Bölüm 15

1.1K 56 3
                                    

1 SENE SONRA

"Yiğit Bey size daha öncede söyledim Ezel Turoğlu'nu bulamıyorum."

"Ne demek bulamıyorum? Onca parayı ben size niye verdim o zaman. Bu kadın İtalya'ya gittikten 1 ay sonra ortadan kayboldu. O gün bugün kendisinden haber alamıyoruz."

"Bakın anlatamıyorum galiba. Kimliğini değiştirmiş olabilir, başkasıyla evlenmiş olabilir hatta ölmüş bile olabilir."

"Bu dediklerinizin hiçbiri olmadı. Hele hele başkasıyla evlenmesi imkansız çünkü hala benimle evli."

"Benden bu kadar beyefendi."

İskelede ayrıldıkları günü hatırlıyordu hala. Gitme demek istemişti ona yapamamıştı. Bütün geceyi iskelede geçirmiş sabah olunca tüm cesaretini toplamış koşa koşa havaalanına gitmişti. Son bir ümit daha vardı belki. Havaalanında görünce sevdiğini "Gitme, bırakma beni." demişti. O gözler işte o gözlerdi tüm hayatını değiştiren. Son kez dudakları dudaklarına değerken ilk aşkını yaşayan delikanlılar gibi heyecanlanmıştı.

"3 ay sonra döneceğim."

"Gitme dayanamam. 3 ay çok fazla."

"Yasımı yaşamama izin ver. Döndüğümde hala istersen beni seninim."

"Şimdi istiyorum seni yanımda istiyorum."

"Olmaz."

Dudaklarını dudaklarına bir kez daha hapsetmişti Ezel'in. Onu ne kadar sevdiğini kelimelere dökemezdi belki ama gösterebilirdi.

Ezel arkasına bakmadan koşarcasına ayrılmıştı ondan. Tamam bu seferde senin dediğin olsun dedi içinden. Üç ay özgürsün sonrası yok yine benimsin.

Başta herşey çok güzeldi. Arada sırada arıyordu onu zorlada olsa iki kelime konuşuyordu kocasıyla. Sonra aramalar azalmış üç ayın sonuna yaklaşırken hiç konuşmaz olmuştu. Zaten snra da kayboldu ortadan. Aylardır delirmiş gibi her yerde onu arıyordu. Sevdiği, bildiği neresi varsa aramıştı. Adamlar tutmuş, emniyete haber vermişti ama bir kara delik içinde kaybetmişti karısını.

Ne zaman Ezel'e benzeyen biri görülse bizzat gidip görüyordu karısını. Ailesi istediği zaman döner dese de içi rahat değildi. Üniversiteden hocasını vardı ya Ezel'in işte ona bile sormuş aldığı cevap karşısında bir kez daha hüsrana uğramıştı. Onun için en kötüsü karısının ölüm haberini almak değil başka birini sevdiğini öğrenmekti. Ya onu mutlu edecek birini bulduysa ya ona ait olan bedene başkaları dokunuyorsa. Hayır hayır karısı onu seviyordu buna emindi. O tek erkeği seven kadınlardandı.

Defalarca Mardin'e gitmiş orada saklandığını düşünmüştü. Kardeşleri dahil kimse ondan haber alamıyordu. Nedense bu ona pek de inandırıcı gelmiyordu ya hadi neyse. Bir baba kızından haber almadan bir sene geçiremezdi. Kendi ailesinin gamsızlığı dayrı bir dava konusuydu.

Bir tek Tuğrul anlıyordu onu. Ezel sayesinde tanıdığı bu adam zamanla dost olmuştu ona. Her aramada beraber ümitleniyor beraber hüsrana uğruyorlardı.

Sekreterinin korkan sesiyle kaldırdı başını.

"Ne var Esen Hanım? Size kaç defa rahatsız edilmek istemediğimi söyledim değil mi?"

"Efendim yalnız bu...."

"Bu ne?"

"Özür dilerim efendim."

Sekreteri odadan çıkarken sevgili baldızının şen şakrak sesini duydu.

"Çok huysuzlaşmışsın enişte."

Fırtınadan Sonra Aşktan ÖnceWhere stories live. Discover now