık yoktu, bakışları daha çok avına saldırmak üzere olan bir yırtıcı hayvanı andırıyordu. Tamam, size durumu özet geçeyim. Sehun bizim krallığımıza çok yakın bir krallığın prensi ve eminim ki şimdiye kadar ona bu kadar saygısızca davranan sadece Kris vardır. Diğer dünyada Heranın onun başında şişe parçaladığını saymazsak tabi. Sizce bu işin sonu nereye gider? Krisi hapislerde mi çürütecekler yoksa meydanda mı sallandıracaklar? Her iki sonuca da katlanamazdım. Uzanıp Krisin kolunu tuttum. Sıkmaya başladım ki bunun ne kadar işe yaradığı şüpheli çünkü ben Krisin yüzünde hiçbir tepki göremiyorum.

GÖKYÜZÜWhere stories live. Discover now