Bölüm 14

166 19 3
                                    

***
Alex 100 yaşına yanlız gireceğinden emindi. Insanlar gibi varoluşunu kutlamayacaktı. Varlığı, her gün bir lütuftu, bu günün bir özelliği yoktu. Yine de evinin yüksek duvarlı bahçesine girdiğinde, batan güneşin avludaki küçük havuzda oluşturduğu renge bakarak en son ne zaman biriyle konuştuğunu düşünmeden edemedi. Babası bir süredir sessizdi. Arkadaşı sayılabilecek Lucifer ve Berial de babasından farklı değillerdi. Insanlar ise sadece kurbanlarıydı. En iyi ihtimalle hayatında hiçbir etkisi olmayan küçük sinekler gibiydiler. O yüzden bahçede otururken evlerine koşturan çocukları, ara sıra kenardaki şeftali ağacının üzerine aceleyle konan sinekkuslarının, insan kulaklarının algılayamayacağı kadar sessiz kanat çırpışlarını dinlemeye verdi kendini. Azrail geldiğinde gözlerini yummuş, ılık güneşin tadını çıkarıyordu. Sadece birkaç dakika durmuş, hediye olarak Alex'e sımsıkı sarılmış ve ince altın zincirli bir kolye hediye etmişti. Zincirin ucundaki zarif madalyonu inceleme fırsatı olmadan boynuna asmıştı. O gider gitmez Alex zinciri boynundan çıkarıp çekmeceye koyacaktı. Her ne kadar Azrail onun neredeyse yüz yıldır sadık bir dostu olsa da, son zamanlarda onunla da iletişimi kopmuştu ve babası onca zamandan sonra onunla iletişime geçerse boynunda cennetten bir hediye olamazdı. Yine de Azrail gittiğinde bir anlık dalgınlıkla kolyeyi boynunda unutmuştu. Birkaç dakika sonra evine girmek için ayaklandığında kapıda bekleyen Lucifer'i fark etmişti. Uzun siyah sacları, üst kısmı kaslarını sergileyecek şekilde giydiği togası ve derin siyah gözleriyle tezat oluşturacak oyuncu gülümsemesi ile orada duruyordu. "Ah Alex" dedi, "Sandığın gibi unutulmadın. En azından benim tarafımdan" Alex dudaklarını büzerek ona bakmakla yetinse de içinde kaynayan mutluluk, Lucifer'i görme heyecanıyla birleştikçe Alex daha da rahatsız hissediyordu. Bu hisler yanlış ve tehlikeliydi. Yine de Lucifer ona yaklaşıp sarıldığında bunun doğum günü hediyesi olduğunu anlayıp hediyeyi memnuniyetle kabul etti. Madalyonu fark edince Lucifer'in yakışıklı yüzü öfkeyle çarpıldı. "Baban bundan hoşlanmayacak sevgili Alex" diyip kaybolduğunda göğsüne bir acı yerleşmişti bile. Babasını uzmekten daha çok, Lucifer'i hayal kırıklığına uğrattığı için endişeliydi. Buna rağmen madalyonu çıkardığında içini açmadan onu bir kenara fırlatmadı. Sabırla kilidi açmayı, büyüler kullanmayı ya da lanetler savunmayı denese de madalyonu açamadı. Bundan daha da tuhaf olan madalyon üzerine kazınmış H harfiydi. Alex hediyeye anlam veremese de en sonunda Azraile danışmaya karar verdi. Evet, Lucifer bir dosttu ve ona danışmak, kolyeyi tehdit görmemesi gerektiğini anlatmak istiyordu ama O, aynı zamanda bir rakipti ve eğer ki Alex yoluna çıkacak olursa bu arkadaşlık oyununu kısa kesip, kızın kanında banyo yapmaktan çekinmeyecekti.
***

Cehennem'in Kanatları (Gölge 2)Where stories live. Discover now