16.Bölüm: "Çeyrek Kala"

13.6K 817 208
                                    

Günaydın. Hasta olmuşum burnumu çekmekten geberiyorum. Yazar için soru cevap tarzı bir şey ister misiniz?

Multimedya;Yekta ile sleeping time
Bölüm şarkısı; Maroon 5 - Girls Like You
(şiddetle tavsiye ederim)

"Tamam, olur." Telefonu memnun bir şekilde kapatarak, Yekta'dan aldığı yemle beraber balığı besledi. O gün kazadan sonra balığı tekrar eve getirmiş, bir daha vermemek üzere aynı yere yerleştirmişti.

Şimdi de Yekta'yı eve geri götürmüşlerdi. Ablasından izin alması biraz zor olsa da en sonunda, kendisinin işe gitmesi gerektiği için böyle bir şeyi kabul etmişti. "Görüşürüz." Telefonu kapattı.

Hamza'yla Sarp dünden beri Yekta'larda kalıyor, Alkan'ın planına engel oluyorlardı. Ve bu bir gün içinde Yekta'nın yanındaki kızın Hamza'nın kardeşi olduğunu öğrenmişti. Büyük bir yanlış anlaşılma diye düşündü. En büyüğünden.

Üzerine pahalı bir şeyler geçirerek evi terk etti. Günlerden pazardı ve Yekta'nın iki üç gün daha okula gitmemesi gerekiyordu. Sanırım onun devamsızlıklarıyla Alkan ilgilenebilirdi, en azından ona bunu borçluydu.

Evlerinin arasındaki on dakikayı kah müzik kah insanlarla konuşarak geçiren Alkan, sonunda varmıştı. Mavi gözlerini apartmana dikerek endişesini yuttu. Hiçbir şey olmamış gibi davranacaktı, böylelikle Yekta sadece Alkan'ın onu görmeye geldiğini düşünecekti.

Binaya girdi ardından zile bastı.
Sabahın erken saatlerinde gelmesini Sıla rica etmişti. İşe gitmesi gerekiyordu ve kardeşini evde asla yalnız bırakmazdı. "Hoşgeldin Alkancım." Sıla kapıyı sonuna kadar açarak, kapının yanındaki aynadan son kez yüzünü düzeltti. Makyajını biraz acele yapmış olsa gerek esmer teninden, kırmızı rujun izleri belli oluyordu. "Hoşbuldum. Yekta nerde?" Sıla yüzüne bile bakmadan kardeşiyle kaldığı odayı gösterdi. "O odada canım." Alkan küçük bir baş selamlamasıyla oraya ilerledi.

Ardından kapıyı açarak içeri girdi. Yekta yatağında oturuyor, kolundaki alçıyla beraber Alkan'ın yüzüne sırıtarak bakıyordu. "Gelmişsin." Alkan şaşırdı. "Geleceğimden haberin var mıydı?" hızla onayladı."Ablam söylemişti." Alkan da onun yüzündeki gülümsemeyi kendi yüzüne oturtarak yatağın ucuna oturdu. "Bunları sana kim yaptı?" sesini sinirli çıkartmaya özen göstermişti.

"Bilmiyorum. Birkaç şerefsiz, başkasıyla karıştırdılar heralde." Kesin, başkasıyla karıştılar diye düşünürken bile kendisine kızıyordu Alkan. Çocuğun ahını almış üstüne üstlük hiç acımadan dövdürtmüştü onu.

Hadi bu kısım neyse, burayı geçelim. Tam şu anda ona neden sarılmak istiyordu?  "Burnun aktıysa üstüme silebilirsin. Hani kolun kırık falan ya.." Kollarını açar açmaz Yekta sığındı göğsüne. Bu Alkan'ın dilinde bana sarılmak ister misin demekti çünkü. Göğsüne doğru güldü. Yüzünde birkaç morluk sararmaya yüz tutmuştu ama güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Parıldayan yeşil gözleri, yanaklarına dağılan minik çilleri.. herkesin tanıdığı Yekta böyleydi işte.

"Sana bir şey oldu diye çok korktum." sakin bir tavırla burnunu saçlarına gömdü. Diğeri için ise aynı şeyi söylemek imkansızdı. Sakinlik mi? çocuk mutluluktan deliriyordu be!

'Sen böyle sarılcaksan dur bir daha dayak yiyip geliyim' diyesi gelse de tuttu kendini. Sadece çocuğun derin nefeslerini dinledi ve tek koluyla olabildiğince sarmaladı onu.

"Ablacım ben gidiyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa-" kapı anında açıldığında Yekta hızla Alkan'dan uzaklaştı. "Y-yok abla. Sen git!" ablası içten içe sırıtarak işe geç kalmamak için evden çıktı.

Küçük Balık (GAY)Where stories live. Discover now