20. bölüm

3.3K 232 33
                                    

Burnuma gelen tanıdık kokuyla gözlerimi açtım.
Nerde olduğumu anlamaya çalışır gibi baktığımda
Yanımda gördüğüm Ufukla kalp atışım hızlandı.

Bu arada Başakların evinde olduğumu anladım.

Beni görünce heycanlandı ama saklamaya çalışır gibi yaptı.

"İyi misin ?" Diye sorunca Mert ve Olcayın da burda olduğunu gördüm.

Kafamı olumlu anlamında salladım ve doğruldum.
Ayağım yeniden daha düzenli bir şekilde sarılmıştı.

Birden aklıma gelmişti. Ufukla içeri giren amcanın elinde İğne vardı. Ve sanırım doktordu.

Asıl fobim olan şeyde buydu. Hastahane bahane iğne şa-

Tamam tamam kötü bir espiri oldu farkındayım.
Olcayın konuşmasıyla düşüncelerimden çıktım.

"Kumsi iyi misin ? Çok korkuttun bizim oğlanı" diyerek yanıma geldi.

Bizim oğlanı ? Ufuk'u mu ? Şaka?
Şu an sevinçten kalkıp göbek atasım vardı. Ama bu ayakla mümkün değil yani.

Ufuk Olcayın kafasına bir tane geçirerek
"Olcay ben senin gelmişini , geçmişini , irisini , dirisini , gece gündüz her gün birisini , telefon direğinin tepesini....

Mert hızla Ufuk'un ağzını kapattı. Ve beni işaret etti.

"Kumsal da tam arkanda diyorum. Biraz alttan al diyorum." Diye imayla konuşunca Ufuk sustu.

O nasıl nir küfürdü arkadaş ben bile sonunu merak ettim.
Oha Ufuk nerden öğreniyonuz böyle şeyleri.

"Tamam abi tamam ben mesajı aldım. Gideğimde Kumsi ye portakalsuyu hazırlayayım" dedi ve mutfağa doğru ilerledi.
"Kızlar nerde ?" Diye sorduğumda Mert cevapladı.
"Başak'ı zaten biliyorsun. Gizem annesi ile alışverişe gitmiş Öykü de kuzeni geldiği için evden çıkamazmış" diye kısa özet geçti.
Bunları nerden biliyorlar diye sormadım. Her şey beklenir bu üçlüden.

Ayağa kalkmak için
hazırlandığımda Ufuk beni eliyle durdurdu.

"Nereye ?" Diğe çemkirdi bana.
Bende sinirlenerek
"Tuvalete" dedim ve elini iterek geçtim.

Ayağımı yavaş-yavaş yere basa biliyordum.

Ve ayağım iyleştiği için mutluydum.

•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•

"Oy ben senin gülüşünü yerim ya" dedim ve elimle bilgisayarı mıncıklamaya başladım. Olmuyordu tabi ama ne kadar oluyorsa artık.

"Ne ? Kimin gülüşünü yiyorsun sen ? Kiminle konuşuyorsun ha?"
Arkamdan seslenen Ufuk'a gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Sana diyorum" dedi ve kaşları çatık bir şekilde yanıma geldi.

"Lee min ho ya" dedim.

Şu an Lee min ho nun en son dizisi olan 'the legend of the blue sea' ni izliyordum.

Lee min ho nun büyük hayranıydım.
Ufuktan sonra tabi.

"Kim ?" Dedi Ufuk şaşkınlıkla.
"Lee min ho. Koreli yakışıklı , karizmatik , havalı aktör" dedim bende yangına körükıe giderek.

Resmini gösterdiğimde yüzünü buruşturdu.

"Bu parantez gözlünün nesi yakışıklı. Bir bana bak bir de ona" dedi Ufuk bilmiş bir şekilde.
"Bir kere o parantez gözlü falan değil. Ayrıca böyle çok tatlı baksana şuna ya" dedim tekrar resmini göstererek.

İlle De GıcıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin