Bölüm 3

2.4K 144 9
                                    

*Kısa olmasına rağmen umarım beğenirsiniz <3 Gecikme için üzgünüm 


Meleklerden oluşan küçük ordunun ortasında kan revan içinde kalakalmıştım, ellerimde onun tüyleri vardı. Bebeklerimden gelen gümüş-altın rengi enerji geri çekilmiş ve yas tutar gibi yok olmuşlardı. Canım, sanki babam göğsüme elini bastırıp yarmış, yüreğimi söküp kalbimi cehennemin en yakıcı ateşlerine atmış gibi yanıyordu. Melekler sessizdi, iki tanesi evin tepemize yıkılmasını engellemek için babama yolladığım enerji akımıyla zedelenmiş duvarı onarmaya girişmelerine rağmen geri kalanı şok içindeydi. Şeytan'ı en son melekken görmüş olan nesildendiler, ne yazık ki onun gibi bir yaratığa dönüşmenin ne denli mümkün olduğuna ya da düştükleri duruma üzülüyorlardı, bana ya da Hariel'e değil. Yüzüme yapışmış kanlı saçları çektim ve merdivenlere yöneldim. Herkes önümden çekilse de Adriel ve Abaddon peşimdeydi. Birden durup arkamı döndüm ve "Birazdan döneceğim, gidin burdan be!" diye bağırdım. Onları kırmak istemediğim kadar yanımda da istemiyordum. Tehlikeli görünüyor olmalıydım ki bir an gözlerini kocaman açarak gerileseler de sonra gerisingeri merdivenlerden inmeye başladılar. Odama koşturup kapıyı güzelce kapadım ve soyunmaya başladım. Kan vücudumdan akıyordu ve bu fiziksel olarak olmasa da canımı çok yakıyordu. Midem çok bulanıyordu ve bunda da kanın etkisi büyüktü. O yüzden köşede süs olarak duran küçük şömineye kıyafetleri fırlattım ve küçük bir büyüyle ateş yaktım. Kanın etkisiyle olsa gerek cenetin getirisi olan güçlerimiş kullanmama rağmen ateş büyülü bir siyaha dönüşerek kıyafetleri saniyeler içinde yalayıp yuttu. Ayna karşısına geçerek yine büyüyle vücudumdan tüm kanı temizledim. Ellerim ve dizlerim istikrarlı biçimde titriyor, sadece bir refleks olarak aldığım nefes dudaklarımdan kesik kesik firar ediyordu. Tüm bu gücüme rağmen elim kolum bağlıydı ve bundan nefret ediyordum. Aynanın karşısında kendime bakarken acizliğim gözüme daha da batıyor ve aşırı beyaz olan tenimde yorgun bir anı gibi kalan Hariel'in özleminin beni nasıl harap ettiğini bir kez daha fark ediyordum. Yolumdan çekilse de bir yerlerde hala kendini toparlamaya çalışan Örgüt'ün sırtıma bıraktığı üçgen şeklindeki damga solmuş bir ameliyat izi gibiydi. Yüzümdeki umutsuzluk Hariel'in beni babamdan kurtardığı zamanlarla aynıydı. Sadece saçlarım daha uzun, yüzüm daha zayıf, karnım daha şişti ve bu kez tüm varlığım sevdiğime aitti. Belimdeki hançeri kınından çektim, az önce temizlediğim, belime kadar gelen, uçlardan rengi solan saçlarımı omuz hizamda tek hamleyle kestim. Mükemmel görünmese de tek başıma, doğru bildiklerimi savunduğum günlerdeki Alexandre'ye çok benzemişti yüzüm. Ardından siyah kıyafetlerime bürünerek fırtına gibi alt kata indim ve hala bıraktığım yerde olmalarına rağmen yere oturmuş plan yapan meleklerin ortasına dikilip hepsinin saçıma başıma bakarak şaşkınlıklarını sergilemesini izledim. Akıntıya kapılmış bir çalı kadar kontrolsüzdük ve bunun önüne artık geçilmesi gerektiğinin farkındaydım. Her yanlış hareketim Hariel'in ölümüne bir adım daha yaklaşması demekti. Etrafıma baktım ve biri yorum yapmadan önce büyüyle az önce onarılan duvara bir harita oluşturarak dikkatlerini çektim ve "Şu anda buradayız" diyerek bulunduğumuz yeri gösterdim "Şeytan, burnumuzun dibinde olmalı" dediğimde meleklerden biri "Tam olarak Oldtown'un güneyindeki eski dokuma fabrikasının kalıntılarında!" diye