bölüm yirmi sekiz

Start from the beginning
                                    

Bir kez olsun görmek istiyordum. Mahalleye ışık hızında gelip insanların göremeyeceği kör bir noktada durmuştum.

Bu kör nokta eski okulumun yanıydı. Yavaşca yürüdüm eski mahalleme doğru. Her şey eskisi gibiydi. Lan bari çöp konteynırının yerini değişseydiniz.

"Oooo kral geri mi dönmüş?"

Bunu diyen eski keko canlardan biriydi. Lakabı eko'ydu.

"Vayy ekkooo. Ben artık yokum bro ya"

Kusabilirsiniz ama onlara böyle konuşmalar daha sıcak geliyo kusura bakmayın. Dayılık taslamam lazım azcık. Özlemişim.

"Hayırdır kızzığm nereye gidiyon?"

"Amerikaya! Babam bizi yanına almak istedi bende kıramadım."

"Pardon? Ne amrikası lan! Biz nolcaz abi. Kaç aydır yoksun. Kimse birbirine sataşamıyor. Karşı grupla laf dalaşına girdik. Kimse senden korkusuna birbirine vuramadı. Seni aradık kaç aydır biz!"

Benden korktuklarını fark ettiğim dakikadan itibaren benden izinsiz kavga edemeyeceklerini söylemiştim ve kimse de sözümden çıkmamıştı. Ama şuan eko bey bana bağırıyordu. Hemde benim grubumu arkasına alarak.

"Birincisi ekocum. Cahilliğini her yerde belli etmemelisin. Amrika değil, amerika. ikincisi ekocum, benimle konuşurken daha edepli ol. Lanlu lunlu konuşmaları sevmem bilirsin. Ve ÜÇÜNCÜSÜ EKOCUM, SEN BANA SESİNİ YÜKSELTEMEZSİN!"

Eskiden olsa ağzını burnunu kırardım ama şimdi kendimi tutmalıydım. Çünkü bir melez olarak onu parmağımla bile öldürebilirim.

Eko Korkmuştu yüksek çıkan sesimden.

"Peki, özür dilerim hayal. E sen gidersen biz napıcaz?"

"2 saat sonra, tüm şarköyü uçuruma topla."

Eko tamam diyip gitmişti. Bende eski evimin önüne geldim

Umutun penceresine baktım. X görüşümü kullanıp evin içini kontrol ettim. Teyzesi vardı sadece. Yemek yapıyordu. Ve şarkı söylüyordu. O neredeydi acaba?

Evin farklı yerlerine bakmaya devam ettim. Odasına gelince çalışma masasında olduğunu gördüm. Kafasını koymuş uyuyakalmıştı.

Çok masumdu. Arkasından gelen birini gördüm o sırada. Teyzesi değildi. Ve tamamen siyah giymişti. Suratını da kapatmıştı. Daha dikkatli bakınca elinde bir bıçak olduğunu gördüm.

Umuta yaklaşıyordu. Tam dibinde durup bıçağı havaya kaldırınca vampir hızıyla koşup zıpladım ve umutun penceresinden içeri girip siyahlinın elindeki bıçağı onun kalbine soktum.

Ben katil olmuştum! Ellerimin arasında can çekişen bir siyahlı varken umut hala uyuyordu. Buradan nasıl çıkacağımı düşünmem gerekiyordu.

Elimdeki cesedi alıp umutun dolabına sıkıştırdım ve tekrar pencereden atlayıp kapımın önüne geldim. Camın arkasindan bakan teyzeler bile beni görmemişti.

Telefonumu alıp annemi aradım. Olanları anneme anlatıp ne yapabileceğimi sordum. Onunsa tek cevabı, sen büyücü özelliğini de taşıyorsun, büyü yap Olmuştu.

Umutun odasına x görüşüyle bakınca teyzesinin içeri girdiğini gördüm. Dolaba yöneliyordu.

Düşün hayal! Düşün kızım!

Zamanı yavaşlatma!

Neydi! Neydi! Neydi!!! Evet!

