//7

932 128 12
                                    


"Dağda ki çoğu hayvanın Prens tarafından öldürüldüğünü doğruladık, birkaç soylunun bedenleriyle birlikte."

"Çıkabilirsin." Birkaç fısıltı kulağıma geldiğinde, duyduğum tanıdık sesle birlikte kasılmış bedenim onu duymasıyla bu anı bekliyormuş gibi gevşemişti.

"Tabii majesteleri."

Zihnime işleyen cümleleri algıladığımda kendime geldiğimi anlamam uzun sürmedi. Ayılmamla birlikte vücudumu saran acı ile durumumun iyi olmadığını anlayabiliyordum. Gözlerim yavaşça açılırken karşılaştığım tavan ile birkaç saniye düşünmek için sessizce durdum.

Yaralanmış ve Kral Yoongi beni kurtarmıştı, bunu ne kadar düşünürsem düşüneyim mantıksızdı. Düşmanı olan beni neden öldürmek yerine iyileştirmişti? Başka planları olmalıydı.

Sıkıntıyla bir nefes aldım, yattığım yerden yaramın izin verdiği kadar kalktığım da üstümde ki saten pijamayı fark ettim, siyah saten kumaş bol bir şekilde vücudumu kaplıyordu. Umarım bana bu aptal adam yerine bir hizmetçi dokunmuştur.

"Uyanmışsın." Kral Min'in sesini duyduğum sırada yataktan kalkmaya çalışıyordum. Ona soracağım çok fazla sorum vardı, fakat yaramın kendini hatırlatmasıyla birlikte hissettiğim acıyla anlık duraksadım. İlk anına göre fazla keskin olmasa da rahat bir şekilde hareket etmemi engelliyordu. Yine de bunu ona gösterme gibi bir niyetim olmadığından, her zaman suratımda olan maskemi daha bir sıkılaştırdım. Beni öldürmeden burdan çıkmalıydım. "İyi misiniz, Prens?"

"Evet, majesteleri."

Onun çadırında olmalıydık. Etrafta fazla eşya yoktu; büyük bir yatak, bir masa ve koltuk vardı. Kraliyetin sahip olduğu eşyalar oldukları kalitesinden ve üzerinde ki altın işlemelerden fazlaca belli oluyordu.

Kaarlama, üç gün sürdüğünden genellikle soylular dağın ucunda çadır kurarlardı. Yanlarına belli bir sayıda asker alsalar da çoğu bu kuralları umursamadan paralı asker kiralayarak diğerlerini öldürmeye çalışıyordu. O yüzden iki gün boyunca hayvanları avlamaktan çok bana saldıran askerleri öldürmekle meşguldüm.

Bu sıkıcı olsa da dört duvarın arasında olmaktan daha iyiydi. Etrafımda ki yeşillik beni iyi hissettiriyordu, bir süreliğine de olsa dışarıda olmayı seviyordum. İnsan öldürme kısmı hariç. Yine de buna alışkındım. Küçük yaşımdan beri savaşlarda olduğumdan bu benim için çok bir anlam ifade etmiyordu artık. Ayrıca herkesin bir anda bana saldırması sinir bozucuydu, ilk defa insan içine çıkmam onları zayıf biri olduğum düşüncesine itmiş olmalıydı.

Aptallar, hepsi kılıcımla can vermişti.

"Bana neden yardım ettiniz, ölmemi istiyorsanız bırakmalıydınız. " Söylenmekten kendimi alamazken, koca yatağın ortasında yatan bedenimi zorla ucuna kadar getirerek oturduğum da ayaklarım yere değmemişti. Acısını haykıran yaramı umursamadan sertçe tırnaklarımı etime geçirirken onu düşünmemeye çalıştım. Yinede bu dayanamayacağım kadar derin bir kesikti ve  iki gündür fazlasıyla hareket edip düzgün beslenememiş, uykumu alamamıştım.

İyi bir pozisyonda değildim. Dışarıda ki çoğu kişiyi öldürsem de hala birçok soylunun avlandığına emindim, karşımda ki adamın ellerinden kurtulsam bile diğerlerine karşı bu halde savaşmak zor olacaktı. Her türlü kazanırdım yine de canımın acıyacağına emindim.

Another Life || YoonminWhere stories live. Discover now