7. bölüm

3.7K 218 8
                                    

Kapıya şaşkınlıkla bakmaya devam ediyorduk. Ta ki yerde duran ufak sepetin içine koyulan minik bebek ağlayana kadar.

Ufuk etrafa bakınıyordu. Bende bebeği kucağıma alsam mı almasam mı diye bir türlü karar veremedim ama çocuk daha fazla ağlayınca kıyamadım ve yavaşca çocuğu sepetten çıkardım ve sıkıca sarıldım. Yeni doğmuştu galiba. Çünki çok küçüktü.

Ufuk kimsenin olmadığını anlayınca sepeti alıp kapıyı kapattı.
Ufuktan sonra tatlış olan ilk şey bu bebekti. Tövbe tövbe.

"Nerden çıktı bu bebek lan?" Diye sordu Ufuk.
"Söyleyeyim mi ?" Dediğimde 'tövbe tövbe' dediğini dumuştum ben napim yani. Hem soruyo hem kızıyo.
"Çok tatlı değil mi ?" Dediğimde bana yaklaştı ve bebeğe baktı.
"Bu yüzden mi buraya bırakmışlar ?"
Dediğinde sinirlenerek Ufuka döndüm.
"Daha küçücük bebek böyle konuşacağına sepete bak bakim ne var içinde isteyerek bırakmadıklarına eminim." dedim ve salona geçtim. Ufukta arkamdan sepetle birlikte geldi.

"içi süt ile dolu kafasında emzik olan bir şişe , bir mektup ve bir tane bebek donu." dedi ve bebek bezini incelemeye başladı.
Ya öyle bakma işte çocuk Allah yarattı demem ikinizide yerim bak.

"Tamam sen 'üzerinde emzik olan şişeyi' bana ver mektubu aç oku" dedim.
Bana biberonu uzattı ve mektubu açtı.

"Merhaba ben sepette duran bebeğin annesiyim. Sizden çok özür dilerim. Ama ben bu bebeğe bakamam. Ben daha kendime bakamıyorum. Size yalvarıyorum lütfen oğluma iyi bakın."

yazıyordu mektupta. Ufuk sesli bir şekilde okumuştu mektubu.

"Ne tuhaf insanlar var." dedi Ufuk ve mektubu masanın üzerine bıraktı.
Çocuk biberondaki sütü kısa sürede bitirmişti. Çocuk Savaştan beter çıkmıştı anlıyıcağınız.

"Napim ben şimdi ?" Dedim Ufuka.
Ufuk bir bana bir elimdeki bebeğe baktı.
"Polise gidecez napalım" dedi ve ceketini aldı. Ama ben bu çocuğu vermek istemiyordum
"Bizde kalsa olmaz mı?" Dediğimde
"Bakıyorumda anneliğe pek bir merak sardın" deyince kafasına bir tane yapıştırmak istedim ve bu fikrimden vazgeçerek ufukun peşine takıldım.

Tam evden çıkacakken etrafı iğrenç bir koku sardı. Çok ama çok iğrenç bir kokuydu. Ufuk ağzını gözünü buruşturarak
"Fare ölüsü kokuyor burası" dedi ve burnunu kapattı.
Biraz koklayınca bu kokarca kokusunun benim yanımdan geldiğini anladım. Bebeğe baktığımda altına sıçtığını anlamıştım.
Seni gidi haylaz bu ne kokudur gözünün çapağına ekmek bandığım.

"Ufuk sanırım bu minik şey altına sıçtı" dediğimde Ufuk gözlerini belertti.
"Bu koku o küçük şeyden mi geliyor yani ?" Dedi ve eliyle burnunun önünü salladı
"Burnumun direği kırıldı be çocuk bu ne kokudur. Kaç gündür sıçmıyorsun sen?" Dedi bebeğe bakarak.

Ben bebeği kendimden birazcık uzak tutarak tekrar salona geçtim ve çocuğu kanepeye yatırdım.
"Şurdaki bezi versene bana" dedim Ufuka masanın yanında duran bebek bezini göstererek.
"Git kendin al" dedi ve koltuğa oturdu.
"Tamam o zaman sen gel bebeği tut ben alayım bezi" dediğim an Ufuk hemen ayağa kalktı ve bezi alarak bana fırlattı.

Dana.

Ee napiyim ben şimdi? Hadi bunu yapman lazım.
Bebeğin bezinin kenarlarını açtığımda zehirlenmiştim galiba
"Galiba bu bebeğe çimen yedirmişler" dedim bezi elimde sallayarak.
"Hadi elini çabuk tut. Her an kusa bilirim." dedi Ufuk ve burnunu tutmaya devam etti.
ohh gel keyfim gel. ben burda yeşil çimen rengi boklarla uğraşayım beyimiz burnuyla uğraşsın.

Çocuğun bezini takmış gibi olduktan sonra beline sarılı olan hırkasını tekrar üzerine sardım ve ayağa kalktım.

'Biz hazırız babası' demek geldi içimden böyle tam bir aile gibi olmuştuk resmen. Ay hemen de duygusala bağla Kumsal.
Sadece "biz hazırız" Dedim.

Kapının kolunu döndürdüm ve bamm.

Yok bir çocuk daha yoktu merak etmeyin sadece iki gerizekalı vardı.
Evet kızlar gelmişti.
ikiside şaşkınlıkla bir Ufuks bir bana bir de kucağımda abidik gubidik haraketler yapan bebeğe baktılar.

