27. bölüm

3.3K 196 32
                                    

Annemle birlikte parka gittik ve konuşup sohbet ettik. Artık eve dönmeliydim çünki Başak'a daha fazla yük olamazdım.
Şimdi bu dediğimi duysa beni gebertirdi ama ben sevmiyordum böyle şeyleri.

Annemle o adam hakkında da konuştuk. Bana çok nazik ve yakışıklı olduğunu söylemişti.
Hala tuhafıma gitsede anneme belli etmiyordum.

Şimdi de annemle beraber eve doğru yürüyorduk.
Nasıl bu duruma gelmiştik hala anlayamıyordum.
Nerdeyse 2 ay önce herşey normaldi. Babam annem ve Savaş hepsi yanımdaydı.

Annem ilk başta babama kızmıştı Amerikaya gidicek diye. Ve çokta haklıymış.
Nasıl bir kadın babama bunu yaptıra bilirdi ki ?

Yıllar önce ben daha çocukken misafirliğe gitmiştik. O zaman yeni araba oyunları çıkmıştı. Annemlerde bana leptop almadığı için oynayamıyordum.
Kadının oğluna 'oynaya bilir miyim ?' Diye sorduğumda beni terslemiş ve leptopu kapatmıştı.
Babamında üzgün olduğunu hatırlıyordum. Sonra biz eve gelince yorgunluktan uyuya kalmıştım.
Babam beni uyandırıp bana bi karton kutu vermişti. Üzerine laptop görseli çizmeye çalışmıştı.
Savaşın oyuncak arabalarından birini alarak halı deseni üzerinde benim komutuma uygun sürmeye başlamışdı. ben hangi yöne bassam o tarafa doğru sürerek beni mutlu etmeyi başarmıştı.

O gün en mutlu olduğum gündü.
Yani bana bunları yapan babam nasıl bir kadına aldana bilirdi ? bir kadın için ailesini hiçe saya bilirdi?


•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○○•○•○•


Annemi eve bıraktıktan sonra Hızla başaklara gittim. Kıyafetlerimin tamamı ordaydı çünki ve almalıydım.

Başak bana anahtar verdiği için yavaşça kapını açtım. Bu gün okul vardı ve muhtemelen gitmişti.

Kapıyı açtığımda zebellah gibi duran kollarını birbirine bağlamış bi Başak gördüm.
Bunların nesli seviyo galiba böyle dikilmeyi.

"Nerdesin sen ?" Dedi sol ayağını yere vurup ritm tutarak.
"Eşyaları almaya geldim limonlu jelibonum" dedim ve gülümsedim.
"Neden gidiyorsun ki ? Annemler içinse dert etme onları iki gün sonra gidecekler yine" dedi somurtarak.

Yanına geldim ve tompik yanaklarını sıktım.
"Siyah taytım benim. Onun için olur mu hiç bonibonum. Annemle barıştık biz" diyince o da hafiften gülümsedi.
"İyi peki hadi gel yellos" dedi yukarı çıkarak.

Eşyaları topladıktan sonra aşağı inmiş ve kendimize kahve yaparak sohbet etmiştik.
Tam o sırada kapı çalınca Başak bakmak için ayaklanmıştı.

"Amca hangi rüzgar attı seni buraya ?" Dedi başak.

Amcamı ?

"Ufuk burdamı kızım ? Onunla konuşmam gereken konular var"
Aha Kesinlikle Ufukun babası. Seside tanıdık he. Maşallah pek bi güzel konuşuyo Ufukum gibi mübarek.

Ne diyom kız ben ?

Başak'ın adımı seslenmesiyle kafamı salladım ve ona baktım.

"Kız seninkini babası gelmiş. Kayınbaban" dedi ve sırıtarak yanıma oturdu.
Ve konuşmaya devam etti.
"Annenle barışmana sevindim. Ama burda kalmana da alışmıştım be" dedi ve yavru kurt bakışlarını attı. Ee ne yapsın Başakdan çıksa çıksa yavru kurt çıkar.

"Canım benim. Çikolatalı pudingim. Hello kit li pijamam. Dünyanın öbür ucuna değil ahanda bu 2 , 3 sokak ötedeki eve gidiyorum. Ballı çöreğim" dedim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

İlle De GıcıkOnde histórias criam vida. Descubra agora