TAM DA ÖYLE

8 2 2
                                    

Yalnızlık acıdır. Bu yüzden istenmez. Bu kadar basittir aslında mevzu. Ama asıl mesele, istenen yalnızlıklar mevzusu. Ne o? Ne sanıyorsun? İstenen bir şey acı olmaktan mı çıkıyor yoksa daha fenası yalnızlık isteyenler mazoşist mi?

Sahi ya, kimsenin aklına yorgunluk ifadesi gelmez değil mi? Hayat, her şeye bir hayaller sahnesi gibi başladığımız bir yer değilmiş gibi sanki. Perde açılır, herkes alkışlar ve oyun başlar. Fakat indiğin sahnede maskesiz olan tek aptalın sen olduğunu anlamış olman hafifletici sebep olur mu, bütün seyirciler sana taktıkları et maskelerin içinden gülerken?

Herkesin maskeli olması, maskeyi kullanılabilir mi kılar cidden? Yüzünüz hiç nefessiz kalmıyor mu cidden? Kask gibi maske giyinmiş herkes. Hep eller belde, ceket arkasında. Bu kadar çelik hissetmek cidden kimsenin mi içini buz tutturmuyor?

Her gün aynı savaşa uyanacaksak birbirimizin canını yakmaya ne hacet ki? Oturalım evimizde herkes mutlu mesut yaşasın gitsin. Hayır yani, işin içine taktikler giriyor çünkü bu defa. Malum savaşlarda savaşçılar hayatta kalmak için savaşır. Bunun için sadece saldırmak yetmez. Saniyelik hamleler ve saniyelik düşünme yetisi lazım. Zira düşman, senden üstünse onu sadece dalarak alt edemezsin. Da mesele tam da burada başlıyor. Neden karşıya çıkan herkes potansiyel ağyar olarak geliyor ki?

Oysa hiç yalana dolana gerek yok. Yapılan her şeyin bir bedeli olduğu ve olacağı kısmı doğrudur. Ama bu durum, yapılanın bedelini göze alarak yapma gücüyle beraber gelmeli ki, "Bana bununla mı vuracaksın cidden? Ben bunun bedelini şu şekilde ödedim!" ibaresinin kanatları altında olalım.

Kanat demişken. Kanat, ufacık dururken açılıp bütün vücudu sarabilecek potansiyelde olduğunu gördüğümüz o mucize şey... Sahi ya korunma ihtiyacı yok mu aslında herkeste? Korunma, sığınma, saklanma... Sıcağı görüp de uyuyan bir tek kediler, köpekler, kuşlar, börtü böcekler mi sanıyorsun? Sen hiç ruh, melek çizimleri hayalleri görmedin mi yoksa? Hepsi uçuyor. Hepsinin kanatları var. Boşuna mı sanıyorsun?

Ruhundaki kanatları açmak yerine, miğfer gibi maskelenip, kamuflaj gibi yalanlara bürünen, hayatını savaş alanına çevirmiş, taktik üstüne taktik üretenlere hiç üzülmüyorum. Onlar akan kanlarında boğulmaya mahkumlar.

Taktik falan boş işler vesselam. Açık olacaksın en başından. Madem elinde silahın var kullanmak için elini beline atacak kadar da cesaretin... Peki o zaman, "seni öldürmeye geldim!" demeye neden yüzün yok? Zaten yüzün yok onu anladık da, maskenin altında çürümeye başlayan şeyi nasıl oluyor da hala yüz olarak görüyorsun?

Acı olan konu şu ki, kurşun kanadı deler. Kanatları olanlar, "bu öyle değil!" dediği ve "tam da öyle" olan kişiler tarafından kanatlarından yaralanırlar efendim. Bu yüzdendir ki her yaradan sonra yara bandıyla yapıştırıla yapıştırıla ağırlaşan ve işlev göremez hale gelen kanatlar ve yara bandı stokunun da bitmiş olması, insanları yalnızlık mahzenine hapseder ve yalnızlar huzur içinde mahzenlerinden güneşin içeri girmesini izler ve hayal kurarlar. Hiç kimsenin hayalinde silah yoktur çünkü. Yaralanmaz. Bu da mahzeni saray yapar.

Ta ki gerçekten de "tam olarak öyle" olmayan birine denk gelene kadar.

SUSKUNLUĞA DENEMELERWhere stories live. Discover now