seslendiğinde bunun GPS görevi gören sevgili meleğimiz Beatrice olduğunu fark ettim. Gülümsemek yerine kaşlarımı daha da çatarak "Babam, Beatrice'in yerimizi keşfedeceğini bile bile, bizimle oyun oynarcasına yerini belli ediyor. Onu kovalamamızdan zevk alıyor" dediğimde melekler sessizleşti."Benim kanımda hala Şeytan'ın kırıntıları var. Cehennemi benden ayıramazsınız, aynı şekilde cenneti ya da bir nebze de olsa insanlığı. Kanımda cennetin ağır basması beni daha iyi biri yapmadı. Önceden Hariel'e karşı gösterdim cennet yüzümü, şimdi onun için sizlere gösteriyorum. Yine de babamın kötülüğü daha fazla yaydığını, cinayet, hırsızlık, tecavüz gibi tüm suçların son bir ayda beş katı arttığını görüyorum. Bunu durdurmak umrumda değil, ilk hedefim Hariel ve inanın onu kurtarmak için her şeyi riske atabilirim. Öldürmek beni rahatsız etmiyor. İki  taraflı düşündüğümden tüm bu insanlık dışı davranışlar beni huzursuz etse de babamın kanı beni bunlara karşı sakin kılıyor. Herkesin canını yakabilirim ve buna hazırlıklı olmayan ya da bana herhangi bir sebepten yardım etmeyecek olanların şu an buradan ayrılmasını istiyorum."diyerek planımı anlatmadan önce yanımda olmayı düşünenleri seçmek için bir konuşma yaptım. 30 saniye boyunca gitmek isteyenlere ortamı terk etmeleri için zaman tanıdım. 30 saniyenin sonunda hala herkes yerinde oturuyordu ama Adriel bana cesaret verircesine gülümsüyordu. Kimse yerinden kalkmayınca haritaya dönerek "Eğer ki babam Oldtown'daysa buradan dört gün uzaklıkta demektir ve bu riski almasında kurnazca bir şey olduğundan eminim. Benim büyü aracılığıyla yolculuk yapmamda Mell'in endişeleri olduğunun farkındayım ancak bu riski alacağımı hepiniz biliyorsunuz. Yine de bu tip bir yolculuğa harcayacağımız enerji hepimizi çok yoracak. Yer değiştirme çok büyük bir büyü ve savaşmamız gerekirse bu bize zorluk çıkarabilir. Bu nedenle planım şu. On kişilik bir ekip olduğumuz için beşer kişilik iki gruba bölüneceğiz. İlk grupta Adriel, Mell, Beatrice, Orfion ve ben olacağım. Biz arabayla gelen ekipte olacağız. Öncü ekipte ise  Maion'un liderliğinde  Abaddon, Angeline, Cassiel ve Jasmine olacak. Biz elimizden geldiği kadar kısa sürede yanınıza ulaşmaya çalışacağız ama bu esnada sizlerin güvenli bir mesafede takipte kalmanızı ve olası bir yer değiştirme durumunda her zaman yön bulma uzmanımız olan Beatrice tarafından izlenebileceğiniz işaretler bırakmanızı istiyorum. Onların bizler gibi bir sıçrama ile ışınlanmadıklarından eminim, babamın bir nedenden ötürü takip edilmek istediği belli. Yine de bu tip büyük bir gücü sergilerlerse de hemen bize ulaşmanız gerekiyor. Bu durumda ben de gerekli riski alarak yanınıza ışınlanacağım. Babamın yaninda Berial düşmanınız olarak boy gösterecek. Aynı zamanda her zaman onun sol kolu olmuş olan Lucifer de muhakkak yolumuza çıkacak. En güçlü iki adamını da planımız anlaşılırsa ikiye bölme olasılığımız ancak bu şekilde mümkün. Yaralananınız olursa kendini direkt olarak cennete çekmesini ve orada kendini iyileştirerek tekrar aramıza dönmesini istiyorum. Planlarda değişiklik olması durumunda öncü grubun Maion'un alacağı kararı uygulaması gerekiyor, mantık çerçevesinde hareket edeceğinden eminim. Eş zamanlı olarak grubunuzun yakalanmadığından ve esir vermediğinden emin olmanızı istiyorum. Her zaman birbirimizi kollamak zorunda olduğumuz bir durumdayız ve hiçbir kayıp vermeden Hariel'i kurtarmak istiyorum. Savaşmak durumunda kalırsanız ve ezici çoğunlukla yenilme riski altına girerseniz da benim grubumda bulunan dört diğer meleğin yanınıza gelebilmesi için bir işaret yollamanız yeterli. Yine de mesafeyi koruyun, birbirinizi kaybetmeyecek kadar güvenli şekilde hareket edin ve düzenli aralıklarla yer değiştirmeleri durumunda Beatrice'in sizi bulması için işaretler bırakın. Bizler olabilecek en hızlı şekilde bebekleri korumaya çalışarak size geleceğiz. Sorusu olan var mı?" diye planı açıkladıktan sonra derin bir nefes alarak grubumuza baktım ve hepsinden onaylayan sesler yükselince "O zaman şimdi gidin. Biz de şimdi yola çıkıyoruz" dedim ve öncü grubun ışık patlamasına dönüşerek babamın yanına ışınlandılar. Adriel'in ikizinden ayrılmak istemediği belli olsa da olabildiğince net bir sesle "Ee" diyebildi "Sanırım bir araba yaratabliriz" sonra da Orfion'u da sürükleyerek dışarı çıktı. Beatrice sessizdi, Mell ise beklediğim tepkiyi verdi "Saçlarına ne yaptın?!" Omuzlarımı silkmekle yetindim ve alyansımla oynayarak iç çekmemin ardından kapıya yöneldim ve Adriel ve Orfion'un yarattıkları arabaya başkakaldım. Adriel "Cennetten çıkma oldu bebeğim!" diye bağırdığında dudağımda küçük bir gülümseme olsa da arabaya baktığımda bunun gerçekten cennetten çıkma olduğunu gördüm. Yüksek beyaz arabanın içinin krem rengi geniş, deri koltukları ve her türlü lüksü barındırdığını fark ettim. Bildiğim hiçbir marka olmasa da dünyanın önde gelen markalarından izler taşıyordu ve aradığımız konfor ve hızı bulabileceğimiz özel bir araç olduğunu görsem de "Bu süper olsa da olmaz" diyebildim "İzimizi sürmeleri çok kolaylaşır, kendini çok belli ediyor malesef" Adriel'in hayal kırıklığına uğradığı belliydi ama Orfion ile küçük bir büyü daha yaparak görüntüyü klasik bir Opel marka aile arabasına çevirdiler ama özellikleri hala aynıydı. "Mutlu musun?" der gibi bana bakan Adriel'e "Şeytan'ı kandırmaz ama en azından daha normal görünüyor" diyebildim. Ardından direksiyon tarafına geçerek Orfion'un az sayıdaki cennetten getirdikleri hançerleri bagaja yüklerken Mell arka koltuğa, Adriel ise yanıma yerleşti. Beatrice hala basamaklarda duruyordu. Yanına gidip "Neler oluyor?" dediğimde "Vardılar, gizleniyorlar, hala fabrikadalar" diyebildi. Bu yeteneği yüzünden onu daha da sevmeye başlamıştım. Direksiyona geri döndüğümde bu kez gelip Mell'in yanına kuruldu ve Orfion'un da araca binmesiyle ortalarında yerini almış oldu. Hemen gaza basarak garaj yolundan çıktım. İçimde kötü bir his vardı, babam yem atmıştı ve onun durduk yere böyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Düşündüğümden de büyük bir şeyler planlıyor olmalıydı. Tedirginlikle iç çekerken gaza biraz daha yüklendim. Yanımda oturan Adriel sakin görünüşüne rağmen sürekli sol bacağını yukarı aşağı sallıyor, elleriyle oynuyordu. Etraftaki evler birer birer silinip yerini kısa boylu ağaçlara bırakana kadar kimse konuşmadı. En sonunda Mell "Bu işte bir tuhaflık var." dedi. İçimizdeki sıkıntı aynıydı, iç çekerek direksiyonu daha sıkı kavradım. Eklem yerlerim beyazlamış, yüzümün rengi ise solmuştu. Babamın bir planı vardı, biz ise onun göbeğine umarsızca atlıyorduk. Benim direncimi kırmaya çalışacak, intikamını canımı en çok yakacak, beni öldürüp cehennemin en derin çukuruna atacak bir yol izleyecekti. Beni cayır cayır yakmak istiyordu ve alevi, etrafımda bulunan herkesi yakacaktı. Başıma geleceklerin farkındaydım ama umut, Hariel'in bana aşıladığı en değerli duygulardandı. 

Cehennem'in Kanatları (Gölge 2)Where stories live. Discover now