BÖLÜM 13

230 42 1
                                    

Naeun

Krisin odasına girip yatağın üzerine oturdum. Tırnaklarımı kemirmekten dişlerim sızlamaya başlamıştı. Krisin gelmesini bekliyordum. Anca o yanımda olursa korkum biraz azalabilirdi. Kapı bir anda açılınca yerimden sıçrayıp küçük bir çığlık attım. Neyse ki gelen Kristi.

Krisin geldiğini idrak eder etmez ayağa kalkıp Krisin yanına koştum. Krisin ellerini ellerimin arasına alıp konuşmaya başladım.

"Sonunda geldin, uzun zamandır seni bekliyordum." Kris tuhaf bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.

"Neden, Chen senden sıkıldığı için yalnız mı kaldın ya da bana bir işin mi düştü?" Kris bunları söyledikten sonra ellerini çekip dolaba doğru yürüdü. Krisin neden böyle davrandığını anlamamıştım ama canımı çok fazla yakmıştı. Her şey üst üste geliyor gibiydi ve gözlerimin yavaş yavaş dolduğunu hissediyordum. Kendimi daha fazla tutamazdım. Gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Krisin ağladığımı anlamaması için hıçkırmamaya dikkat ediyordum. Dolabın önünde üzerini değiştiren Krise sırtımı dönerek yatağa oturdum.

Kris üzerini değiştirdikten sonra banyoya yönelmişti. Tam önümden geçeceği sırada aniden önümde durdu ve bana doğru gelmeye başladı. Ağladığımı görmemesi için yere bakıyordum. Dibime geldiğinde yavaşça eğildi. Parmağıyla kanayan dizime dokunduğunda acıyla inleyip gözlerimi kapattım. Ellerimle sıkıca dizimi tutmuştum. Gözlerimi açtığımda Krisin yüzüme baktığını fark ettim.

"Nasıl oldu bu?"

"Ne nasıl oldu?" Dizimi sıkıca kapatıyordum. Zaten biraz önce yarayı görmüştü yani saklamanın hiçbir faydası yoktu. Yine de biraz önce yaptığı gibi umursamayıp çekip gitmesini istiyordum, artık ona anlatmak istemiyordum.

"AĞLAMAYI KES VE SORUMA ADAM GİBİ CEVAP VER!" Krisin öfkeli sesi yutkunmama sebep olmuştu.

"Dayak yedim işte, oldu mu?" Kris hızla doğruldu ve kapıya doğru yöneldi. Çok hızlı hareket ediyordu ve çok sinirli gözüküyordu. Tam kapı kolunu tuttuğu sırada arkasından koşup beline sıkıca sarıldım. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.

"L-lütfen g-gitme. Daha önemli bir sorunumuz var." Kapıdan elini yavaşça çekti.

"Ne gibi?"

"İnsan olduğum ö-öğrenildi." Ellerini ona sıkıca sardığım ellerimin üzerinde hissettim. Ellerimi yavaşça birbirinden ayırdı ve bana doğru döndü. Hala yüzüne bakamıyordum. Elleriyle yanaklarımı avuçlayıp ona bakmamı sağladı ve başparmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Yüzündeki o tuhaf ifade gitmişti, kızgınlığı da öyle.

"Yatağa otur." Bunu söyledikten sonra banyoya yöneldi. Ben de söylediği şeyi yapıp yatağa oturdum. Sakinleştiğimi hissediyordum, gözyaşlarım artık akmıyordu.

Kris odaya geri geldiğinde elinde merhem gibi bir şey vardı. Önümde diz çöktü ve dizimin biraz üzerinde biten çorabımı indirmeye başladı. Aslında bu biraz utanç vericiydi ama yine de sesimi çıkarmamıştım. Merhemden dizimdeki yaraya sürmeye başladığında azıcık yanma hissettim. Ama omzumdaki ve dizimdeki asıl acıdan büyük değildi.

O dizimle ilgilenirken nefes almadan onu izliyordum. İşini bitirdikten sonra başını bana doğru kaldırdı ve gözlerini gözlerime dikti.

"Şimdi, olanları baştan anlat bakalım." Sadece ona bakmaya devam ediyordum. Cevap vermem mi gerek? Ah bilmiyorum. Yavaşça ona doğru yaklaşıyordum, ne yaptığımı bilmeden. Sadece gözlerimi kapattım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

***

Kai

Kapıyı hafif aralayıp başımı içeriye doğru uzattım. Hera dizlerini kendine doğru çekip kollarını dizlerine sarmış, duvar kenarında oturuyordu. Geldiğimi fark edince başını hafif kaldırdı ama sonra eski haline geri döndü. Ona doğru ilerledim ve önüne oturdum.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin