Ase derin bir nefes aldı, koridorda yürürken düşünmeden edemiyordu bugün olanları. Jonghyun'la iletişime geçmesinden dolayı aşırı mutlu, Isuel'in kendisini rezil etmesi ile sinirli, Kibum'un %99 duymuş olma ihtimali ve %80 gizemli kişilik olma ihtimali karşısında hem tedirgin hem de meraklı hissediyordu.
"Acaba ona Kibum olup olmadığını sorsam mı? Ya da Kibum'a sorsam gidip..." yanaklarını şişirdi ve başını iki yana salladı. " Ne diyeceksin Ase? Elinde kanıt var sanki..." o sırada müzik odasının kapısının aralık olduğunu fark etti ve oraya bakmaya başladı." Keşke sesim güzel olsaydı... " iç çekti sonra. Evet, kendisi anında düşünce değiştirebilen, başka konulara atlayabilen birisiydi. Dönüp yürümeye başladığı sırada duyduğu tanıdık sesle ayakları yeniden durmuştu. Gözleri açıldığında yeniden kapıya baktı. Ardından etrafa bakındıktan sonra kimsenin olmadığına kanaat getirince kapıya yaklaştı. Kapıyı hafifçe ittirip başını içeri doğru uzattı sonra. Jonghyun bir bacağını diğerinin üstüne atmış, bacağına yasladığı gitarı çalarak şarkı söylüyordu. Keyfinin yerinde olduğu yüzündeki tebessümden belliydi. Sanki parmakları gitarın tellerinde dans ediyordu, sesinin büyüsü gitarın tüm güzelliğinin örtülmesine neden oluyordu. Ase yutkundu onu izlerken, kapı kolunu tuttu ve başını kapının kirişine yasladı. Kendi kendine mırıldandı ardından.
"Çok güzelsin..." onun her şeyi çok güzeldi, evet Ase'ye göre Jonghyun'a ait olan her şey büyüleyici ve çok güzeldi. Ve o her seferinde yine büyüsüne kapılıp gitmişti uzaklara...
"Napıyorsun burada?" duyduğu sesle panikle kapıyı çekti, o sırada başı kapı ile kiriş arasında sıkışmıştı. Acıyla inlediğinde geri çekildi ve başını tuttu. Kibum ve Taemin olanları şaşkınca izlerken Jonghyun da duyduğu sesle gitarını bırakmış hızla dışarı çıkıp hepsinde göz gezdirmişti.
"Ne oldu?" Ase'e baktı sonra." Sen iyi misin?" Taemin birden ellerini kaldırdı.
"Ben bir şey yapmadım, Kibum seslendiğinde o kafasını sıkıştırdı." Kibum göz devirdi duyduğu ile.
"Ne yani seslendim diye ben mi yapmış oldum?" Jonghyun iç çekti onlara bakarken.
"Bunu Ase'nin başını kontrol ettikten sonra mı tartışsak?" yeniden Ase'ye döndü ve bileğini tuttu nazikçe." Bir bakayım..." Ase ona bakarken yutkundu, Jonghyun o sırada elini başından indirmişti. Yüzünü ona yaklaştırdı biraz ve kaşlarını çattı. Ardından elini onun saçlarına getirdi ve saçlarını geriye doğru yatırdı." Sadece... Kızarmış ama morarabilir de." Ase'nin yüzüne baktı sonra." Ağrın var mı? İyi misin?" Ase göz göze geldiklerinde ise tamamen nefes almayı unutmuş gibiydi, onun kendisine bu kadar yakın olması, ciğerlerine dolan o muhteşem kokusu... Meraklı ses tonu... Dudaklarını araladı ve zar zor döküldü iki kelime..
"Acımıyor... İyiyim..." sonra birden bire geri çekildi ve elini onun elinden kurtardı." A-Acelem var benim. Gitmeliyim!" geri dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladığında Jonghyun'ın sesini duymuştu.
"Ama, buz falan koysaydık!" Ase arkasına bile bakmadan cevap vermişti.
"Hallederim ben!" şimdi yapması gereken evine gidip, yatağına girmek ve yorganı başına kadar çekip mutluluktan ağlamaktı... Çünkü bugün o Jonghyun'la konuşmuştu! Kim Jonghyun'la!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| Bil Bakalım Ben Kimim |
Fanfiction|TAMAMLANDI| Bir Kakaotalk Macerası! Ağırlık texting değildir, ara ara texting bölümleri olacak!