27.Bölüm

1.9K 106 55
                                    

Ortada asla inkar edilemeyecek bir gerçek vardı ki, Harry benim yanımdayken ne kadar canlı ne kadar karizmatikse, çevresinde insanlar varken bundan kat kat daha iyiydi. Etrafında düşüncelerini paylaşabildiği, kendini ifade edebildiği, herhangi bir şekilde iletişim kurabildiği birileri varken adam adeta ışıldıyordu ve ben bu durumdan hiç şikayetçi değildim. Halim, bir günebakan çiçeğine benzetilebilirdi. Harry benim güneşimdi.

“Zayn’le işte öyle tanıştık. En başta beni biraz ürkütmüştü ama sonradan anladım ki kendisi aslında şu dünyadaki en nazik, en düşünceli insanlardan biri. Nişanlı olmasına şaşırmamalı.” Harry iki yıl önce Zayn’le bir kafeterya tartışmasında nasıl tanıştığını tatlı tatlı anlatırken söylediği son cümle karşısında nefesimi tutarak gözlerimi ayırdım

“Nişanlı mı? Vay canına, bu harika. Tebrikler.” İlk şaşkınlığımı atlatıp otuz iki diş sırıttım ve Zayn sıcak bir şekilde gülümseyip kafasını salladı. Bu kadar genç bir yaşta böyle bir sorumluluk yüklenmeye hazır olduğu düşüncesi ona karşı olan izlenimlerimi tamamen değiştirmişti.

Aslında onlarla vakit geçirdikçe hepsi gözümde ayrı bir yer edinmişti. Mesela Sophia, dışardan zarif ve ağırbaşlı bir hanımefendi gibi gözükse de aslında deli dolu bir parti kızıydı. Louis en başta hiçbir şeyi önemsemeyen serserinin teki gibi duruyordu ama eğer dikkat ederseniz diğer çocuklara karşı nasıl bir ağabey gibi davrandığını gayet açık şekilde görebilirdiniz. Ed ise pembe suratlı bir ayyaş olmaktan çok uzaktı, devirdiği şişelerden sonra hala kusursuzca gitar çalabiliyordu. Kaslı ve yapılı vücudunun altında Liam tam bir sevimli ayıcıktı. Sophia’dan bir dakika ayrı kalamıyordu. Niall’a gelince…. Niall Niall’dı işte. Daha fazla açıklamaya gerek yoktu.

Onlarla vakit geçirmek keyifliydi. Kendi evimde gibi rahattım ve bana olan davranışlarından sonra gerginliğimden eser kalmamıştı. Kimse aralarında ne sıfatla bulunduğumu ya da hangi delikten çıktığımı sormamıştı. Harry gece boyunca yanımdan ayrılmamıştı ve bana bir saniyeliğine bile aralarında yeni olduğumu hissettirmemişti. Yaptığı knock knock şakaları can yakıcı derecede iğrenç olsa da muhabbetine ciddi anlamda doyum olmuyordu. Dünya üzerindeki en gereksiz konular hakkında bile konuşsa heyecanı ve tutkusuyla o konuyu inanılmaz ilginç bir hale getirebiliyordu.

“Zayn ve Perrie’ye.” Liam odanın ucundan elindeki şişeyi kaldırdı ve ben de diğerlerine uyarak boşta da olsa elimi havaya kaldırdım. Perrie gelin adayımız olmalıydı.

“Zayn ve Perrie’ye.” Odadaki herkes gür bir sesle tekrarlarken göz ucuyla Harry’yi izledim. Arka bahçedeki minik kaçamağımızdan döndüğümüzden beri ona dokunmamıştım ve canım yanıyordu. Onu öpmekten ya da herhangi bir fiziksel temastan bahsetmiyordum. Varlığını herhangi bir şekilde hissedemeyince adeta nefes alamıyordum.

“Harry.” Oturduğum yer pufundan kalkıp dizlerimin üstünde onunkine ilerledim ve iki tarafa açtığı bacaklarının arasına yanlamasına oturup kollarımı boynuna doladım.

“Hmm,”

“Kalkıyorlar.” İçkilerinden son yudumlarını alıp ceketlerini giyinmeye başlayan çocukları kafamla işaret ederek fısıldadım. “İşe bak ki bugün de buradayım.”

“Seni de onlardan biriyle yollayabilirim. Louis seni evine bırakmaktan mutluluk duyacaktır.” Pis pis sırıtarak konuştu ve omzuna hafifçe vurarak başarısızlıkla sonuçlanan bir yerimden kalkma girişiminde bulundum.

“Hey, hey. Elbette burada kalıyorsun.” Harry hala sırıtsa da bileğimden yakalayıp beni geri aşağıya çekti. Fazla şımarmadan kendimi geri bıraktım ve çocukların teker teker bize veda edip kapıdan çıkmalarını bekledim. Geriye sadece Niall Harry ve ben kaldığımızda Harry ayaklan, beni de ellerimden tutarak kaldırdı.

Free • (Harry Styles)Where stories live. Discover now