"Ο χρόνος είναι αργός!"

(O chrónos eínai argós = zaman yavaş!)

Oldumu diye teyit etmek için umutun teyzesine bakınca hala hızlı hızlı dolaba yaklaşıyordu. Olmamıştı!

Tekrar denedim. Olmadı! Son kez tüm konsantrasyonumu oraya vererek kelimeleri tekrar söyledim. Olmuştu. Teyzesi olduğundan daha yavaş haraket ediyordu.

Hemen camdan tekrar içeri girip dolaptaki ceseti sırtıma aldım. İnsanken bu cütseyi kaldıramazdım. Ama şimdi bana pire torbası gibi geliyordu.

Camdan atlayıp ışık hızında yağmurla ikimize ait olan ormandaki kulübemize ulaştım. Adamı koltuğa yatırıp yüzünü açmak için eğildim.

Eğildiğim sırada sırtımda bir acı hissettim. Yavaşça arkama döndüğümde furkanın elinde kanlı bir bıçak olduğunu gördüm.


Furkandan

Çok uzun bir süredir hayallerin evinde tek başıma kalıyordum. Hayali ve teyzemi heryerde aramıştım. Resmen ortadan yok olmuşlardı.

Polis bile günlerce aramıştı. Yurt dışına çıkma ihtimallerine karşı kayıtlara bile baktık. Ama bulamamıştık. Polis hayal defterini kapatmıştı.

Ama ben hala ondan bir iz bulmaya çalışıyordum. 2 haftadır hayalle yağmurun kulubesinde içiyordum.

Ayla sürekli yanıma gelip hayali soruyor bana yiyecek bişeyler verip gidiyordu. Durumuma üzüldüğü çok belliydi. Ama elimden başka birşey gelmiyordu ne yapabilirdim?


Yine bir gün kulübeye içmeye gelmiştim. Mutfağa gidip dolaba doldurduğum biralardan birini alıp tezgaha koymuştum ki yüksek bir sesle yerimde sıçradım.

Masadaki bıçağı elime alıp içeriye koştum ve gözümü kapatıp bıçağı savurdum. Gözümü açınca gördüğüm manzara... hay- hay- hayali bı- bıçaklamıştım.

Hayalden

Furkanın benim hayal olduğumu fark eder etmez sarsmaya başlayıp ağlayarak özür dilemesinden isteyerek yapmadığını anlamıştım.



Babamın söylediğine göre böyle bir durumda 1 dakika içerisinde iyileşirmişim.


"Furkan beni sarsma!"

Furkan beni bırakınca koltuğa zar zor oturdum.


59

55

50

45

3

2

1

Evet cidden tamamen iyileşmistim. Furkan hala özür diliyordu. Hızla ayağa kalkıp ona sarıldım.

"Şştt. Sorun yok. iyiyim ben korkma."

"Ha-hayal. Nasıl iyi olabilirsin ben senin s- sırtına bıçak soktum. "

Furkana olanları anlatıcaktım. Çünkü 3 kişiden birinin o olmasını istiyordum. Ayrıca furkanı unutmamıştım tabiki.

Sadece melez özelliklerime alışmam için furkandan uzak durmalıydım. Yoksa onu ham yapabilirmişim.

Furkan cevap bekleyen ifadeyle bana bakarken ve Ben deli deli kendimle konuşmaya devam ederken aklıma umuta bıçak sokmak isteyen kişi geldi.


Hala koltukta ve cansızdı. Eğilip suratındaki maskemsi nesneyi çıkardım.


Uğur??


Ben uğurumu öldürmüştüm?

Ben uğuru öldürmeseydim uğur umutu mu öldürecekti??




Keyifli okumalaarrr

Yani demek isterdim ki 200 k oy gelmeden yeni bölüm yayınlamıyorum ama umut fakirin ekmeğidir demişler... fakir olarak 10 tanecik oy bekliyorum siz çok değerli okurlardan😊

(Tehtid değil istek😊❤)

Dövüşçü Melez (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now