1.8

4.1K 193 62
                                    

Yarına edebiyat ve almanca sınavım var köpek gibi çalışıp bölüm yazdım ben harikayım

Bu arada mULTİ ÇOK SİNİR BOZUCU JFSKJFLSJFŞSKFŞSJLGMSLCKZŞ

🌙🌙🌙

"Merhaba Bayan Maren," dedim kafamı kapının arasından uzatarak ve tatlı bir ses tonu kullanarak. "Gelebilir miyim?"

Öğretmenim, başını kağıtlardan kaldırıp bana diktiğinde gülümsedim ve o da aynı şekilde karşılık verdi. Daha sonra başını sallayarak "Gelebilirsin." dedi. Hemen karşısındaki sandalyeye oturarak ona baktım.

"Sizinle bir konuyu konuşmam gerek." Ciddi bir ses tonu kullandığımı fark ettiğinde elindeki kalemi bırakarak dikkatini tamamen bana verdi.

"Dinliyorum."

"Biliyorsunuz, sene sonunda bir tiyatro sergilenecek ve bende o kadronun içindeyim."

Başını sallayarak dinlediğini belirtti. "Evet?"

Sıkıntılı bir nefes verdim. "Ancak ben o piyesi iyi oynayabileceğimden emin değilim, Bayan Maren. Gerçekten. Ezberim kötüdür ve rol da yapabildiğimi sanmıyorum. Benim yerime başkasını alsanız olmaz mı?"

Siz gerçekten de Calum'ın da oynadığı piyeste kalacağımı mı sanmıyordunuz herhalde? Onu sileceğimi ve onunla tüm iletişimimi keseceğimi söylerken dediklerimde oldukça ciddi, aynı zamanda da kararlıydım.

"Sana dürüst olayım, Anahera," Bayan Maren ceketinin sarmaladığı dirseklerini masaya dayadı ve parmaklarını birleştirdi. "Bugün Calum geldi ve o da aynı şeyleri söyledi."

O da mı ayrılmak istemişti? Vay canına.

"Lakin ikinizi de canlandırırken gördüm ve gayet iyisiniz. Sizi kadromdan çıkarmak büyük salaklık olur. Hem gösteriye 1 ay kalmışken, sizin yerine başkasını almak... Ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi?"

Başımı sallayıp gülümsedim. "Elbette anlıyorum. Yine de teşekkür ederim."

Benim gibi karşılık verdi ve bir şey demeyip ben gelmeden önce yaptığı işe geri döndü. Çıkma zamanımın geldiğini anladığımda ayaklandım ve iyi günler dileyerek odasından ayrıldım.

Koridorda yürürken aklım bayağı bir doluydu. Bunun sebebi Michael, Luke, Calum ve okulumdu. Michael'ın ne zaman tedavisinin biteceğini bilmiyordum ama orada ona iyi bakıldığını ummaktan başka çareminde olmadığının farkındaydım. Aramıza geri döndüğünde tekrardan eskisi gibi olup olnayacağımız da aklımı kurcalayan bir başka şeydi.

Luke ise... aslında Luke'u neden bu kadar çok kafama taktığımı bilmiyorum. O benden hoşlanıyordu, evet, fakat ben ona karşı aynı şeyleri hissedip hissetmediğimden emin değildim. Eğer on üzerinden bir puan verecek olursam bu üç olurdu sanırım. Luke'un davranışları onu sevmem için gayet yeterliydi. Hareketleri, kendisi, kişiliği... Gerçekten sevilesi bir oğlandı ama onun hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.

Calum'a gelirsek eğer... siktir et. Bu konuya girmek bile istemiyorum.

Ve en son olarak okulum. Son senemde olduğum için notlarıma oldukça dikkat ediyor olmam gerek fakat ben hiç öyle yapmıyordum. Mezun olmama 3 ay kalmıştı. Daha liseye başladığım günü hatırlıyordum ve şimdi bitiriyor olmak garip hissettiriyordu. Ne okumam gerektiğinden bile emin değilken mezun olacaktım yahu! Yönetmen de olmak istiyordum, yazar da. Rehabilitasyonda da çalışmak istiyordum. Belki mimarlık? Hem sayısala hemde sözele yatkın olmak sizi gerçekten kararsız biri yapıyor.

Dolabıma geldiğimde çantamdan eşyalarımı çıkartıp dolaba yerleştirmek yerine önümdeki saat dersim boş olduğu için direk çantamı tıkıştırdım ve kafeteryaya yürümeye başladım. Biraz kahve içmek iyi gelebilirdi. Yüksek bel pantolonumun içine sıkıştırdığım, asker yeşili tişörtümün kollarını sıvadım ve omzuma gelen saçlarımı arkaya ittirirken kafeteryaya girdim. Girdiğim gibi adımın seslenildiğini duymam bir oldu. "Anahera!"

Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken etrafa bakındım ve bana doğru gelen Luke'u gördüm. Ardından arkasında kolunun altındaki kızla yürüyen Calum'ı. Yine de Luke'u görmek beni gülümsetti ve yanıma geldiğinde "Merhaba." dedim. Geçen gün yaşadığımız o itiraf dolu anlardan sonra Luke ile biraz daha yakınlaşmıştık.

Tabii arkadaş olarak.

"Merhaba." dedi o da aynı sevecenlikle ve devam etti. "Aslında seni bir şeye davet etmek için gelmiştim."

Kaşlarımı kaldırdım. "Dinliyorum."

"Ben keman dersleri alıyorum ve bu cumartesi performansım var."

Gülümsemem genişledi. Hemen arkasında kıkır kıkır gülen iki geri zekalıyı es geçmeye çalışıyordum. "Ciddi olamazsın."

Başını salladı. "Çok ciddiyim. Ve eğer sende gelirsen-" Elini arka cebine soktu, çıkardığında bir kağıt parçası tutuyordu. "-gerçekten çok mutlu olurum." Kağıt parçasını alıp incelediğimde aslında giriş için bilet olduğunu anladım.

"Çok teşekkür ederim Luke. Gelmeye çalışacağım."

"Rica ederim." Bir iki saniyelik bir sessizlik oldu. Ne yapacağımı bilemeden durduğumda Luke hemen toparladı. Böyle zamanlarda ne diyeceğini hem biliyor hemde bilmiyor gibiydi. Benim yanımda biraz gergin oluyordu, bunu anlayabiliyordum. "Ah, gelip bizimle oturmak ister misin?"

Baş parmağıyla Calum'ı ve kızı gösterdiğinde konuşmamızı dinliyor olacak ki Calum'la göz göze geldim. Gülümsemem dondu ve Luke'un sorusuna cevap veremedim. Calum gözlerini gözlerimden çekmeyip kızla konuşmayı kesti. O an aklıma onunda kadrodan çıkmayı talep ettiği aklıma geldi ve onlarla beraber oturmak istemeyişimin bahanesi de zihnimde belirdi.

Hemen yüzüme sıkıntılı olduğunu düşündüğüm bir ifade yerleştirdim. "Çok isterdim ama repliklerimi çalışmam gerek, Lukie-Pukie."

Gözleri, bastıra bastıra söylediğim şey karşısında genişledi ve hızla ağzımı kapayıp yüzüme doğru eğildi. Kıkırdadım.

"Aramızda kalacak sanıyordum Anahera."

"Dilimi ağzımdan çıkarmama çok az kaldı."

Ağzım devasa elleri tarafından kapalı olduğu için dediklerim anlaşılmaz çıksa bile Luke ne dediğimi anladı ve panikle elini çekti. Yüzünü buruşturdu. "İğrençsin."

Saçımı geriye attım. "Ama bu iğrenç kızı seviyorsun." dedim şakacı ve alaylı bir tonda. Fakat dediklerimi geriye almak için çok geçti.

O rahatsız edici sessizlik tekrardan oluşurken avucumu alnıma yapıştırasım geldi. Neden öyle demiştim ki! Halbuki alay etmiştim, böyle bie sessizlik oluşması saçmaydı.

Gözlerim kısa süreliğine Calum'a kaydığında başını eğmiş ve küçük bir tebessümle yere baktığını gördüm. Neden öyle davrandığını kafamın içinde sorgulayamadan Luke'un iç çektiğini duyup bakışlarımı ona yönelttim.

"Evet," dedi buruk bir ses tonuyla. Sanki ne yaparsa yapsın onu o anlamda sevmeyeceğimi anlamış gibiydi. Derin bir nefes alarak göğsünü şişirdi. "-seviyorum."

🌙🌙🌙

Harbiden Luke ve Anahera daha güzel ya

Biliyorum bu aralar Luke&Anahera ağırlıklı yazıyorum çünkü Anahera ve Calum iletişimlerini kestiler fakat ileriki bölümleri yazabilmem için böyle Luke ve Anahera'lı geçiş bölümleri yazmam lazım :((

*REKLAM*

azulasreputation Point Break adlı bir calumfic yazıyor. Bir göz atın derim :)

*REKLAM BİTTİ*

loveless :: chHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin