4.Bölüm

2.3K 136 36
                                    


Yurttan birkaç sokak ötedeki Subway'e doğru ilerlerken bir şeyi öğrenmiştim ki Harry gerçekten çok hızlı yürüyebiliyordu. Geride kalıp Camden Town'ın kalabalığında kaybolmamak için resmen peşinden koşturuyordum.

Teklifini kabul ettiğimden beri kafamın içinde binbir türlü düşünce kol geziyordu. Bunu yapmalı mıydım? Yemek sırasında ona karşı nasıl davranmalıydım? Bu sadece bir yemek miydi yoksa bir randevu muydu? Bu yemekten sonra aramız nasıl olacaktı?

Cevaplara gelince, yapmamalıydım belki ama istiyordum. Ona Shelby ve Julia'ya nasıl davranıyorsam öyle davranabilirdim. Bu tabi ki de basit bir öğle yemeğiydi. İkimiz de açtık ve çocuk büyük ihtimalle kibarlığından beni de davet etmişti. Aramıza gelince, onu bir sonraki cumartesiye kadar görmeyecektim zaten ve evet, hiçbir değişiklik olmayacaktı.

"Hey? Sarah, beni duyuyor musun?"

Harry'nin yumuşak sesiyle kendime geldim.

"Hıh? Ne?"

"Sandviçin diyorum, neyli istiyorsun?"

Restorana girdiğimizi yeni fark etmiştim.

"Im, tavuklu ve içinde domates olmasın lütfen."

Self servis bölümünden siparişlerimizi verdik ve sandviçlerimiz hazır olduğunda midem açlıktan tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı.

"Burada mı oturalım yoksa dışarı mı çıkmak istersin?"

Açıkçası Londra'nın puslu da olsa açık havasını ketçap mayonez ve kızartma kokan bir yerde oturmaya tercih ederdim.

"Buraya gelirken bir park gördüm, orada otursak olur mu?"

Gülümseyerek onayladı ve birkaç dakikalık yürüyüşten sonra ikimiz de elimizde yiyeceklerimizle çimenlerin üstünde bağdaş kurmuş oturuyorduk. Hava serindi ve park, sokaklara kıyasla fazlasıyla sessizdi.

"Ne düşünüyorsun?"

Aramızdaki birkaç dakikalık sessizliği Harry bozdu.

"Ben, aslına bakarsan..."

Cümleye nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum.

"Abbie'yi gördün değil mi? Tüm o yaşadığı şeyler, Tanrım, o kullandığı kelimeler."

Gürültüyle derin bir nefes aldım. Harry kafasını salladı.

"O çok, o çok güçlü bir kız."

Abbie'nin o halinden onun da etkilendiğini biliyordum. Onu kucağına çekip sakinleştirişi, resim çizerken onu izleyişi, ona bakışı, kısacası Abbie'nin yanındaki tüm hareketleri onu gerçekten anladığını gösteriyordu ve bunun nedenini merak ediyordum.

"Bana ailenden bahseder misin?"

Biraz ani olduğunun farkındaydım ama sormakla ne kaybederdim ki? Rahatsız olduğunu fark edersem en fazla özür dilerdim ve başladığımız yere geri dönerdik.

"Ben mi?"

Sesindeki şaşkınlık ortadaydı.

"Anlatmak zorunda değilsin, bir an öyle soruverdim."

Kafasını salladı ve tişörtünün uçlarını çekiştirmeye başladı.

"Sorun değil, sadece bir anlığına şaşırdım. Anlatmak istemeyeceğim bir durum yok."

Sesi son derece yumuşaktı ve rahatsız olmuşa da benzemiyordu.

"Ben Abbie'nin yaşlarındayken annem ve babam boşandı. Üniversiteye başlayana kadar annem ve ablamla Cheshire'da yaşadım."

Free • (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin