Benimle Kal - Bölüm: 2

En başından başla
                                    

"Biz size kadınların bir obje olmadığını söke söke öğreticez!!!"

***

"Koraaay" neşeli sesimle ringin gri renkli kalın ipini kaldırarak gülerek yaklaştım yanına. Her zamanki gibi derdini tasasını atmak için sarılmıştı kum torbasına. Elindeki kırmızı eldivenler yokmuşcasına vurdu kulağına "Beynimi s**ti p*ç. Sesi hâlâ kulaklarımda anasını satim."

Küçük bir kahkaha atarak karnına sert olmayan bir yumruk attım. "Adamın gelmişini ssss-sevmemiş gibi bir hâlin var güzelim, korkmalı mıyım senden? " dedi son anda edeceği küfürü düzelterek sanki hiç etmezmiş gibi.

Eldivenlerden birini elime geçirirken gözlerine bakıyordum. "Yas tutmamı falan mı bekliyordun?"

"Hâşâ sen ve ağlamak, yan yana bile düşünemiyorum. " Güldüm.

Bir şerefsiz daha hakettiğini buldu diye ağlayacak değildim ya.

Kafasını iki yana sallayıp elime henüz geçirdiğim eldiveni çekiştirerek çıkardı. "Napıyon ya?" Yüz hatlarım kasıldı. Gözleri ile kroptan görünen bandı işaret etti. "O yara varken senle dövüşmem."

"Hıh "

Gıcık

"Çocuk gibisin çocuk " ringin iplerini kaldırıp çıkarken seslendi.

Kulağıma dolan telefon sesiyle ona dönmeden dil çıkardım.

Sensin çocuk

Gözlerimi telefona indirip 1 numaralı yakışıklımın aradığını fark edince dudağımı büzdüm. A grain brother!

Telefonu açar açmaz dibimde biten Koraya gülerek konuştum;

"Hayatımın ikinci erkeği nasılsın?

" İkinci mi? Birincisi kimmiş?

"Babaam.."

"Afraa- dedi bezmiş ses tonuyla- Neredesin?"

Bileğimde ki saate bakıp derin bir nefes aldım. Tekrar telefonu kulağıma yasladığımda adım sesleri geliyordu.

"Trafikteyim yarım saate evde olurum."

Adım seslerinin kesilmesiyle bilmişce konuştu.

"Neden korna seslerinin gelmediğini bir açıklasana bana.!"

Zeki çocuk tabii, bana çekmiş.

"Ihm bilmem, belki bugün sessiz olmak istemişlerdir."
Ofladı.

"Afra nerdeysen söyle, geliyorum."

"Gelmene gerek yok. Dedim ya, yarım saate oradayım."

"Yarım saat.."

Aptallığın böylesi..

Yalanın kuyruklusu diye buna söylüyorlardı herhalde.

Buradan eve mesafe, Cihangir ile Arnavutköy arasındaki mesafeyle eşdeğer sayılırdı.

"Senin dövüş evde desene " söylediği söze gülüp karnına bu defa sert bir yumruk atarak koşar adım arabaya kaçtım. Küfürlerini duyabiliyordum.

Arabaya tabiri caizse atlayıp telefonu yan koltuğa fırlatırken kafamı koltuk başlığına sertçe yasladım.

Eve sağlam ulaşırsam iyiydi.

🔥

Evin önünde durduğumda lastiklerin kaymasıyla oluşan tiz ses işten bile değildi. Saat 11:05'di. Ve ben nasıl geldiğimi bilmiyordum.

Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin