BÖLÜM 19

220 39 4
                                    

Naeun

Şenlik boyunca Sehun hep yanımdaydı. Gösterileri değil beni izlediğini hissediyordum ama ne zaman ona baksam gözlerini kaçırıyordu. Bugün gündüz ki olaydan beri rahatsız hissetmiyordum ama yine de aklımda bir sürü soru işareti vardı. Tamam, haklı olabilir. Yani çok kötü biri olmayabilir, diğer dünyada yaptıklarının bir açıklaması olabilir ama bu benim o an nasıl hissettiğimi değiştirir mi? Çok aşağılanmıştım ve hiç tanımadığım birisine güvenebilecek kadar çaresiz hissediyordum. Krise güvenmem ne kadar doğru bir karardı ki? Ama...sonuçta buradayım. Kalbim mi yumuşadı yani Sehunu af mı ediyorum yoksa Krisin boşluğunu mu doldurmaya çalışıyorum? Ne hissettiğimi bilmiyordum ama Sehuna karşı hissettiklerimin eskisi gibi olmadığına eminim. Bir şeyler eksik sanki.

Uyu Naeun, uyu! Düşünmek istediğin şeyler bunlar değil. Bundan sonra ne Sehun ne de Kri- Of ya, uyu artık Naeun!!!

Çığlık atarak gözlerimi açtım. Ne gördüm ben öyle rüyamda? Elimi sanki göğüs kafesimi delip çıkacakmış gibi atan kalbime götürdüm. Ben rüya görmezdim ki! Görsem de hatırlamazdım. Ah, çok korkunçtu. Önüme gelen saçlarımı arkaya doğru ittirdim. Saç diplerim terden sırılsıklamdı. Bir yudum su içmek için elimi yan taraftaki sehpaya doğru uzattım. Bardağı bir elimle kavradıktan sonra tam sürahiye uzanacakken bir an boşluğuma geldi ve bardağı elimden düşürdüm. Bardak paramparça olmuştu. Bardak sesini duyan yardımcılarım telaşla içeriye girdi. En kıdemli olanı hemen yanıma koştu. Eliyle işaret edip diğerlerine cam parçalarını toplamalarını söyledi ve nasıl olduğumu sordu. 'İyiyim' diyemiyordum. Bardağı düşüren elimi diğer elimle sıkıp titremesini durdurmaya çalışıyordum. Yaşlı kadın cevap alamayınca bir kez daha sorusunu yineledi.

"Prensesim, ne oldu?"

"B-ben...r-rüya gördüm." Başka bir şey söyleyemiyordum. Rüyamı anlatmalı mıydım? Anlatırsam biraz korkum azalabilirdi. Ya da en azından beni rahatlatmaya çalışmaları daha kolay olurdu. Yaşlı kadın başka bir bardağa su doldurdu ve yatağıma oturdu. Başka zamanlarda yatağımdan bir adım ileride dururdu ama şimdi yanıma oturmuş bir eliyle bana su içirmeye çalışırken diğer eliyle de sırtımı sıvazlıyordu.

"Anlatmak ister misiniz prensesim?" Ona mı anlatacaktım? Beni dinler miydi?

"Size mi?"

"Dinlemekten büyük zevk duyarım prensesim. Ama isterseniz yanımızda bir bilen olsun, hem rüyanızın yorumunu da dinlemiş olursunuz." Başımı salladım. Yardımcım diğer iki genç kıza döndü.

"Biriniz hekim Songun yeni yardımcısını çağırsın." İki kız birbirine baktı ve biri yüzünde büyük bir gülümsemeyle dışarı fırladı. Uçtu da diyebiliriz. Hayırdır? Bakışlarımı diğer kıza çevirdim, diğerinin aksine yüzü düşmüştü. Neyi merak ettiğimi anlamış olacak ki yanımda oturan yaşlı kadın anlatmaya başladı.

"Hekim Songun yardımcısı daha dün geldi. Genç ve iyi görünümlü. Saraydaki tüm genç kızlar kendisine görür görmez tutuldu. Ama soğuk birisi ve kimseyle iki kelime etmiyor. Biraz önceki yardımcınız böyle bir fırsat bulduğu için uçarak gitti." Başımı salladım. "Uzanın isterseniz." Ondan da yardım alarak tek kolumun üzerine uzandım. Bakışlarımı pencereye çevirmiştim. Güneş doğmak üzereydi. Ne kadar süre dışarıyı izlediğimi bilmiyordum ki kapının açılma sesini duydum. Arkamı dönüp kimin geldiğine bakmalıydım ama kendimi pencereden gökyüzüne bakarken çok huzurlu hissediyordum. Yardımcımın sesini duydum.

"Geldi prensesim. Rüyanızı anlatabilirsiniz." Üç yardımcımın da ayakucumda sıraya geçmiş beni beklediğini göz ucuyla görebiliyordum. Boğazımı temizledim ve anlatmaya başladım.

GÖKYÜZÜWhere stories live. Discover now