1.Bölüm: "Bir Hiç"

45.1K 1.3K 1K
                                    

Başlangıç tarihinizi buraya
bırakabilirsiniz.

Multimedya; Alkan
Bölüm şarkısı; Charlotte Cardin - Like it doesnt hurt (Feat. Husser)

Heyecandan titreyen ellerimi pantolonuma sildim.
Tam bir yıl olmuştu.
Onun gibi birisine aşık olalı.
Onun gibi bir hiç'e.

Telefonum titremeye başlayınca aynı şiddetle titreyen ellerim durdurdu onu.
Alkan'ın doğum günü.

Anımsatıcının sesi boğuk odayı doldurmayı bırakınca derin bir nefes aldım.
Bugün son denememdi.
Alkan'ın beni sevmesi için son çırpınışımdı.

"Yapacak mısın?" Odanın önünden gelen sesle beraber sıçrayarak kapının önündeki ablama baktım.
"Yapacağım." Yapacaktım.
"Peki o gizli mektupların senden geldiğini bilecek mi?" Bilmesini istiyordum.

"Bilmiyorum. Henüz düşünmedim." Odanın köşesinde duran beyaz kutuyu işaret ettim.
"Sence çok sarsılır mı?" Benden iki yaş büyük olan ablam gözlerini devirdi. "Her türlü aynı suyun içinde. Zarar göreceğini zannetmiyorum." Kafamı sallayarak sessizleştim. "Ona hediye olarak balık aldığına inanamıyorum. Bunu neden yaptın?" Bakışlarımı ince, uzun parmaklarıma çevirdim. "Zamanı gelince anlarsın." cevaplarım kısa ve netti. Ablam konuşmak istemediğimde beni anlar ve sessiz kalırdı. O da bu anlardan birine dönüşmüştü.

Alkan ne yapacaktı?
Ne tepki verecekti?
En kötüsü, beni paramparça edecek miydi?

"Sakin ol Yekta." Ablam ellerimi tutarak mavi örtülü yatağa çekti. "Kendine gel. Yanlış yaptığın hiçbir şey yok senin. Neden böyle olduğunu ve diğer insanlardan farkın olmadığını biliyorsun. Sadece, her zaman yaptığını yap işte. Kendin ol." Gülümseyerek ellerimi sıkan ablama baktım. Kahverengi saçları ve yeşil gözleriyle yine kusursuz görünüyordu.

Bense onun kötü klonu gibiydim.
Hep insanların iki yanı olduğunu düşünürdüm.
Bizde ablamla aynı insanın zıt kişilikleri gibiydik.
Ablam neyse ben onun zıttıydım, o ne kadar kusursuzsa ben bir o kadar kusurluydum.

Ben kusurun ta kendisiydim.
"Tamam. Şimdi gidiyorum ve tembihlediğin gibi bir şey olursa seni arayacağım." Kırmızı dudaklarına buruk bir tebessüm oturttu. "Güçlü ol." Yataktan kalkarak parmaklarımızı ayırdım. En azından yanımda birisinin olduğunu hissetmek
güzeldi.

-

"Alkan'ın partisine hepiniz davetlisiniz gençler." Eda arkadaş grubumuz olarak her zaman oturduğumuz masamıza oturunca gözlerimi devirdim.


"Yalnız sen.. evet sen, Ezik olan. Sen davetli değilsin diye duydum." Elini ruj bocanmış dudaklarına kapattı. "Yine de benden duymuş olma." Bana dediğini gayet iyi biliyordum. İşime gelirdi.

 Sırıtarak elimi, yanımda duran Hamza'nın sandalyesinin arkasına attım.

"Kendi halinde olan bir çocuğa ezik denilmesindense, senin gibi bir sürtüğe ezik demeyi tercih ederim." Dememle moraran suratına bakarak göz kırptım. "Yine de benden duymuş olma."

"Sen kimsin de bana sürtük diyorsun gerizekalı?" Oturduğu sandalyeyi hiddetle yere ittiğinde Sarp sandalyesinden kalkarak arkama saklandı. "Yekta bir dur amına koyayım. Bu kızın sinirli halini bilmiyorsun sanki!" Hamza'nın kahkahalarının arasında Sarp'a güldüm. Eğer Eda'yı sevmiyorsanız onun çığırmalarıyla ünlü olduğunu bilirsiniz. Eğer Eda'yı tanıyorsanız, onu tanımanızın nedeninin sadece yatakta attığı çığlıklar olduğundan eminim.

Küçük Balık (GAY)Where stories live. Discover now