BÖLÜM. 11

873 97 3
                                    

Sare, Salih'in evinden ayrıldı ve hızla
evine geldi. Annesine bir şey söylemeden hemen odasına gitti. Sonra da kapısını kilitledi.
Annesi kapıya gelip,
" Ne oldu kızım?  Hiç birşey söylemeden çıktın odana."
"Anne çok yoruldum. Baya çalıştık Salih öğretmen le.
Biraz dinlenmek istiyorum.
"Kapıyı neden kilitledin kız?"
"Efe, rahatsız etmesin diye anne."
-Tamam kızım. Dinlen sen."
diyerek gitti annesi.

Sare, o gece hiç uyuyamadı.
Sürekli Salih'le konuşmalarını düşündü.
"Aptal Sare. Aptalsın sen, çenen düştü
iyice. Ona ne sanki senin hayatından."

Salih, içinde durum farklı değildi.
Sare'nin anlattığı olay çok üzücüydü.
Hele şükür ki sonu güzel olmuştu.
Bir erkeğin yıktığını bir başkası tamir
etmişti. Salih bir erkek olarak kendinden utanmıştı.
Böyle insanların varlığı dünya için bir yüktü.

Bu hafta yarı yıl tatili başlayacaktı.
Öğretmenler haftayı karne hazırlıklarını yaparak. Öğrencilerde
oyunla eğlenceyle geçirdiler.
Cuma günü geldiğinde herkesi karne heyecanı sarmıştı. Salih son günü
öğrencileriyle beraber eğlenerek geçirdi.
Sonra hepsinin karnelerini dağıttı.
Çocuklarla ve öğretmen arkadaşlarıyla on beş gün sonra görüşmek üzere vedalaştı.

Okuldan ayrılıp evine gelince biraz dinlenmek için koltuğa uzandı. Daha gözünü bile kapatamadan telefonu çalmaya basladı.
Salih telefonu alp baktığında annesinin aradığını gördü.
Oğlunu sık sık arayan kadın onu dönmesi için ikna etmeye çalışsada başarılı olamamıyordu.
Şimdi ise yarı yıl tatili bahanesiyle oğlunu Istanbul'a tekrar döndürmeye çalışıyordu.
Salih, sonra dönerim diye düşünerek
telefona cevap vermedi.
Bahçeye çıkıp güllerin yanındaki koltuğuna oturdu. "Ne yapsam acaba
gitmek hiç istemiyorum?"dedi kendi kendine.

"Gidersem annem beni göndermemek için elinden geleni yapar.
Gitmesem üzerime babamı salar.
Salih, düşüncelere dalmışken karşı evde Sare'yi gördü.
Sare, henüz  onu görmemisti.
Salih, gözünü kızdan ayırmadı ve onu izlemeye basladı. "Çok farklı bir kızsın Sare." dedi.
Onu görünce içinde oluşan bu duygu neydi? Bir türlü anlamıyordu genç adam.
Salih bir süre sonra içeri girdi ve annesini aradı.

"Oğlum ne zaman geliyorsun, çok özledim seni."dedi annesi.

"Anne ben gelmesem. Bak buralar cok güzel. Siz gelin buraya. Biraz zaman geçirin. Ne yapacaksınız İstanbul'un gürültüsünde.
Babamla beraber gelin işte."

-Salih ben öyle yerlere gelemem.
Sen buraya geliyorsun konu kapandı"

Sonra da Salih 'in  konuşmasına izin vermeden telefonu yüzüne kapattı.
Mesajı alan Salih, yapacak bir şeyi kalmayınca valizini hazırlamaya
koyuldu.
Salih, kaçmaya çalıştıkça annesi
Salih'i o hayatın içine çekmeye çalışıyordu.
Çaresiz geldiğinden beri kullanmadığı arabasını hazırladı.
Sonra bahçe geldi aklına.
Kime bırakacaktı bahçeyşi.
Güllerin sulanması gerekiyordu.
Kış olduğu için yağmur yağıyordu. Yine de emanetti o güller. Düşünürken aklına Sare, geldi.
Bakabilecek öğretmen arkadaşları vardı. Ama, nedense Sare'ye daha çok
güveniyordu.

Hemen evinden çıkıp Sare'nin evine gitti.
Sare, evdeydi balkonda oturduğunu görmüştü.
Içinde tarifi imkansız bir heyecan vardı. Üzerini saçını düzeltme gereği
duydu genç adam.
Sonra kapıyı çalıp beklemeye başladı. Gürültülerden kapıya birini  koşarak geldiğini anladı.
Kapı açılınca yüzü gözü un içinde bir
adet Sare, çıktı karşısına.
Sare, Salih'i görünce hemen kapıyı kapattı.
Salih, ne olduğunu anlayamadan yüzüne kapanan  kapıda öylece kalakaldı.

Tekrar zile basacağı sırada kapı açıldı.
Sare, yüzünü temizlemiş kapıyı öyle
açmıştı.   
                                             
-Kusura bakmayın yüzünüze kapattım.
Birden şaşırdımda, hiç kimseyi beklemiyordum. Annem olmayınca mutfağa dalış yaptım. Kek yapıyordum kendime."
-Rahatsız etmedim umarım Sare.
Senden bir şey rica edecektim.
Kusura bakmazsan içeri girebilir miyim?"
"Ne kusuru, buyrun lütfen ,dedi Sare.

Salih'in kapıdan konuşup gitmek içine
sinmedi.
Eve girmek ve Sare'yle bir az olsun zaman geçirmek istedi
Sare ve Salih  beraber içeri geçtiler.

-Kek yapmıştım yermisiniz?" dedi Sare.
-İkram edersen yerim tabi,"
-Siz buyrun oturun. Ben hemen  getireyim."
Salih, "İzin verirsen bende mutfağa senin yanına gelebilir miyim?" dedi.
"Tabi ki nasıl isterseniz. Buyrun geçelim. Yalnız mutfağı biraz dağıttım.  Kusura bakmazsınız artık."
-Ne kusuru Sare, hiç önemli değil,"

Salih, Sare'nin peşinden  mutfağa geldi. Sare, yapmış olduğu kekten birer dilim kesip tabaklara koydu.
Çayları da doldurup masaya oturdular.
Salih, Sare'nin yüzüne çevirdi bakışlarını.
"Ben senden birşey rica edecektim.
Sare."
-Tabi buyrun öğretmen bey" dedi.
-Öncelikle sizli bizli konuşmayı bırakırmısın Sare. Biz arkadaşız artık.
Sonra da ben gelene kadar benim evin
bahçesiyle ilgilenirsen sevinirim.
Senden başka kimseye güvenemem.
Biliyorsun bahçede ki güller bana emanet."

"Olur bakarım tabiki. Gözün arkada kalmasın. Çok özel değilse nereye
gittiğini sorabilir miyim?"

"Ailemin yanına gidiyorum.
Tatil bitinceye kadar orada kalacağım.
"Tamam sorun değil ben güllerine bakarım. Hadi ama daha kekimin tadına bile bakmadın."
- Tamam konuşma bittiğine göre artık yiyebiliriz."

Salih, aslında kek pek yemezdi ama
bunu söylemek içinden gelmedi.
Bir parça alıp tadına baktı.
Hımm harikaydı, yada ona öyle gelmişti.

"Nasıl beğendin mi?"dedi Sare.Salih'in gözüne bakarak.
Salih de başını kaldırıp bakınca göz göze geldiler.
Salih'in dilinden kelimeler çıkmıyordu bir türlü.
Sadece söylemesi gereken  bir kaç cümle vardı.
"Çok güzel olmuş Sare. Ellerine sağlık" Nedense  kelimeler bir türlü  çıkmıyordu dilinden.
Ama kalbi, işte kalbinden geçenler çok farklıydı.

"Başlamadan bitecek,
bir aşkın izleri var gözlerinde.
Biliyorum ne kadar sevsekte
asla söyleyemeyiz birbirimize
Senin hayalin farklı benim ki bambaşka bir alemde
Şu an birbirimize bakarken dursun zaman.
Ne çayın şekeri nede kekin tadı
bozsun bu anı.
Bana böyle bakan birini daha görmedim çevremde.
Bilmiyorum İKİMİZE BİR DÜNYA varmı bu evrende.'

Sare, gözlerine bakıp kalan adama sesleniyor ama Salih cevap vermiyordu. " Hey kime diyorum?"
Sare'nin sarsmasıyla Salih daldığı hayelden çıkarak baktı kıza.

"Afedersin de bir saattir sesleniyorum duymuyorsun."
-Ne dedin anlamadım?"
-Ay pes ya Salih Hocam, kekim nasıl olmuş  diyorum?"
- Çok beğendim Sare, ellerine sağlık. Hiç böylesini yememiştim."
"Hadi ama o kadarda değil."
-O kadar Sare, o kadar."
Neyse  benim gitmem lazım. Çok sağol her şey için.
On beş gün sonra okullar başladığında görüşürüz."

"Görüşürüz dikkatli git kaza falan yapma. Sen bize lazımsın.
- Tamam dikkat ederim anne ."
- Ha ha çok komik."

- Bence komik ti Sare.  Hadi hoşçakal."

Salih, hemen arabasına binip çalıştırdı.
Sare'ye son kez bakarak, " Derslerine iyi çalış. Yaramazlık yapma sakın ."dedi ve el sallayıp uzaklaştı.

Sare, öylece kalakaldı. Gitmişti işte.
"Allahım nasıl bir duyguydur bu.
Sanki bom boş kalmış gibi hissediyorum."
Sonra annesinin sesiyle kendine geldi

"Kız Sare, kimdi o arabayla giden?"
"Kim olacak anne öğretmen Salih"
"Nereye gidiyormuş.?
-"Nereye gidecek  anne? Tabi ki  ailesinin yanına gidiyormuş.
-Güllerime bakarmısın?" dedi.
-Bakarım deseydin kız. Ne zaman dönecekmiş?
- Okullar açılınca anne ne zaman olacak.
-iyi iyi gelsin .
"Kız anne ya tam bir çatlaksın niliyormusun?  Benim
annem olduğun ne kadar da belli."
"Kızım sen nasıl birsey oldun ya? Anneye çatlak denir mi."
-Ben derim anne ."

Teşekkürler...


İKİMİZE BİR DÜNYA

SIRADIŞI..♡

İKİMİZE BİR DÜNYA #wattys 2018Where stories live. Discover now