1.Bölüm

7.7K 236 93
                                    

Sarah.

Gözlerimi ciddi anlamda açık tutamıyordum. Hadi ama, Cumartesi sabahıydı, normal bir sosyal yaşama sahip bir üniversite öğrencisi için bu durum çok ama çok normaldi.

Dün gece güzeldi. Tamam, doğrusunu söylemek gerekirse harika ötesiydi ama pek bir şey hatırlamıyordum. Sadece Shelby ve Julia'yla birlikte kimin evi olduğunu bile bilmediğim bir eve girdiğimizi ve klasik cuma gecesi modumuzla içmeye başladığımızı anımsıyordum.

Ertesi sabah mahkemenin emriyle lanet bir psikolojik destek grubu seansına katılmam gerektiğini unutmuştum. Evet, mahkeme emri. Eğer bilmeyenleriniz varsa, ki daha henüz kendimi bile tanıtmadım, ben bir hükümlüyüm. Tamam, biraz abartmış olabilirim ama tutuklandım. Ciddi ciddi hem de. Yani polisler geldi ve ellerimi kolumun arkasımda birleştirip kelepçeyi bileklerime geçirdiler çünkü kızın birini fena benzetince ve o kızın beyin yoksunu arkadaşları çareyi polisi aramakta bulunca insanın başına bunlar geliyordu.

Zeyna'nın modern versiyonu olduğumdan falan değildi ama kız, yani Brooke, beni kelimenin tam anlamıyla delirtmişti. Artık eski en iyi arkadaşım Monica'yla takılmaya başladığına dair bir şeyler gevelemişti ve hayır, beni sinirlendiren bu değildi.

Tam karşımda dikilip ağzındaki sakızı insanı delirtebilecek derecede sesli bir şekilde çiğneyerek sadece Monica ve benim aramda kalması gereken şeyleri bir bir ortaya dökmüştü. Şimdi dönüp düşündüğümde, sanırım kafamdaki şarteli attıran sakız sesiydi. Bilmiyorum.

Sonrası bir karmaşaydı işte. Dediğim gibi, dövüşmeyi öyle pek de iyi bilmezdim ama Brooke gerçekten çok ama çok sarhoştu ve ben ona kıyasla baya ayıktım. Tabii her şey, o anlık sadece, benim lehime gelişti.

Polisler beni arabaya tıkmadan önce son gördüğüm saçı başı dağılmış, yüzü tırnak izleriyle dolu ve dudağının kenarından incecik kan sızan bir Brooke'tu. İnkar etmeyeceğim, kendimle fena halde gurur duymuştum. Hatta beni merkeze götürürlerken polislerden birine sırnaşmaya bile çalışmıştım. (Arabadan indiğimizde adamın hiç de arka koltuktan göründüğü gibi olmadığını, kocaman göbeğiyle kırklı yaşlarında olduğunu fark ettiğimde çenemi kapamıştım tabii.)

Aceleyle bodrum kattaki hücrelerden birine atılmıştım. İçerideki herkes gözlerini bana dikip bakmıştı ve o an bir gerçeklik kafama dank etmişti. Öyle ağır bir suç işlediğim falan yoktu ama tutuklanmıştım. Kodesteydim ve bu olay sicilime işlenecekti.

Ben orada öylece otururken ne kadar vakit geçmişti bilmiyordum ama gardiyan kadın gelip adımı söylediğinde tamamen ayılmıştım. Hızla yerimden kalkıp onu takip etmiştim ve üst kata çıktığımda, ellerinde beni buraya getirdiklerinde elimden aldıkları şahsi eşyalarımla bekleyen Shelby ve Julia'yı görmüştüm.

Benim iki ebedi dostum kefaretimi ödemiş, beni o geceliğine kurtarıp eve götürüp saatlerce uyumama izin vermiş ve beni pohpohlamışlardı ama cumartesi öğleden sonra bir telefon gelmiş ve karşıdaki kadın bana Brooke Hadson'ın benden şikayetçi olduğunu, iki hafta sonra mahkemeye çıkmam gerektiğini söylemişti.

Telefonu kapattığımda odada gücümün yettiği ne varsa devirmiştim ve Brooke'u öldürmeye gitmeme engel olan tek şey Julia'nın beni tokatlaması olmuştu.

O iki haftayı nasıl geçirdiğimi bilmiyordum ama mahkeme gelip çattığında aptal sürtük burnunda bir bandajla davacı koltuğunda oturuyordu ve hakim beni, kamu hizmetine ve zorunlu psikolojik destek cezasına çarptırdı. Evet, psikolojik destek bir ceza olarak görülüyordu son zamanlarda. Ayrıca, çatlak bir burun için de iki yüz pound tazminat ödemem gerekti.

Hakim cezamı okurken tek düşünebildiğim sürtüğün burnunu çatlattığım için kendimle ne kadar gurur duyduğumdu.

Şimdiyse, kendini benden üstün gören bir ihtiyarın çevresinde daire şeklinde dizilmiş sandalyelerden birinde oturmuş tişörtümün ipliklerini yoluyordum. Bu tür adamların kendilerini üstün gördüklerine dair bir inancım her zaman vardı ama bu ihtiyar bu düşüncesini saklamakta hiçbir sakınca görmüyordu. Etrafında oturan otuz kadar kişinin psikolojik sağlığı onu zerre kadar ilgilendirmiyordu ve bunun için haklı sebepleri de vardı çünkü dürüst olmak gerekirse bu otuz kişi buraya herhangi bir şekilde iyileşmek için gelmiyordu.

Free • (Harry Styles)Where stories live. Discover now