27.Bölüm: "Ondan gitmek" pt.2

7.8K 532 132
                                    

Bölüm yazma yeteneğimi ve şarkılarımı tükettim, ilham lazım. Biriniz beni kendine aşık etsin.

Multimedya: Alkan
Bölüm şarkısı; ColdPlay - In My Place

"A-alkan." Yekta'nın aramalarına bir gün sonra cevap vermişti. Fakat gecenin bir yarısında duyduğu Yekta'nın nefes nefese olan sesi, iyi şeyleri çağrıştırmıyordu ona. "Efendim Yekta, iyi misin sen?" Yekta soğuk zeminde yatarken titreyen elleriyle telefonun düşmemesini diledi.

"Değilim, ya-yardımına ihtiyacım var." Alkan oturduğu masadan kalkarak dedesinin kin bakışlarından kaçındı. Sinirleri gerildikçe geriliyordu ve gerçekten sinirlendiği anların ikisi de çakışmıştı.
Birincisi, Yekta'nın başı dertteydi, ikincisi kanı bozukla aynı masada yemek yemek zorunda kalmıştı.

"Ne oldu?" Dedi donuk sesiyle. Yekta'nın sesini duyar duymaz tüm kanı çekilmişti. "Yekta ne olduğunu anlat.. ya da siktir et geliyorum." Yekta gülümseyerek öksürdü. Ağzındaki kan yavaşça yere süzülürken elinden bir şey gelmediği için kızdı kendine.

Nedenini bilmeden yediği ikinci dayaktı bu. İyi niyeti onu bu hale getirmişti, hala da başına dert açmaya devam ediyordu. Keşke Hamza'ya gitmeseydim diye düşündü. Ya da beni alması için Alkan'ı çağırsaydım.

Alkan'ın evine az bir mesafede olduğu için şükretti. Elleri titriyor, solunumu kesilmiş gibi hissediyordu. Zaten kırık olan kolu iyice haşat edilmişti, sakat kalmak istemiyordu ki. Gözlerini kapatarak Alkan'ın yanında olduğunu hayal etti. Şimdi dokunabilseydi ona, geçeceğini hissettirebilseydi..

On dakika kadar daha gözlerini açık tutmaya çalıştı. Kanlar çenesine doğru süzülürken sokağın soğukluğuna da küfretti. "Yekta!" Sokağın başında duyduğu sesle beraber bakışlarını çevirdi oraya. Konum atamasa da Alkan onu bulmuştu işte. "Sikeyim, hangi orospu çocuğu yaptı sana bunu?" Kükreyerek yerde hareketsiz yatan çocuğu kucağına aldı. Şimdi elleri en az Yekta'nın bedeni gibi titriyor, ruhunun her bir hücresi kızgın alevlerle kıvranıyordu.
A
"Yekta konuşsana!" Son kısımda sesinin çok yükseldiğini fark etse de umursamadı. "Al-alkan neden sinirini benden çıkarıyorsun amına koyayım-" sertçe öksürerek sevdiğine gülümsedi.

Şu an yakışıklı gözükmek isterdi, lakin ağzının iki kenarından kan süzülürken bunun gerçekleşme ihtimali imkansızdı. O bunları düşünerek kafasını dağıtmaya çalışırken, Alkan çocuğu arka sokaktaki arabaya taşıyana kadar içinden ona dokunanlara bin bir türlü küfür etmişti. Yekta bu küfürleri dışarıdan duysa muhtemelen korkudan Sıla'nın arkasına saklanırdı.

Bu işin altından dedem çıkarsa diye düşündü. Bu sefer canını çok pis yakacağım.

Ya da sadece Yekta'dan uzak duracaksın dedi iç sesi.
Onu kendinden uzak tutacak, canı yanmayacak kadar da uzak duracaksın.

Yan koltuğa yatırdığı çocuğun saçını okşayarak rahatlatmaya çalıştı. "Geldik güzelim, geldik." Diye fısıldadı çocuğun baygın suratına. Kafasını sallasa da iki de bir yüzünü buruşturuyor, küfür ediyordu.

Kucağına aldığı çocuğu hastanenin içine taşıdı. Artık ne sabrı kalmıştı ne de dayanacak iradesi. Ona bütün zarar verenleri, hatta kendini de bir sıraya dizerek öldürmek istiyordu. Hissettiği şeyler sevgiden çok sahiplenme, kıskanmaktan çok korumaya ihtiyaç duymaktı. "Geliyorum." Diyerek odadan çıktı. Hastanedeki rasgele bir odaya taşımıştı Yekta'yı.

Önce bir doktor bulacak sonra bu olayı araştıracaktı.
Yapanları bir bulursa, ilk cinayetini seve seve işleyecekti.

Küçük Balık (GAY)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें