21

96 34 173
                                    

Dünya ölüm doluydu, her köşesinde intihar eden insanlar olurdu. Bir köşede sızan birine sorun siz hayatı. Hangi derdine bu kadar içiyor? Sızarken unuttum sanıp nasıl bir kâbusa dönüyor rüyaları? Hangi derdine kesiyor kollarını? Nasıl bir derdi var ki paket paket sigara unutturmuyor derdini de intihar ediyor?
Hangi derdi için veya şöyle sorayım kim-ler için hayatından vazgeçiyor?

Hayat o pembe dizilerdeki gibi olmuyormuş. Gerçi ben dizide izlemiyorum. Beni boş verin bu bir gölgenin hayatı. Bu
"Bir Gölgenin Fısıltısı"

Yazar'dan

Genç kız kendini denizin sularına hiç düşünmeden atmıştı. Uçmuştu birkaç saniye, sonra çakılmıştı derin sulara. Genç adam hala koşuyordu, hiç düşünmeden denize atladı bedenini kaybedemezdi. Yıllar sonra izini bulmuşken gidemezdi, izin vermezdi izin veremezdi.

Yağan yağmur yüzümden, dalgalı deniz daha da hırçınlaşmıştı. Yağmur hızını arttırmıştı, dünya genç kızın gitmesini istiyordu ama Gölge bedeni olmadan yaşayamazdı.

Polisler intihar anlarını görmüş gerekli yerleri aramışlardı, onlar buraya genç kızı almaya gelmişlerdi. Ama ne genç kıza engel olmuşlardı, ne de hiç düşünmeden peşinden atlayan genç adama. Sadece izlemişlerdi.

Genç adam, hala bedenini kurtarmaya çalışıyordu. Genç kızı kurtarmak için kendi canını hiçe saymıştı. O hala uğraşırken deniz onları kayalıklara çarpmıştı. Deniz bir de kana bulanmıştı. Onları kavuşması için meleklerin ölmesi gerekiyordu. Melekler de ölmüşlerdi...

Ve genç adam daha bedenine ulaşamadan gözleri kapanmıştı. İki beden kaderinin eline, denizin insafına kalmıştı. Ve bilirsiniz hayat acımaz ne kadar güçlüyüm derseniz o kadar yük biner sırtınıza hikâyenin sonunda vazgeçmeniz gerekir.

Berk'ten

Gölgeyle oturup içmiştik bazen dünyayı unutmak gerekiyordu ve biz o zaman dilimi içerisindeydik. Ben şişenin dibini görmüştüm o ise iki bardak içmişti. Sebebini sormuştum tabi çünkü o su içer gibi içiyordu şu zıkkımı. Gölge çok konuşmazdı, konuşunca da kısa keserdi özellikle geçmişi hakkında. Bu kez uzatmıştı uzun uzun anlatmıştı.

"Sevdiğim kadını izlerken, uyanık olmak istiyorum. Zaten 8 yıldır uzaktan seviyorum ezberlediğim kokusunu unutmamaya çalışıyorum. Kokusunu duymadan tam 7 yıl sevdim ben. Elini tutmadan gözlerine bakmadan, gözlerinden akan yaşı silmeden öylece uzaktan sevdim ben. Şimdi yine kokusunu özlüyorum cennet kokuyor sevdiğim kadın. Sen cennetin kokusunu biliyor musun? Ben biliyorum onun kokusu" dedi ve güldü Gölge, çok içten bir gülüştü bu bende tebessüm etmek zorunda kalmıştım öyle samimi öyle sıcak bir gülümsemeydi.

"Biliyor musun ben onu havadan, gökyüzünden, yaktığı ve bakmadan içtiği sigaralardan kıskanıyorum."

Bardaktan bir yudum alıp devam etti.

"O bilmiyor ama yaktığı her sigara da beni de yakıyor. O her ağladığında, Akıttığı her damla yaşta beni de boğuyor. Haberi yok kendini her kestiğinde sanki biri kafamı koparıyor. Ben onu böylesine severken hayat bizi bir araya getirir mi kardeşim?"

"Ne zaman açılacaksın abi yetmedi mi bu kadar suskunluk?"

"Bu gün kardeşim en geç bu hafta istemezse beni korkusu var hayır derse diretmem uzaktan severim onu. Her zaman öyle yaptım yine öyle yaparım."

"Olumsuz düşünme kardeşim."

Bardağı fondip yapıp ayağı kalktı.

"Ben gideyim, haberi yok ama beni bekler."

Bir Gölgenin Fısıltısı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now