Bölüm 11

1.4K 66 0
                                    

Çabuk geçmişti zaman bu güzel sığınakta.  Birbirlerini her yönden tanımaya başlamışlardı. Bazen sahilde piknik yapmışlar bazen de odalarından hiç çıkmamışlardı. Sonbahar iyiden iyiye hissettirmişti kendini. Güneş eskisi kadar ısıtmıyordu ama Yiğit'in hayatı ılık bahar yağmurlarının tazeliğiyle dolmuştu. Sevdiği kadın da eskisi kadar hoyrat değildi ona karşı. Onu dinliyor anlamaya çalışıyordu. Her konuda fikirlerini söylüyordu. Arada ufak tefek tartışmalar yaşasalar da sonu hep mutlu bitiyordu.

"Döneceğimiz için üzgün müsün?"

"Biraz ama dönmek zorundayız."

"Ezel dönmesek, burada yaşasak olmaz mı?"

"Olur mu? Benim için sorun olmaz ama sen sorumluluklarından uzaklaşabilecek misin daha fazl?"

"Peki şirkete gelsen, benimle çalışsan olmaz mı? Tuğrul bakar çaresine. Haftalardır uzaksın zaten bir yolunu bulmuşlardır."

"Her an gözünün önünde olursam nasıl özleyeceksin beni. Sıkılmaz mısın?"

"Çocuğumuz olursa da çalışacak mısın?"

"Çocuk mu? Biraz hızlı gitmiyor musun?"

"Ben korunmadım sende korunmadın. Şu anda temel atmış olabiliriz."

"Sen korunmadın ama ben korundum."

Beklemediği bir cevaptı bu. Çocukları olsaydı karısı onu bırakıp gitmezdi hiçbir zaman. Kendince garantiye alıyordu hayatını.

"Ne demek korunuyorum. Nasıl başardın bunu peki?"

"Düzenleyici ilaçlarım var. Yıllardır kullanırım onları. Her zaman çantamda yedek paketler olur."

"Bana hala güvenmiyorsun değil mi? Bu yüzden çocuk istemiyorsun?"

"Kısmen evet kısmen hayır. Evet güvenmiyorum hala çok fevrisin. Evet çocuk istemiyorum çünkü sana doyamıyorum."

Son cümlesi mutlu etmişti onu. Demek birlikte geçirdikleri vakitten, sevişmelerinden şikayetçi değildi. Olsun bu da bir başarı sayılırdı.

"Sana benzeyen bir kız olsa fena olmazdı hani."

"Şansını fazla zorlama istersen."

Ezel öyle ya da böyle hamile kalacaktı. Başka türlü kendini güvende hissedemezdi Yiğit. Kız ya da oğlan farketmez. Yeterki benden bir parça bu bedende şekil bulsun dedi kendi kendine.

Haftalar süren kaçamakları sona ermişti artık. Hayatın teşgalesine bıraktıkları yerden döneceklerdi. Tabii Yiğit'in küçük bir sürprizi vardı güzel karısına.

Eve döndüklerinde istediği herşey eksiksiz hazırdı. Sadece birkaç gün daha sabretmesi gerekiyordu. Eve girdikleri anda yıllardır görmemişler gibi davrandı ev ahalisi onlara. Sarılıp öpüyorlar aynı zamanda aralarındaki ilişkiyi tartmaya çalışıyorlardı.

Ezel'in eşyaları yukarıya Yiğit'in odasına taşınmıştı. Karısının tüm itirazlarını ustaca manevralarla savuşturmuştu Yiğit.

"Olmaz Yiğit bırak havuz evine döneyim. Rahat edemem burada."

"Neden rahat etmeyecekmişsin? Koynumda yani ait olduğun yerde kalacaksın. Kısacası hayır gidemezsin."

"Söyle o zaman beni koynuna aldığın zaman attığım çığlıkları nasıl susturacaksın. Bir tarafta annenler bir tarafta kardeşlerin. Madem yanında kalacağım o zaman yaptığın yaramazlıkları unut. Rezil olamam kimseye."

Bunu hiç düşünmemişti işte. Birkaç gün daha dayanabilseydi Ezel'in bahanesi kalmazdı ama bir an bile ayrı kalamazken onunla aynı yatakta arkadaşça uyumak olmazdı.

Fırtınadan Sonra Aşktan ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin