Free • (Harry Styles)

23.Bölüm

Smut. Cinsel içerik. +18. Mature content. Artık her ne diyorsanız. Önceki bölümden bence ne olacağınızı anladınız o yüzden eğer iğrenecekseniz ya da rahatsız olacaksanız bu bölümü okumanızı tavsiye etmem. Direkt geçerseniz bir şey kaçırmazsınız.

***

“Sikeyim, bunu daha önce yaptın mı?” Harry çabalasa da saklayamadığı heyecanıyla konuşurken yattığı yerden kafasını kaldırdı ve elini çenemin altına koyup yüzümü kendisine çevirdi. Saçma sorusuna omuz silktim.

“Tabi ki yaptım Harry. Adamın biriyle evli gibi bir şeyim.” Söylediğim şeyin ortamın havasını bir anda değiştirebileceğini sonradan fark ederek dudaklarımı birbirine bastırdım. Neyse ki Harry fark etmemişti. Eğer abartmıyorsam alt katta bomba patlasa onu bile umursamazdı.

“Tamam,” Yutkunarak kafasını yastığın üstüne geri bıraktı. Her ne kadar belli etmesem de ben de heyecanlıydım. Merak ediyordum. Onu ilk kez görecektim. O beni dokunuşlarıyla, öpücükleriyle kendimden geçirirken sonunda ona aynısını yapabilme fırsatını elde edecektim.

Titreyen parmaklarımla fermuarını aşağı indirip pantolonunun kenarlarından çekiştirdim. Zorlandığımı fark ederek poposunu kaldırmak nezaketini gösterdi. Kuvvetlice asılıp kumaşı dizlerine kadar indirmeyi başardığımda üstünden kısa bir süreliğine çekildim ve tepinerek pantolonundan tamamen kurtulduğunda bu sefer bacaklarının arasına yerleştim.

Hemen işe koyulmadan önce bir süre önümde yatan güzelliğe bir kez daha göz attım. Onu beklettiğimi ve bundan hoşlanmadığını biliyordum ama kendime engel olamıyordum. Çok güzeldi. Benim için çok değerliydi ve bu kadar açık seçik bir işi onunla yapmak benim için normalde olması gerektiğinden çok daha fazla anlam taşıyordu.

“Sarah, beni öldürüyorsun.” Artık yatak sesi olarak adlandırabileceğim o ses tonuyla homurdandı ve kısık bir sesle şş’leyerek parmak uçlarımı dizlerinin üstüne koydum ve tırnaklarımı hafifçe sürterek beline kadar çıktım. Bacaklarının hemen arasındaki şişliği ve o şişliğin boyutunu görmezden gelerek bu hareketime birkaç kez devam ettim. Boxerının lastiğine geldiğimde durdum ve alt dudağımı sertçe dişledim.

“Bunun ne kadar hoşuma gittiğini bilemezsin.” Birkaç gün önce bana söylediği kelimelerin benzerlerini kullanırken çarpık bir şekilde gülümsedim. “Sen altımda böyle kıvranırken, yalvarırken.” Sözlerimin üstüne inleyerek belini yukarı doğru ittirince kıkırdadım.

“Yemin ederim-“ Konuşmaya niyetlendiğinde avcumu önündeki şişliğe bastırdım ve anında sustu.

 “Bu sefer yalnızız ha? Telefonlarımız yanımızda değil, evde kimse yok. Sadece sen ve ben.”

“Sadece sen ve ben.” Söylediklerimi tekrar edip kafasını sallayınca daha fazla uzatmamaya karar verip parmaklarımı belindeki lastiğe taktım ve ince, siyah kumaşı aşağı indirdim. Büyüklüğüyle bacaklarımın arasına adeta yakıcı sinyaller yollayan organı, onu şimdiye kadar benden saklayan katmandan kurtulup karnına çarptığında elimde olmadan nefesimi verdim.

“Çok güzelsin.” Tamam, ‘güzel’ kelimesi, önümde belden aşağısı çıplak uzanan bir adam için belki de en uygun sıfat sayılmazdı ama Harry güzeldi işte. Mutfak masamda oturmuş mısır gevreği yerken de,  yatağımda uzanmış kendisine iyi bir muamele çekmemi beklerken de güzeldi.

“Sen de öyle.” Harry iltifatıma boğuk sesiyle karşılık verirken gülümsedim. Aynı şekilde ‘güzel’, bir erkeğin önünde benim gibi bekleyen bir kız için belki de akla gelen ilk sıfat değildi ama bir şekilde o da beni güzel görüyordu. zaman geçtikçe, birbirimizi tanıdıkça artık aramızdaki çekim fiziksel boyutun da ötesine geçmişti. Biz birbirimizi bir şekilde tamamlıyorduk.