// 3

1.2K 158 34
                                    


"Otur."

Oturdum.

"Kalk."

Kalktım.

"Yat." Arkamda ki yatağa sırtımı yaslayarak uzandığım da onu göremesem de hala başımda olduğunu biliyordum. Bunları neden söylediğini bilmiyordum yinede odaya aniden girip emir vermeye başladığında sorgulamadan yapmıştım sadece.

"Şimdi dön."

"Hyung beni köpeğin gibi mi görüyorsun?" Sıkıntıyla nefes vererek yattığım yataktan kalktığımda gülerek bana bakan adamın yüzüyle karşılaştım. Sorgulamadan onun oyuncağı olduğumu anladığımda kaşlarım çatıldı, benimle oyun oynamıştı.

"İyi çocuk seni." Bir köpek gibi beni severken saçımı okşadığı sırada elinden zar zor kurtulup ondan uzaklaştım.

"Bana zorbalık yapıyorsun."

Antrenmanımın bitmesiyle odama geldiğimde daha yatmama izin vermeden Seokjin hyungta birden odaya dalmış bana emirler vermişti. Onun bu halini garipsemeden yerinde getirdiğimdeyse ona eğlence olmuştum sadece. Küçük kardeşiyle fazla eğleniyordu. Yatağın ilerisinde bulunan, şöminenin karşısında ki koltuklara ilerlediğim sırada, "Çok tatlısın, gel buraya." odada peşimde koştuğunu gördüğümde onun beni yakalamasına izin vermemek adına büyük odada çaresizce bir koşturmaya girdim. Beni yakalarsa bırakmayacağını biliyordum.

Koltukların arasında koştururken "Ark yakala onu." Diye bağırdım çaresizce. Şu an beni kurtarabilecek tek kişiydi.

"Özür dilerim Prensim. Sizi desteklemek adına buradan izleyeceğim." Kapının köşesinde bekleyen adam gülümseyen ama gergin yüz ifadesiyle bizden uzak bir köşedeydi. Bu hallerimize alışmıştı yinede neden gergin olduğunu anlayamadım, küçük bir eğlenceydi sadece.

Peşimde gülerek koşturan adam benim hareketlerime yetişemeyip pes ettiğinde, "Ah tamam daha fazla enerjimi harcayamayacağım." Peşimi bırakarak kendini büyük koltuğa attı. Hızlı nefesleriyle birlikte göğüsü hareket ederken onun gibi ben de nefes nefeseydim. Zaten yeni antrenmandan çıkmıştım bu kadar kargaşaya gerek var mıydı?  "Neden bir anda gelip çocuk gibi bizi koşturdun?" Diye sordum.

"Kral beni, aramızda ki meseleleri halletmek için Litya'ya yolluyor, birkaç gün burada olmayacağım o yüzden uslu durman lazım." Nefeslerini düzelten adam yattığı koltuktan bedenini kaldırarak oturduğunda, duyduğum cümlelerle kaşlarımın çatılmasını engel olamadım. Neden onu yolluyordu kendisi gitmek yerine?

"Sorun ne?"

"Söz verdiği gibi hasılatları yollamadı, bu ikinci kez oluyor gidip konuşmam lazım." Üzerine giydiği beyaz ceketini düzeltirken umursamaz bir şekilde, sanki önemsiz bir şeymiş gibi bana cevap vermesi beni endişelendirmemek adına olduğunu biliyordum. Yinede onun için endişelenecektim, diplomatik nedenlerden dolayı buluşmalara genellikle babam Seokjin hyungu yollardı. Bu ülkenin zekası Seokjin hyung, bilenmiş bıçağı ise bendim.

"Dikkatli ol, yanına şövalyeni almayı unutma eğer bir şey olursa bana haber yolla."

"Dikkat ederim ama benim asıl endişelendiğim sensin." Benim onu tembihlemelerimi umursamazken bakışları beni bulduğunda ne demek istediğini anlamıştım, kısacası Kralı sinirlendirerek bir şey yapmamdan kaçınmamı tembihlemişti. Tüm sorun zaten burada başlıyordu, benim bir şey yapmama gerek olmadan Kral zaten sinirleniyordu ki..

"Uslu duracağım." Diye mırıldandım karşısında ki koltuğa oturduğum sırada. Ben de uslu durmak isterdim fakat bu duvarlar arasında bu çok zordu ki bunu o da biliyordu. Bana inanmayan gözlere karşı sıkıntıyla abartılı bir nefes bıraktığımda, kapının girişinde bekleyen adama döndü bakışları. Bana küçük bir çocukmuşum gibi davranıyordu, bu sıkıcı olsa da benimle ilgileniyor olması hoşuma gidiyordu.

Another Life || YoonminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora