25

68 15 1
                                    

İnsanlar tuhaf, sanki hiç ölüm gelmeyecekmiş gibi yaşıyorlar. Ölmek isteyenlerde intiharı düşleyip küfürler savururlar. Ne geride kalanlar umurunda olur ne ahiretleri. Onlar için vazgeçilmez diye bir kelime yoktur. Çünkü hayatlarından vazgeçmişlerdir. Çünkü cennetten vazgeçmişlerdir.

İnsan hayal kurmadan yaşayamaz. Hep bir hayali vardır. Ev, belki bir araba bazı insanlar hayallerini gerçekleştirirken bazı insanlar yıkılan hayallerinin altında ölürler. Bedenen değil belki ruhen ölürler. Ama mutlaka ölürler. Yıkılan hayallerin enkazı acıtır be abi.

Mesela papatyalar ölünce kokarlar. Ölünce kalmaz derdin tasan ne geçmişin ne geleceğin kalır sadece ölürsün. Peki, ölüm bu kadar güzelse insanlar niye ölümden korkuyorlar? İnsanlar tuhaf, insanlar saçma. Adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz ve insanlar, bu boktan dünyada yaşamaya bayılıyorlar.

Dolunaydan

8 ay sonra

Unutamadığım olaylar vardı. Ama hatırlamaya da korktuğum. Artık duygularımı da kontrol edemiyordum en ufak bir olay bile kafamı allak bullak ediyordu. Asla engel olamadığım bağıra bağıra ağlama hissine bazen yenik düşüyordum odamdan çıkmıyordum insanlarla konuşmuyordum. Sinirlerime hâkim olamıyor odamı dağıtıyordum. Tam anlamıyla kuyunun dibindeydim. Kafamda konuşan sesler vardı avaz avaz bağırıyorlardı. Onları susturmak için kafamı duvarlara vuruyordum sanki tırnakları vardı da, beynime saplıyorlardı. Çalışıyordum ayakta kalmak için çok çalışıyordum kimsem yoktu sadece Gölgem.

Nefes almaya bile tahammülüm yoktu. Sinir yine bedenimi ele geçiriyordu. Derin derin nefes almaya çalışıyordum. Kendi kendime tekrar ettim.

"Sakin ol, sakin ol bak bir şeyin yok. Kendine gel şimdi derin derin nefes al."

Gittikçe hızlanan nefeslerim ve sızısını yeni fark ettiğim ellerime baktım kanıyordu. Ağlama isteğimi bastıramıyordum. Bağırmak istiyordum.

"Yeter! Dayanamıyorum, lan nefes alamıyorum. Kafamda konuşan her bir ses beni deli ediyor. Beni annem bile sevmedi beni annem bile önemsemedi babam varken yoktu. Her sene bir öncekinden daha beter geçti sevgisiz büyüdüm duvarlar üstüme üstüme geliyor anlamıyorsunuz."

Dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım. Kendimden nefret ediyordum. Yaşaması gereken onca insan varken neden ben yaşıyordum? Kapı açıldı sırtımda hissettiğim kollarla ağlamam daha da hızlandı arkamı dönüp ona sarıldım. Bu hayatta beni düşünen tek insana gölgeme sarıldım.

Ağlamam hızlandıkça ona daha sıkı sarıldım. Kaldıramadığım o kadar çok şey vardı ki. Altında ezildiğim, tonlarca gerçek. Bütün bunlar yetmezmiş gibi kafamda sesler vardı. Ölmemi isteyen, peşimi bırakmayan anlamsız kâbuslar, ağlamalarım geçirdiğim sinir krizlerim. Yorulmuştum daha 18 yaşında yolun çoğunu tüketmiştim yeni güne uyanmaktan korkuyordum.

Gölgeden

Hayatta insanlar birçok şey için uğraşır didinir, çabalardı. Bense şu an sadece minik papatyam için yaşıyor ve o düzelsin, yüzü gülsün diye uğraşıyordum. O şu an kollarımda ağlıyordu, tükeniyordu. Toparlanamıyordu ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ona daha sıkı sarıldım belki hayata tutunur diye. Daha çok ağladı. Gözlerimi kapattım gözümde canlanan sahneler birbirini kovaladı.

**************************************
Sokaktaydım, küçüktüm annemin öpüşü. Benim o evden kaçmam ve yıkılmam beni hayatta tutan tek şey yüzüme gerçekleri haykıran öylesine biriydi. Belki sizin için içkici bir eşkıya, benim içinse hayatımın dönüm noktası.

"Hayata tutunmalısın ufaklık, o küçük beyninden her ne geçiyorsa unut sen yaşamak zorundasın. Bu boktan hayata kimse isteyerek gelmedi kimse kendi isteği ile gidemeyecek ve sen tutunmalısın güçlü olmazsan tutunamazsın. Olurda tutunamazsan unutulursun izin silinir. Boku bokuna yaşamış olursun. Bazı insanlar seçilmiştir. Hayat yükü onlara erkenden yüklenmiştir. Savaşması gerektiği daha çok küçükken söylenmiştir. Ancak güçlüysen bu savaşı kazanabilirsin unutma güçsüzsen izin silinir. Seçim senin gül ya da ağla. Aramıza hoş geldin."

Bir Gölgenin Fısıltısı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now