"Bir çıkamadık şu evden" dedi Ufuk sinirli bir şekilde ve içeri girdi tekrar.

Başak Ufuk'un arkasından koşarak
"Kuzen naptın sen ya. Çoluk çocuğamı karıştın hemde bizimkiyle. Kız itiraf mı ettin yoksa ? Ee çocuğu hangi ara yaptını-" Deyince Başak hanım, kurtarıcım Öykü Başağın ağzını hemen kapattı.
Ne saçmalıyor bu kız. Senin dilinin ayarlna sıçayım ben Başak. Ufuk bana dönerek

"Neyi itiraf etti?" Diye sorduğunda kalbim durdu. Gerçekten bildiğiniz durdu kalbim.
"Ne itirafı?" Dedi Başak yaptığı salaklığı anlayınca.
"Kızım beni deli mi edeceksin az önce kendin söylemedin mi itiraf mı ettin yoksa diye?" Dedi Ufuk bağırarak. işte şimdi sıçtık.
"Ben öyle bir şey mi dedim? Ne zaman?" Dedi Başak düşünür gibi yaparak valla bu kızdan korkulur pis çiyan.

Ufuk sinirlenip ellerini başının arasıməna aldı ve çıkışa yöneldi

"Peki ya bebek?" Diye soruğumda
"NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN" dedi bağırdıktan sonra Kapıyı çarpıp sonunda evden çıkmayı başardı.

"Aaaferin Başak" dedim ve kanapede oturdum kucağımdaki tatlı şeyle beraber.
"Ben naptım ki ? Hem ayrıca sen doğurduğun çocuğun hesabını ver" diyince çocuğu Öyküye verdim ve lavaboya girdim.
Yoksa bende Ufuk gibi delirecektim.

•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•○•

Kızlarla beraber dışarı çıkmıştık. Belki bebeğin annesini buluruz diye ama kadını tanımadığımız iç onu bulmamız nerdeyse imkansızdı.
Kızlara olayları izah etmiştim.

Şuan Başak bebekle oynuyordu.
Karşıdan gelen üçlüyü görünce istemsizce gülümsemiştim.

Evet doğru bildiniz Ufuklar geliyordu.

"Kuzen nerdesin sen ya neden her şeye parlıyorsun. Şaka yapmıştım sadece" dedi ve bebeğin burnuyla oynamaya devam etti.

Olcay Başağın yanına geçerek
"Oy çen ne kadan tatyışşın agugugu alu agu" diye saçmalamaya başladı.
"Sevimli olduğunu mu sanıyorsun Olcay. Bu halini rüyamda görsem kaçacak yer arardım" dediğinde Ufuk ve Olcay hariç her kes gülmüştü.
Odunsun işte odun gülme sen hiç.
"Hııı çok komik trol sizi" dedi ve devam etti.

"Ee napıcaz bu ufaklığı?" Deyince Ufuk konuşmaya başladı
"Polise gidiyoruz abi. Ben bir daha sıçmasını göze alamam" dedi ve ellerini yukarı kaldırdı. şu an bebekten bile daha tatlı görünüyordu desem beni dövmezsiniz demi?

"Hemen vermek zorundamıyız biraz vakit geçirseydik bebişle" dedi Öykü ve bebeği Başağın kucağından aldı.
Her kes Ufuka evet demesi için yavru köpek bakışları atıyordu.

"tamam sadece 2 saat. Sonra polise gideceğiz" dedi ve önden arabanın şöför koltuğuna bindi.

Çözemiyorum ben bu çocuğu hem gıcık hem uyuz hem tatlış hem maviş. anlayamadım gitti.

Küçük bir araba yolculuğundan sonra lunaparka gelmiştik.
Ne ? Nereye ?
Küçücük bir çocukla lunaparkamı gelmiştik yani ?

"Hadi inin ufaklığı biraz eğlelendirelim" dedi ve arabadan indi. Arka koltuğu açarak benim de çıkmamı sağladı bebeğin kafasına dikkat ederek dışarı çıktım.
"Ciddimisin sen. küçük bebeği lunaparka mı götüreceğiz?" Dediğimde soğukca başını salladı.
"Ben de daha bebekken lunaparka getirilmişim bakın şimdi ne kadar cesurum" dedi ve omuzlarını dikleştirdi.
Ayh Totoşumun kenarı. Kendini övmese olmayacak.
"Yani kuzen çocuk senin gibi olacaksa en iyisi biz geri dönelim" Başak gülerek arbadan indiğinde kıkırdadım.

Mecbur lunaparka girdik. Biletlerimizi aldıktan sonra atlı karıncaya binmeye gittik.
Binicektik tabi. Polisler etrafımızı sarmasaydı.

"İşte bunlar memur bey. Çocuğumu kaçıranlar bunlar" dedi genç bir kadın bizi işaret ederek.

İşte şimdi boku yedik.

Hepinize merhabaaa. Yeni bölüm geldi hadi yine iyisiniz

Beğendiniz mi bari ?
Ben sizi bilmem ama bebeğin altını pislettiyi sahnede gülmekten yazamadım.

Sadece bana mı komik geliyor acaba ?

☆ doldurun bakayım.
hadi bakalım pamuk eller yıldıza.

İlle De GıcıkWhere stories live. Discover now