TUTKULAR...

25 4 2
                                    

Aslında her şey damarlarındaki kanın, sadece 2 dakika oksijeni hissetmesine bakar. Tazeliğin ayrı bir soğuğu vardır ve bu tarif edilemez bir hazdır... Sadece yaşanır... Yolda giderken denk geldiğin doğal kaynak suyuna kafayı soktuğundaki dinçliği anlatacak sözlere sahip misin?
Dedim ya... Anlatılmaz bazı şeyler... Yaşanır... Hissedilir... Koklanır... Yaşadıkça, kokladıkça hissedilir. İliklere kadar... Ve daha fazlasını yaşamak istersin... Daha çok. Daha çok...
Hayır efendim! Ben sana bağımlılıktan bahsetmiyorum... Ben sana mutluluk diyorum... Nasıl mı?
Bugün bisiklete atlasana... Hatta kullanma konusunda iyiysen biraz 3-5 basamaklı bir merdivenli park bul. Ordan geç. O basamakları in bisikletle... Yokuşun aşağısı görünmek kaydıyla tabiki bir yokuş bul ve sal kendini ordan...saç diplerine kadar terlemeye gelsene... O rüzgar yüzüne bir dokunsun... İçine çek o havayı... Bak bakalım bir sonraki pazar günü kendini sırtında, içinde basitçe pikniklik yiyecekler ve su ile parkta buluyor musun bulmuyor musun?
Pazar temizliğini kim yapacak diyen çıkıyor gibi... Bu yapacağınız size temizlik için güç vermez... Sizin yerinize bisiklet temizlik de yapmaz evet doğru... Ama o günün sonunda dönünce eve, tatlı bir uyku... Şöyle bir ya da iki saat ha çok değil... İşte ondan sonra öyle bir dinç olunuyor ki...
Pazar bugün... Mmmmmm atladım valla bisiklete. 3 basamak bir merdivenden atladım. Yoldan aşağı saldım kendimi... Rüzgara açtım yüzümü... Kaçar mı bu hava? Yaşlanmışım biraz 13 şarkı sürdü gitmem. Yaklaşık olarak bir saat filan. Nefes nefese kaldım. Doğrudur. Ama özlemişim ne yalan söyleyeyim.
Tüm bunlar beni çok mu ergen gösterir bilmiyorum ama yolun yarısına 10 kalmış biri olarak yaşlandığımı düşünsem de... Her yeni gün birşeyler yaptıkça gençleştiğimi hissediyorum... Mesela bir ödev sunusu için PowerPoint sunusu hazırlamak kesmiyor. Prezi sunusu hazırlamak için uğraşırken buluyorum kendimi. Yanımda bir kupa çay... Bazen de kendimi bisikletin tepesinde buluyorum işte... Çantamda elma ve su. Ve bir kitap ya da sunu... Ya da kalem kağıt...
Çalışıyorum. Keyif alarak hem de... Tutkuyla... Bunu öğrendiğim zaman yaptığım herşeyin bana aslında ne çok şey kattığını farkettim.
Çünkü güzel olan herşey Allah'ı tesbih ederdi ve bu yüzden ibadetti... Her başardığım şeyde yeni bir zincirden kurtuldum. Daha mutlu oldum. Daha tutkulu oldum. Tutkum arttıkça keyfim de arttı. Daha çok şey başardım. "Ben bunu da yapabiliyormuşum." Dedikçe sınırlarını görmek için daha da zorladım. Zihinsel olarak yaratıcılığın gerçekten sınırları yok vesselam... Yeter ki yeteri kadar tutku olsun.
İçine çek nefesi... Güneşin batışına bak ağaçların altında. Dua et. İste. Ve tutkuyla sarıl.
Tutkuları olanlara selam olsun...

SUSKUNLUĞA DENEMELEROnde as histórias ganham vida. Descobre agora